Güncelleme Tarihi:
Birinci Alman Televizyonu’nda (ARD) Sandra Maischberger’in sunuculuğunu yaptığı “Menschen bei Maischberger” adlı haftalık siyasi talk şovda bu hafta, Almanya’da çeşitli tepkilere neden olan sünnetin yasaklanması tartışıldı.
Almanya Museviler Merkez Konseyi Başkanı Dieter Graumann, Baden-Württemberg Eyaleti Uyum Bakanı Bilkay Öney, bayanların jenital sünnet edilmeleriyle mücadele eden Christa Müller, Sosyolog Necla Kelek, Tıp Doktoru Sebastian Işık ve Ürolog Dr. Wolfgang Bühmann sünnet ile ilgili görüşlerini aktarmak üzere programa katıldılar.
"ALMANYA'DA YAŞAYAMAYIZ"
Almanya Museviler Merkez Konseyi Başkanı Dieter Graumann, Almanya’daki sünnetle ilgili tartışmalarının cemaatlerinde endişeye yol açtığını söyledi. Graumann, Köln Eyalet Mahkemesi’nin sünnetin darp suçu olduğuna ilişkin aldığı kararın Alman Ceza Hukuku’na eklenmesi durumunda Musevilerin Almanya’da yaşamalarının imkansızlaşacağını da hatırlattı.
Graumann ayrıca, “Sünnet tartışması Musevilere yönelik önyargıların ve klişelerin yeniden alevlenmelerinin de sebebi. Museviler açısından sünnet vazgeçilmez bir olgu. Çocuklarımızın sağlıklarını dinimiz yüzünden ihmal ettiğimiz kabul edilebilir bir suçlama değil. Bu yüzden yasal düzenlemelerin bir an önce kesinleşmelerini talep ediyoruz. Müslümanları da sünnet konusunda tüm gücümle destekliyorum.” dedi.
"DÜNYAYA OLUMSUZ ÖRNEK OLMAYALIM"
Baden-Württemberg Eyaleti Uyum Bakanı Öney sünnet tartışması ile birlikte Almanya’da bir çeşit din kavgasının da yaşandığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Çocukların sağlıklarının muhafaza edilmesi argümanını riyakarca buluyorum. Sanki Müslümanlar ve Museviler çocuklarının sağlıklarına değer vermiyorlar. Bu itham terbiyesizlikten başka bir şey değil. Ayrıca Almanya’nın Dünya’da sünneti yasaklayan tek ülke olmasını da istemiyorum, çünkü böylece din özgürlüğüne doğrudan müdahale edilmiş olunur. Öte yandan göçmen kökenli veliler çocuklarını sünnet ettirmek için yurtdışına götürecekler. Ancak Alman Musevi veya Alman kökenli Müslümanların gidecekleri ülkeleri yok. Sünnetin kızlara uygulanan genital sünnet ile kıyaslanmasını da anlayamıyorum. Çünkü erkeklerin cinsel organı sünnet sonrası işlevini yitirmiyor.”
"ANAYASAYA UYULSUN"
Kızların jenital bölgelerine sünnet türü müdahale edilmesine karşı 17 yıldır mücadele eden Christa Müller, erkek çocukların Almanya’da dini sebeplerden dolayı sünnet edilmelerine yasal düzeyde izin verilmesini bir facia olarak değerlendirdi. Böylece kızların sünnet edilmesini mahkeme yoluyla talep edenlerin sayılarının artacağından endişe duyduğunu belirten Müller, “Sünnetin yasaklandığını ilk duyduğumda mutlu oldum. Fiziksel özgürlük Almanya’da temel bir anayasal hak ve din özgürlüğü ile velilik haklarının üstünde görülüyor. Almanya’da yaşayan insanlar Alman Anayasası’na göre yaşamalılardır” dedi
Sünnet çağ dışı
İslam konularında eleştirici tutumuyla tanınan Sosyolog Necla Kelek ise yeğenlerinin Türkiye’de sünnet edilme sürecini konu alan “Die verlorenen Söhne-Plädoyer für die Befreiung des türkisch-muslimischen Mannes” (Kaybolmuş oğlanlar-Türk Müslüman erkeklerin kurtarılmasına çağrı) adlı kitabından örnekler verdi. İslam’a karşı eleştirel bir tutum benimsediğini belirten Kelek, şunları söyledi: “İlk çağlardan kalma dini töreleri ve adetleri sorgulamak gerek. Kızların genç yaşta başörtü takmalarına da karşıyım. Verilen kararı cesur buluyorum. Karar açıklamasında belirtildiği gibi, karar halk adına verildi, dinler adına değil. Bence sünnet darptır, çünkü müdahale çocuklar üstünde travmatik etkiler bırakabilir. Yanı sıra sünnetin toplumsal memnuniyeti doyurmak için yapıldığını düşünüyorum. Yapılan düğünler çocuklar için değil, yetişkinlerin eğlencesi için yapılıyor. Bu yüzden bu konunun Almanya’da ayrıntılı bir şekilde tartışılması taraftarıyım.”
SÜNNET TEMİZLİKTİR
Hamburg’da 35 yıldır Müslüman, Musevi ve Hıristiyan erkek çocuklarını sünnet eden Dr. Sebastian Işık da dini temelli sünnetlerin, dini görevleri yerine getirmenin yanı sıra sağlık açısından önleyici bir durum olduğunu söyledi. Sünnetin temizlik açısından vazgeçilmez bir olgu olduğuna işaret eden Dr. Işık, “Tıp doktoru olarak çocukların sünnet sonrası travma yaşamaları söylemini abartılı buluyorum. Aksine çocukların amatörce sünnet edilmemeleri için uyarmak isterim. Çocuklar nizami şekilde sünnet edilmediklerinde, biz tıpçılar ortaya çıkan deformasyonları düzeltmek zorunda kalıyoruz. Ayrıca çocuklara aşı olacaklarında da sormuyoruz. Eminim hiç bir çocuk kendisine iğne yapılmasını istemez.”
"ARADA KALDIK"
Ürolog Dr. Wolfgang Bühmann da sağlık sebepleri dışında erkek çocuklarını sünnet etmediğini belirterek, şunları söyledi:
“Dini temelli sünnetlere sağlık sebeplerini birincil kriter almadıkları için karşıyım. Bir tıpçı olarak çocukları alabilecekleri olası hasarlardan korumak ile mükellefim. Bunu Hipokrat yeminiyle doğrulayabilirim. Bu yüzden siyaset ve toplumun arasında kaldım. Velileri sünnetten kaynaklanabilecek fiziksel ve ruhsal hasarlara karşı uyarmak isterim. Sünnet edilecek çocukların 14 yaşını doldurmalarına kadar beklenmesini ve sünnet edilip edilmeme kararını kendilerine bırakılmasını öneririm.”
NE OLMUŞTU
Köln Eyalet Mahkemesi 7 Mayıs 2012 tarihinde sünnetin yaralama suçu olduğuna ilişkin karar almasının ardından Almanya genelinde sünnetler durmuştu. Kararın bir kişiyi ilgilendirmesine rağmen doktorlar çekindikleri için bugüne dek sünnet yapmıyorlar. Diğer yandan Müslüman ve Musevilerin sorunun bir an önce çözülmesi yönündeki baskıları giderek artış gösteriyor.