Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2011 00:00
MHP Lideri Bahçeli, Başbakan Erdoğan’a, “Terörden ciğerin gerçekten yanıyorsa, Türk bayrağını Kandil’e inmeyecek bir şekilde göndere çek” dedi.
Bahçeli, anaların, gelinlerin şühedasına yaktığı ağıtlardan sırılsıklam olmuş al yazmaların da, şerefli alınlarda yüceldiğini vurguladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’a seslenerek, “Eğer terörden dolayı hakikaten ciğerin yanıyorsa, yangına neden olanlara gününü göster de, samimiyetini ve neler yapabileceklerini görelim ve destek olalım. Bunun için kara hareketini başlatacak iradeyi göster ve Türk bayrağını Kandil’e inmeyecek bir şekilde göndere çek” dedi. Bahçeli, partisinin grubunda özetle şunları söyledi:
Sızlanmanın içi boş
Artık terörün ölüm ve nifak saçan namlusu herkese doğrulmuştur. Başbakan Erdoğan’ın sözünü ettiği güçlü ve sözü geçen ülke manzarasından ortada eser yoktur. Kendisi, ciğerinin yandığını iddia etse de bu sızlanmasının, içi boş ve hamasetten ibarettir. İmralı’yla hazırlanan protokolü inkâr yoluyla milletimizi aldatmaya devam etmektedir. Kürt kökenli kardeşlerimizle PKK’yı ilişkilendirerek ayrımcılığı genişleten densizliğin başka bir neticeye ulaşması mümkün olmayacaktır.
Tülbent zavallıları
Başbakan Erdoğan, PKK militanlarına destek vermek amacıyla tülbentlerini ikide bir yere seren bazı zavallıları muhatap kabul ederek, bundan sonra tülbentlerin nereye serileceğini sorması da teröristlerle halk arasında kurulmaya çalışılan irtibatı güncelleyecektir. Kimin nereye ne serdiği bizim umurumuzda değildir. Katilleri masumlaştırmaya çalışan güruha hatırlatmak isterim ki anaların, gelinlerin, bacıların şühedasına yaktığı ağıtlardan dolayı sırılsıklam olmuş al yazmaları, tüm temizliği ve saflığıyla kınalı ellerde ve şerefli alınlarda yücelmektedir. Başbakan Erdoğan’ın teröristlerin arkasından serilenleri değil, şehitlerin arkasından sallanan yazmaları hatırlaması ahlaken ve manen bir vecibedir.
Özgürlük sınırı tehlikeli
Cumhurbaşkanı bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmanın satır aralarının iyi tahlil edilmesi gerekmektedir. 1921 ve 1924 anayasalarından beri ilk defa millet iradesine dayanan bir anayasa yapma mesuliyetinin milletin vekillerine tevdi edildiğini vurgulamıştır. Ancak bu sözlerini dile getirirken, 1961 ve 1982 anayasalarının halkoyuyla kabul edildiğini nedense es geçmiştir. Sayın Gül ve içinden çıktığı AKP zihniyeti, 1982 Anayasası’na göre bugünkü konumlarına ulaşmışlardır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın söz ettiği her türlü özgürlük çağrılarının ise sınırı ve hacmi, nerede durup neleri ihtiva edeceği muamma olduğu kadar da tehlikelidir. Acaba bugünkü AKP iktidarı her türlü özgürlüğe toleranslı ve hoşgörülü bir şekilde yaklaşmakta mıdır? Sayın Engin Alan’ın da bulunduğu, milletin vekillerinin dört duvar arasında tutulması mı özgürlüktür? Özel yetkili savcıların terör estirmeleri midir özgürlük?