Özden ATİK
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2005 01:54
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapan 16 yönetici, memurların türbanlı ve sakallı görev yapmalarına göz yumdukları iddiasıyla yargılandıkları davada beraat ettiler.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde 4 yıl önce görev yapan 16 yönetici, memurların türbanlı ve sakallı görev yapmalarına göz yumdukları iddiasıyla yargılandıkları davada beraat ettiler.
İstanbul Belediyesi’nde sakal ve türbanla işe gelen memurlara ceza vermedikleri için yargılanan 16 yönetici, yeni TCK’daki ‘görevi ihmal’ suçunun tanımı değiştiği için beraat etti. Eski TCK’ya göre hazırlanan iddianamede yöneticilerin 1 yıla kadar hapsi isteniyordu.
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’nde 4 yıl önce görev yapan 16 yönetici, memurların türbanlı ve sakallı görev yapmalarına göz yumdukları iddiasıyla 3 aydan 1 yıla kadar hapis istemiyle yargılandıkları davada ‘Yeni TCK’ya göre türban takmanın veya sakalla görev yapmanın kamu zararına sebep olmayacağı’ gerekçesiyle beraat etti.
YASADA TANIMI YOK
İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmanın savcısı İbrahim Kayapınar, 765 sayılı eski TCK’da ‘görevi savsaklama’ suç sayılırken 1 Haziran’da yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’da, ihmal suçunun oluşması için kişilerin mağduriyeti, kamunun zararı ya da kişilere haksız bir kazanç sağlamanın şart kılındığını belirtti. Kayapınar, ‘Sanıklara yüklenen eylemin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle beraatlerine karar verilmesi talep olunur’ dedi.
KALIP DEĞİŞMİŞ
Sanık avukatlarından Ramazan Arıtürk de eski kanunda eylemin tehlike suçu olarak düzenlendiğini, yeni TCK’da ise suç kalıbının değiştirilerek zarar suçu haline geldiğini belirterek ortada oluşmuş bir kamu zararı bulunmadığı için sanıkların beraatını istedi. Mahkeme, delil durumuna göre görevi ihmal suçunun oluşmadığına kanaat getirildiğini belirterek tüm sanıkların beraatlarına karar verdi.
İHMAL VAR İDDİASI
İddianamede, 2001’de belediyede görevli 16 yöneticinin, kılık-kıyafet yönetmeliğine aykırı olarak görev yaptıkları tespit edilen memurlar hakkında ceza ve disiplin işlemleri yapmayarak görevlerini ihmal ettikleri ileri sürülüyordu. Disiplin ve sicil amiri oldukları memurların türban veya sakalla görev yapmalarına göz yummakla suçlanan yöneticilerin, 765 sayılı TCK’nın 230/1. maddesi uyarınca 3 aydan 1 yıla kadar hapisleri talep ediliyordu.
UYARDIK SAVUNMASI
Sanıklardan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mesut Pektaş savunmasında, Kılık Kıyafet Kanunu’na aykırı davranan memurları önce yazıyla uyardığını, ikaza uymayanlara da kınama cezası verdiğini belirtmişti. Zemin Deprem İnceleme Müdürü Mahmut Baş da izinli olduğu bir sırada bir memurun başı örtülü olduğunu, kendisi görevinin başındayken böyle bir olay yaşanmadığını söylemişti.
Belediye ‘yasak’ demişti
27 Mart 1994 seçimlerinde dönemin Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmasının ardından aralarında bazı İETT şoförlerinin de bulunduğu bazı belediye personeli, kılık-kıyafet kurallarına uymamaya başlamıştı. Son olarak 2003’te uzun sakalıyla görev yapan 34 ZS 313 resmi plakalı otobüsün şoförü Hürriyet objektifleri tarafından böyle görüntülenmişti. İETT Basın Danışmanı Erhan Çardaklı, ‘Sakal bırakmaları yasak. Sadece bırakan değil izin veren amirlerine de ceza verilir’ demişti.
Çarşafla gelene ne diyeceksiniz
Eski Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı Celil Demircioğlu Kamu düzenine göre devlet dairelerinde insanların nasıl giyinebileceği belirtilmiştir. Kamuda uyulması gereken kurallar dışına çıkarsanız, kamu zararına neden olursunuz. Bir kişi, çarşafla işe geldiğinde kamu zararı yok mu diyeceksiniz? Bana göre bu bir suçtur.
Suç unsuru var
Avukat Emin Canacankatan Eğer kamuda Kılık-Kıyafet Yönetmeliği varsa bu düzeni denetleyecek olan amirdir. Büyükşehir Belediyesi’nde bu yönetmelik geçerliyse, uygulanması gerekir. Amir bunu yerine getirmezse, görevi ihmal suçunu işlemiş olur. Ama yeni TCK’nin 257. maddesindeki düzenlemenin uygulamasına henüz rastlamadım. Bu kanuna bakıldığında, karar yerindedir.
Bu tartışma zaman alacak
Doç. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu (İÜ Hukuk) Eski kanunda, görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçları ayrı tanımlanmıştı. Yeni TCK’da ise bu suçlar bir arada ve görevi kötüye kullanma başlığı altında düzenleniyor. Kanunlar arasında, unsurlar açısından da fark görülüyor. Suçun oluşabilmesi için, kişi mağduriyeti veya kamu zararı şartı getirilmiş. Bu olaya baktığımızda ise Türkiye’de yeni bir tartışma başlıyor: Burada kişi zararı mı, kamu zararı mı söz konusu? Bu tartışma Türkiye’nin zamanını alacaktır. Yüksek mahkeme bir müddet sonra ‘Kişisel zarar ve kamu zararı nedir?’ diye içtihatlarını oluşturacaktır.
Dava hiç açılmamalıydı
Avukat Ergin Cinmen Bana göre böyle bir dava hiç açılmamalıydı. Türbanla veya sakalla göreve gelmek, mahkemelik bir olay değil. Bunun, görevi ihmal suçuyla ilgisi yok.
Burada söz konusu olan, iş yeri disiplinidir. Bu, iş yerinin iç meselesidir. Burada kişiler türban veya sakalla gelmişlerse kendilerine maaş kesme cezası, uyarı, kınama veya disiplin cezası verilebilir. Uygulanması gereken, Devlet Memurları Kanunu veya Kılık-Kıyafet Yönetmeliği’dir.