Türban yasağı değiştirilemez
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2007 00:00
Rektörler Komitesi, üniversitelerdeki türban yasağının, Anayasa değiştirilse bile kaldırılamayacağı mesajını verdi. Rektörler, AİHM kararına dayanarak, "Kılık kıyafet serbestliğini öngörecek bir düzenleme yapılması hukuken mümkün değil" görüşünü savundular.115 üniversitenin imzası ile hazırlanan bildiri özetle şöyle:
HUKUKEN MÜMKÜN DEĞİL Türban yasağı, yüksek mahkemelerin ve AİHM’nin kararlarıyla oluşan bir hukuki durumdur. Bu hukuki durum ortaya çıkarken, Türk yüksek mahkemelerinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Atatürk ilke ve devrimleriyle oluşturduğu laik tanımı ve yorumu, tarafından Avrupa norm ve değerleriyle de uyumlu bulunmuştur. Bu nedenle Rektörler Komitesi Anayasa’da kılık kıyafet serbestliğini öngörecek bir düzenleme yapılmasının hukuken mümkün olamayacağını bir kez daha kamuoyuna hatırlatmak sorumluluğunu duymaktadır.
DEMOKRATİKLİĞE GÖLGE Anayasa değişikliğinin yalnızca bir siyasi partinin inisiyatifinde hazırlanıyor olması, sürecin demokratikliğine gölge düşürmektedir. 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde TBMM’de çoğunluğu elde eden AKP’nin hazırlattığı taslağın katılımcı yollara başvurularak tamamlanacağı vaatleri inandırıcılıktan uzaktır. Taslağın hazırlanma şekli ve usulü toplumda tedirginliğe ve güvensizliğe yol açmıştır.
ÇALIŞMALAR DURMALI Anayasa değişikliğinin, Türk toplumunda oluşan endişe ve tedirginliği giderecek bir güven ortamı içinde yapılması, gelecekte bu metnin uygulanabilirliği ve benimsenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu bakımdan, Anayasa değişikliği girişimine biran önce ara verilerek, 21 Ekim’de yapılacak halk oylaması ve devamında öngörülen 11. cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili hukuki belirsizliğin de açıklığa kavuşturulmasından sonra siyasi partilerin katılımı ile yeni bir sürecin başlatılması isabetli olacaktır.
ARAÇ AMACA UYMALI Eğer izlediğiniz yol demokratik değilse içeriği konusunda birtakım endişeler belirmeye başlar. O bakımdan araçlar amaca uygun olmalı. Eğer kullandığınız araç, demokratik bir süreçten gelmiyorsa amaca gitmeniz tartışma götürür. Anayasa son biçimini aldığı zaman biz de içerikle ilgili görüşlerimizi bildiririz. Bu aşamada henüz bir netlik yok, görüş bildirmek de erken. Bir partinin görüşü olarak ortaya çıkması zaten Anayasanın kabul ettiği bir husus değildir.
AİHM’den çıkan kararlar ortada
REKTÖRLERİN dünkü olağanüstü toplantısından sonra hazırlanan ortak bildiriyi YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç okudu ve soruları yanıtladı. Teziç, AİHM’ye başvurmayacaklarını belirterek, şunları söyledi: "Mahkeme kararı ister bireysel olsun, ister bir partinin müracaatı üzerine verilmiş olsun. Sonucu bizim için önemlidir. Buradan ne sonuç çıkıyor; ’Türkiye’de getirilen yasaklama sınırlama Avrupa normlarıyla örtüşüyor onlara aykırı değil’ diyor mahkeme." Türban açıklamalarında AİHM’nin Leyla Şahin kararını mı kastedildiği sorusuna Teziç, "Kararları bir tane değil birkaç tane. Bakın iki parti kapatıldı. AİHM’den çıkan bağlayıcı bir karardır. Anayasa’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle 2004 yılında, insan hakları sözleşmeleri ile onun uzantıları olan içtihatlar, eğer kanunlarla bir farklılık gösteriyorsa burada esas alınacak olan uluslararası belgedir" yanıtını verdi.
Ilımlı İslam uyarısı
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, üniversitenin öğretim yılı töreninde şöyle konuştu: "Anayasa taslağında Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan laiklik ilkesinin, devletin bölünmez bütünlüğünün, Atatürk ilke ve inkılaplarının korunacağına olan inancımızı korumak istiyoruz. Bu niteliklerden yoksun bir Anayasa Türkiye’yi ılımlı bir İslam ülkesi olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakacaktır."
DEMOKRATİKLİĞE GÖLGE Anayasa değişikliğinin yalnızca bir siyasi partinin inisiyatifinde hazırlanıyor olması, sürecin demokratikliğine gölge düşürmektedir. 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde TBMM’de çoğunluğu elde eden AKP’nin hazırlattığı taslağın katılımcı yollara başvurularak tamamlanacağı vaatleri inandırıcılıktan uzaktır. Taslağın hazırlanma şekli ve usulü toplumda tedirginliğe ve güvensizliğe yol açmıştır.
ÇALIŞMALAR DURMALI Anayasa değişikliğinin, Türk toplumunda oluşan endişe ve tedirginliği giderecek bir güven ortamı içinde yapılması, gelecekte bu metnin uygulanabilirliği ve benimsenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu bakımdan, Anayasa değişikliği girişimine biran önce ara verilerek, 21 Ekim’de yapılacak halk oylaması ve devamında öngörülen 11. cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili hukuki belirsizliğin de açıklığa kavuşturulmasından sonra siyasi partilerin katılımı ile yeni bir sürecin başlatılması isabetli olacaktır.
ARAÇ AMACA UYMALI Eğer izlediğiniz yol demokratik değilse içeriği konusunda birtakım endişeler belirmeye başlar. O bakımdan araçlar amaca uygun olmalı. Eğer kullandığınız araç, demokratik bir süreçten gelmiyorsa amaca gitmeniz tartışma götürür. Anayasa son biçimini aldığı zaman biz de içerikle ilgili görüşlerimizi bildiririz. Bu aşamada henüz bir netlik yok, görüş bildirmek de erken. Bir partinin görüşü olarak ortaya çıkması zaten Anayasanın kabul ettiği bir husus değildir.
AİHM’den çıkan kararlar ortada
REKTÖRLERİN dünkü olağanüstü toplantısından sonra hazırlanan ortak bildiriyi YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç okudu ve soruları yanıtladı. Teziç, AİHM’ye başvurmayacaklarını belirterek, şunları söyledi: "Mahkeme kararı ister bireysel olsun, ister bir partinin müracaatı üzerine verilmiş olsun. Sonucu bizim için önemlidir. Buradan ne sonuç çıkıyor; ’Türkiye’de getirilen yasaklama sınırlama Avrupa normlarıyla örtüşüyor onlara aykırı değil’ diyor mahkeme." Türban açıklamalarında AİHM’nin Leyla Şahin kararını mı kastedildiği sorusuna Teziç, "Kararları bir tane değil birkaç tane. Bakın iki parti kapatıldı. AİHM’den çıkan bağlayıcı bir karardır. Anayasa’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle 2004 yılında, insan hakları sözleşmeleri ile onun uzantıları olan içtihatlar, eğer kanunlarla bir farklılık gösteriyorsa burada esas alınacak olan uluslararası belgedir" yanıtını verdi.
Ilımlı İslam uyarısı
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, üniversitenin öğretim yılı töreninde şöyle konuştu: "Anayasa taslağında Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan laiklik ilkesinin, devletin bölünmez bütünlüğünün, Atatürk ilke ve inkılaplarının korunacağına olan inancımızı korumak istiyoruz. Bu niteliklerden yoksun bir Anayasa Türkiye’yi ılımlı bir İslam ülkesi olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakacaktır."