TÜPRAŞ yangını çıkmazdı

Güncelleme Tarihi:

TÜPRAŞ yangını çıkmazdı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

Ahmet Mete Işıkara'nın son bombası: Erken Uyarı ve Acil Kurtarma Sistemi hayata geçirilmiş olsaydı...

Deprem sırasında birinci dalga oluştuğu zaman bu sistem hemen devreye giriyor. Doğalgaz şebekesini kapatıyor. Yüksek gerilim hatlarını kapatıyor. Çok yüksek binalardaki asansörleri kilitliyor. Depremden kaynaklanabilecek yangınları önlüyor. Bu sistem hayata geçirilmiş olsaydı, bugün İzmit'teki TÜPRAŞ yangını olmayacaktı.

Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nün yeni bir çalışması var mı?

- Maliyeti 3 milyon doları bulan İstanbul Erken Uyarı ve Acil Kurtarma Sistemi adında bir projemiz var. Devlet Planlama Teşkilatı bu projeyi onayladı. Şu anda da Yüksek Planlama Kurulu'ndan onay bekliyor.

ALINACAK DERSLER

Nasıl bir sistem bu, ne işe yarıyor?

- Yanlış anlaşılmasın, depremi önceden belirleme sistemi değil. Şöyle açıklayayım: Bir depremin ürettiği iki tane dalga vardır. Deprem sırasında birinci dalga oluştuğu zaman bu sistem hemen devreye giriyor. O anda ne yapıyor? Doğalgaz şebekesini kapatıyor. Yüksek gerilim hatlarını kapatıyor. Çok yüksek binalardaki asansörleri kilitliyor. Yüksek gerilim hatlarını ve doğalgaz şebekelerini kapattığı için depremden kaynaklanabilecek yangınları önlüyor. Bu sistem hayata geçirilmiş olsaydı bugün İzmit'teki TÜPRAŞ yangını olmayacaktı. Çünkü depremin daha ikinci saniyesinde sistem devreye girmiş olacaktı.

Sizce bu depremden hangi sonuçları çıkartmamız gerekiyor?

Alınacak iki ana ders var.

1. Sağlam yapılaşma: Her şeyi devletten beklemek doğru değil. Bu yapıları yapanların üzerinde sivil toplum baskısı oluşturmak gerekiyor. Her müteahhiti kastetmiyorum ama geniş kitlelerin bazı müteahhitleri sorgulamaya başlaması gerekiyor.

2. Deprem senaryoları ve bu senaryolara dayalı, bölge bölge deprem master planları: Acilen hazırlanması gerekiyor. Diyelim ki A şehri. Şu büyüklükte bir deprem olursa ne olur? İzmir için yapıldı bu senaryolar. İstanbul'da bitirilemiyor. Zemin koşulları, jeolojik yapı, depremsellik, fiziksel boyutlar, jeolojik ve jeofizik bilgiler yanında bina bilgileri de ele alınarak deprem sonucunda A şehrinde nasıl bir hasar meydana gelebilir? Bu hasar sonucunda ne kadar insan kaybı olur? Kaç yapı yıkılabilir? Hangi tür yapılar yıkılır? Bunların cevapları bulunur. Acil kurtarma sistemi de eldeki bu veriler doğrultusunda düzenlenir. Bu iş için gerekli insan gücünün de yetiştirilmesi gerekir tabii.

Bu deprem gelişmiş ülkelerden birinde olsaydı, bu kadar kayıp olur muydu?

- Olmazdı tabii. Kaybın bu kadar çok olmasının kaynağı yapılaşmanın sağlam olmaması. Japonya'ya çok gelişmiş diyoruz ama Kobe depreminde 5 binden fazla insan öldü. Yıkılan binaların hepsi Eski Kobe denilen yerleşim bölgesindeydi ve o bölgedeki yapılar 2. Dünya Savaşı şartlarına göre inşa edilmişlerdi. Yeni Kobe'de hiç can kaybı yaşanmadı. Bu gelişmişlikten çok bilinçle ilgili bir şey.

İzmit Depremi'nin sonuçları olabileceğinin en kötüsü müydü, yoksa yine de ucuz atlattık diyebilir miyiz?

- Kesin sonuçlar henüz belli değil. Ama bu depremde bu kadar çok ölüm ve yaralanma olayının yaşanmasının nedeni herkesin yatakta olduğu bir zamanda, Türkiye uyurken olmasıydı. Deprem gündüz olsaydı, ölü sayısı bu kadar çok yükselmezdi. Bu işin bir yanı. Asıl yanıysa, binalar, adam gibi binalar olsaydı, belki de hiçbiri yıkılmayacaktı. Bütün mesele yapılaşmada. Depremleri önceden belirleyebilecek bir teknoloji dünyada yok. Biz depremin nerelerde ve ne büyüklükte olabileceğini tahmin edebiliyoruz ama kritik soru, ‘‘ne zaman’’dır. Maalesef ‘‘Ne zaman’’ın cevabı yok, bu kritik soruya cevap verilemiyor.

ÇOK BÜYÜK BİR DEPREM

İzmit Depremi'nin özelliği neydi?

- Bu depremin özelliği geniş bir alana yayılmasıydı. Türkiye'nin beşte birinin yaşadığı Marmara bölgesini ve çevre illeri de etkilemesiydi. İzmit Depremi, 1939 Erzincan Depremi'yle birlikte asrın en büyük depremi ve son 60 yılda başımıza gelen en büyük felakettir, denilebilir.

Dünyada 45 saniye süren deprem sayısı ne kadar? Ayrıca bir depremde süre mi daha önemli, şiddet mi?

- Dünyada 45 saniye süren kaç deprem var, bilmiyorum ama çok olmadığı kesin. Çünkü bu yaşadığımız çok büyük bir depremdi. Depremin şiddeti de süresi de aynı ölçüde önemlidir ve depremin şiddeti büyüdükçe süresi artar. Yüzey dalgalarına göre 7.8 olan bu depremin büyüklüğü 8 ya da 8.1 şiddetinde olsaydı, deprem süresi dakikalara ulaşabilirdi.

Deprem anında fay hatları nasıl hareket etti?

- Kuzey Anadolu Fay Hattı yalnız Türkiye'nin değil, dünyanın da en aktif fay hattıdır. İzmit Depremi'ndeki fay hareketi sağ tarafa doğruydu. Fay hareketleri, sağ yönlü, sol yönlü ve düşey yönlü olabilir. İzmit Depremi'nde, saha gözlemlerinin sonucuna göre, 100 kilometre boyunca, 20 kilometre derinlikte, fay hatlarından biri, diğerine göre 2.6 metre sağa ötelendi. Oluşan moment büyüklüğünü ölçebilmemiz için gidip görmemiz gerek.

Peki, bu fay hareketi 2.6 metre değil de, 5 metre ötelenseydi ne olurdu?

- Çok daha büyük bir felaket olurdu. Sanırım bu röportajı yapamazdık.

DEPREM İHTİMALİ YÜZDE 66

1894 yılındaki İstanbul Depremi'nde, kentin yarısı yok olmuştu, o depremin özelliği neydi?

- O deprem, Adalar üzerinde olmuştu ve İstanbul'a çok yakındı. Bu yüzden hasar da fazlaydı. Söylendiği gibi, her yüz yılda bir, İstanbul'da deprem olacak, diye bir şey yok. Son iki bin yıllık tarihi içinde, İstanbul, zaman zaman şiddetli, zaman zaman çok şiddetli, depremlere maruz kalmıştır. Bu bir gerçek. Ama bu depremlerin oluş tarihlerine baktığımızda, 7. ve 13. Yüzyıl'lar ile 16. ve 18. Yüzyıl'lar arasında, sık aralıklarla büyük depremler görülüyor. Diğer yüz yıllarda depremlerin şiddeti de sıklığı da azalmış. Böyle bir depremin ne zaman olacağını söyleyebilmek mümkün değil. Ama Türkiye'de 6 ve üzeri şiddette bir depremin olma ihtimali yüzde 66'dır. Bu da yüksek bir rakamdır.

Neden İstanbul'un birçok semti arasında sadece Avcılar'da büyük yıkım oldu?

- Bu da yanlış tanımlandı. Hareket, sanki İzmit'ten çıkmış, Marmara'ya girmiş; gitmiş Avcılar'la Halkalı'yı vurmuş! Yok böyle bir şey! Arşivlere bakın, Avcılar uzun süredir afet bölgesi. Neden? Çünkü o bölgede kayma var. Ayrıca çok yumuşak da bir zemini var. Avcılar'da yıkımın fazla olmasının nedeni yumuşak zemin. Tabii o zemin koşullarına göre de bina inşa edilmemiş. Olacağı budur.

Oturduğumuz binalara gerekli özeni göstermediğimizi mi söylüyorsunuz...

- Siz yaşadığınız mekana güveniyor musunuz? Güvenmiyorsunuz değil mi? Peki, neden güvenmediğiniz bir mekanda oturuyorsunuz? Bizim yapmamız gereken güvendiğimiz mekanlarda barınmak. Yaşadığımız mekana güvenmiyoruz ve korkuyoruz. Bu korku daha ne kadar sürecek? Toplumdaki rahatsızlık da bu. Türkiye'de yapı şartnamesine uygun konutların yapılması ve bizim de o konutlarda yaşamamız gerekiyor.

HASARLI EV YIKILABİLİR

Depremden bu yana geceleri içeri mi girelim yoksa dışarda mı sabahlayalım kararsızlığı yaşandı...

- Ben insanlara, depremden sonraki ilk 24 saati dışarda geçirmelerini söyledim. Ama ben bunu söylerken, eşim, ‘‘Ahmet, ben dışarda durmaktan sıkıldım, içeri girmek istiyorum,’’ dedi. ‘‘Ben de, gir,’’ dedim. Depremin olduğu günden beri, benim ailem evde yatıyor ama bu benim inisiyatifim. Hasarlı evlere kesinlikle girilmemesi gerekiyor. Hasarlı evler dediğimiz zaman da, az hasarlı olur, orta hasarlı olur. İnsanlar evlerinin ne derece hasarlı olduğuna kendi başlarına karar veremezler. Hasar tespitlerini yetkili insanların yapması gerekir. O iş de Bayındırlık Müdürlükleri'ne düşer. Orta hasarlı bir ev, 5-5.5 şiddetindeki bir artçı şokta yıkılabilir. Adana'da, birçok bina, bir hafta sonra, 5.1 şiddetindeki artçı şokla yıkıldı. Allah'tan insanlar gerekli uyarılara kulak vermişler ve evlerine girmemişlerdi...

Sizin yaşadığınız en büyük deprem, bu muydu?

- Evet, yaşadığım en büyük deprem buydu. Hem genç neslin hem bizim neslimizin yaşadığı en şiddetli ve en uzun süren deprem, İzmit Depremi'ydi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!