Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2004 00:00
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, ABD’de 2 Kasım’da yapılan baÅŸkanlık seçimlerinden bir süre önce BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan’dan randevu talebinde bulundu.Büyükelçi, muradına ancak bir buçuk ay sonra muhtemelen yarın erecektir.BaÅŸbakan’ın ABD Büyükelçisi’ni altı hafta kapıda bekletmesinin nedeni ne olabilir? Programının yoÄŸunluÄŸu gibi gerekçelerin Amerikan tarafınca pek itibar görmediÄŸi anlaşılıyor.ABD BüyükelçiliÄŸi, Edelman’a randevu vermeyen BaÅŸbakan’ın pekálá Suriye Baas Partisi Temsilcisi Abdullah Al Ahmar’a zaman ayırabildiÄŸini fark etmiÅŸ olmalıdır.Özetle, ErdoÄŸan cephesinde ölçülmüş, biçilmiÅŸ bir siyasi tavır söz konusudur.ErdoÄŸan’ın ABD ordusunun Felluce’de ayrımsız güç kullanması karşısında hem kendi parti tabanında, hem de genelde Türk kamuoyunda ortaya çıkan infiali dikkate alarak, Washington’a bir rahatsızlığı hissettirmek istediÄŸi düşünülebilir.Ayrıca, partisinde ABD’ye ‘soykırım’ suçlamasına kadar varabilen kızgınlığı gören BaÅŸbakan, tepkilerin yatışmasını beklemek için zaman kazanmak da istemiÅŸ olabilir.ERDOÄžAN, ABD’YE NE DEMEK Ä°STÄ°YOR? Ancak, bayram namazından çıkarken yaptığı açıklamada Felluce’de ölenler için ‘şehitler’ ifadesini kullandığına bakılırsa, ErdoÄŸan’ın kendi iç dünyasında da partisinin tabanından çok farklı bir hissiyat içinde olmadığı anlaşılıyor.Gözlemciler, ErdoÄŸan’ın bu mesafeli tavrının gerisinde 1 Mart sonrasında ABD’nin Süleymaniye baskınıyla Türkiye’ye uyguladığı cezalandırma politikasının küçük çapta bir rövanşını da okuyabilirler. Randevu krizi, belki de ABD’nin PKK konusundaki vaatlerini yerine getirmemiÅŸ olmasının Ankara’da yarattığı hayal kırıklığının etkili bir ÅŸekilde kayda geçirilmesine de vesile olmuÅŸtur. Bu arada, son dönemde bütün önceliÄŸini AB’den tarih alma hedefine odaklayan BaÅŸbakan’ın artık Batı politikasında bir yol ayrımına girerek, AB’den yana açık bir tercih kullandığı yorumunu da yapabilirsiniz. Keza, Rusya Lideri Vladimir Putin’in araya sıkıştırılan ziyaretiyle galiba Türkiye’nin alternatifsiz olmadığı mesajı da verilmiÅŸ olunuyor. Belki de bütün bu saiklerin -her biri farklı oranlarda olmakla birlikte- hep birlikte denkleme girdiÄŸi bir bileÅŸke söz konusudur. Sonuçta, Türk-ABD iliÅŸkileri 1 Mart krizi ve Süleymaniye baskını gibi iki büyük krizi atlattıktan sonra yakın zamanların en ağır güven bunalımından geçiyor.YaÅŸanan durumu, bir arabanın hızla yokuÅŸ aÅŸağı sürüklenmesine benzetebiliriz.ABD’NÄ°N AKP’YE MESAJI: Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERE SAHÄ°P ÇIKINAslında iliÅŸkilerde güven bunalımının belirmesi, Felluce ve sonrasında yaÅŸanan randevu ya da ekümeniklik krizlerinin çok öncesine gidiyor. BaÅŸlangıç olarak, BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın Ä°srail’i ‘devlet terörü’ uygulamakla suçlamasının ABD’deki Yahudi lobisinde derinlemesine yarattığı kızgınlığı alabiliriz. Galiba sonrasında her ÅŸey Irak’taki kaosa paralel bir ÅŸekilde ters gitmiÅŸ ve zincirleme bir ÅŸekilde bütün olumsuzlukların tortusu birikip iliÅŸkileri tıkamıştır. Sonuçta, Ankara’da Kale’deki esnafın vitrinlere astıkları ‘Bu dükkándan Amerikalılar alışveriÅŸ edemez’ ÅŸeklindeki posterler, aslında iliÅŸkilerin içine düştüğü ruh halini yansıtan ve döneme damgasını vuran bir sembol niteliÄŸi kazanmıştır.Türk-Amerikan iliÅŸkilerinin girdiÄŸi bu belirsizlik karşısında ABD yönetimi, son günlerde Ankara’ya önemli bir beklenti iletmiÅŸtir. Bu beklenti, Türk hükümetinin ABD ile siyasi iliÅŸkileri en üst düzeyde sahiplendiÄŸini gösteren bir yaklaşım sergilemesidir.Herkesin dikkatini AB zirvesine çevirdiÄŸi bir sırada, ABD ile iliÅŸkilerin rayına nasıl oturtulacağı sorusu AKP hükümetinin dış politikadaki en önemli sınavlarından birine dönüşüyor.Â
button