Tünel Meydanı

Güncelleme Tarihi:

Tünel Meydanı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstanbul'u İstanbul yapan yerlerden biri de Tünel Meydanı'dır. Pera'nın en önemli yeri olan Tünel Meydanı bir anlamda Beyoğlu'nun da tarihidir.

2. Dünya Savaşı başladığında Tünel’deki vagonları taşıyan kayış bir gün kopuverdi. Ve...

Kanımca, yaşayabildiğim dönemde ‘‘Pera’’nın kendine göre bir başlangıç yeri vardı. Bu başlangıç yeri ya da sınırlandırma, benden önce burada yaşamış olanların düşüncelerine göre oluşmuş idi. Bu sınırlandırma için başlangıç yerinin de, ‘‘Pera’’nın en önemli yeri olan ‘‘Tünel Meydanı’’ olması gerekmektedir.

Tünel Meydanı o dönem tamamen mezarlıktı. Bunların bir kısmı Tünel yapılanırken kaldırılmış, bir kısmı da Seferoğlu Apartmanı yapılanması sonucu tamamen kaybolmuştu.

Bu doğrultuda yavaş yavaş meydanın çevresinde önce Karanfil, Sümbül, Nadir, Ensiz sokakları ve Grand'Rue de Pera (Teke Yolu) oluşmuştu. Karanfil Sokağı, 6. Daire ile Metro Han’ın arasında idi ve bu sokak Büyük Hendek Caddesi'nde son bulurdu. O dönemler henüz Galata surları yıkılmamış olduğundan, Büyük ve Küçük Hendek caddeleri arasında kuru hendekler bulunmakta idi. Bu sokakta o dönem ve 1878 yılında ‘‘La Turquie’’ gazetesi matbaa ve yönetim yeri için bir bina inşa edilmişti.

Burayı La Turquie gazetesi boşalttıktan sonra ve yerine 1890 yılında Rumca ‘‘Neo-Logos’’ adlı gazete yerleşecekti.

Sokak bu tarihten başlayarak evlerle dolmaya ve genellikle Museviler ve Levantenler bu evlere yerlemeye başlamışlardı. Aslında bir Musevi mahallesini andıran bu yer, Avram Galante'nin eserlerinde belirlediği gibi, Karaköy'de yaşayan Musevilerin bu yöreye taşınmaları ile oluşmuş idi.

Ayrıca Karaim Yahudileri için ayrı bir inceleme yapmış olan Simon Şişman, Karaim Yahudilerinin Karaköy'de (Karaim Köy veya Karait Köy olarak adlandırılan bu yerin adı zamanla Karaköy olmuş idi) oturduklarını kesin olarak yaptığı incelemelerle kanıtlamıştı. Bu durumda da süreç içinde, Karaim Yahudilerinin ‘‘Kule ve çevresini’’ yerleşim alanı kabul etmeleri doğal idi.

1900 yıllarına doğru buradaki yapılanmanın hızlandığı ve ilginç apartmanların ortaya çıktığı ayrıca meyhane kültürüne bağlı olarak da, Şişhane (Burasının adı ŞEŞ HANE, yani altıncı daire olarak adlandırılmış zamanla Şişhane'ye dönüşmüş idi) Yokuşu ile Karanfil Sokağı’nın arasındaki büyük ‘‘Virane’’nin önüne ‘‘Stavro’’nun meyhanesini açtığı görülecekti. Her ne kadar Stavro Meyhanesi’nin, ‘‘Cafe-Pastahane’’ görünümünde olduğunu ileri sürmüş ise de, burası Musevi vatandaşlarının da yeğlediği nefis bir meyhaneydi.

Yukarı doğru ve halen varolan güzel manzaralı ve büyük Çinili Han, 1910 yılında tamamlanmış olarak kiracıları ile dolup taşacaktır. Yazar Demir Özlü uzun süre burada oturacak sonra da İsveç'e yollanacaktır.

O dönem burada, Hamdi Bey, Farhi, Ohan Bağdatlıyan, Kosti ve Hrisostomos apartmanları da yapılanmış idi.

Mimar Jeane Baptiste Barborini tarafından yapımı tamamlanmış olan 6. Daire Belediye Binasının arka yönüne, binanın dördüncü katından, Karanfil Sokağı'na demir bir köprü uzatılarak, Belediye Binasının bu yönden de sokağa bağlantısı sağlanacak köprü de son zamanlara kadar yerinde kalacak, ancak sivri akıllının biri, o güzelim köprüyü, nedeni bilinmez durup dururken söktürecektir.

Ensiz Şapka ve Muhallebici Arif

Tünel yapıldığı dönemde buharla çalıştığından, Meydan'ın Ensiz Sokak ile kesiştiği köşeye Tünel'i çalıştıran buhar makineleriyle, kayışın bağlandığı bölümü barındıran bir atelye yapılmış idi.

Atelyenin yüksek bacası da ayrıca burayı süslerdi. O dönem daha Tünel Pasajı yapılanmamıştı. Bu bakımdan da Nadir Sokağı, Sümbül Sokağı'nın ortasına kadar uzanırdı.

Ensiz Sokak'ın, Kabristan Sokak'ına inen Nadir Sokak'ı ile kesiştiği yerdeyse, Dr. Pellegrino'nun evi bulunuyordu. Dr. Pellegrino'nun çok da güzel esmer ve Jorjet adında bir kızı vardı. Kendisini pencereye çıktığı zaman uçuşan siyah saçlarıyla görürdük (Yıl 1947).

Bu binanın altında 1884 yılında, Alman Lisesi profesörlerinden Paul Lange tarafından, çocuklar için bir müzik okulu açılmış idi.

Binanın bitişiğinde ise baba-oğul doktor olan Violilerin evleri var idi. Karşı köşede ise, Ensiz Şapka firmasının atelyeleri bulunuyordu. Bu yer önce Peysiz olarak ünlenmiş, ardından Yeni Peysiz ve sonra Ensiz Şapka adını almıştı. Alt köşedeki Tünel Apartmanı'nda ise, Arnavut asıllı muhallebici Arif Aydın'ın mutfaklarıyla, işi ilerlettikten sonra açtığı ihracat, ithalat ve mümessillik bürosu var idi.

Buz Tutmaz Dondurmaları ile Arif Aydın'ın muhallebici dükkanı ise, Tünel'in tam karşısında ve pasajın sağ taraftaki girişinde idi. Burada Arif Aydın'ın akrabaları, Niyazi, Zülfü ve Naim çalışırdı. Yazın dondurma tezgahı biraz ileri doğru çıkarılır ve başına da genellikle Niyazi Ağabey geçerdi. Dondurma kaşıkları o dönem bile özeldi (1940). Dondurmayı, küllaha yuvarlak ve şekilli koyabilsin diye Arif Bey tarafından özel olarak yaptırılmış Pera'daki tek kaşıklardı.

Ensiz Sokak'ının bir özelliği de (tuvaletlerin ve binaların dışında o dönem üç hat üzerinde çalışan, Maçka-Tünel (tamelası koyu mavi-kırmızı), Kurtuluş-Tünel (tabelası sarı-kırmızı), Şişli-Tünel (tabelası kırmızı-kırmızı), tramvaylarının manevra yeri oluşu idi.

Ensiz Sokak'ın karşısında ve 1873 yılında çalışmaya başlayan ilk metromuza doğru yürürsek küçük garımızın dört kapısı ile karşı karşıya geliriz.

Herhangi bir kapıdan girdiğimizde ilk gördüğümüz sahanlıktaki kumanda odasıdır. Burada çokluk Niyazi Bey amcamız (Enspektör) durur ve uzun boyu ile ciddi ciddi büyük manivelaları hareket ettirerek vagonların gidip gelmelerini sağlardı. O dönem vagonlar aynı ray üzerinden değil, iki ayrı ray üzerinde ve aşağı yukarı 30 cm. genişliğinde bir kayışa bağlı olarak gidip gelirlerdi.

Elektrik Teşebbüsatı Sanayi

İkinci Dünya Savaşı başladığında vagonları taşıyan bu kayış oldukça eskimişti. İthal olanağı da bulunamadığından vagonlar çok yavaş hareket ettiriliyordu. Bu kadar dikkat edilmesine karşılık günlerden gbir gün, vagonlar hareket halindeyken kayış aniden kopmuş ve Karaköy'e inen vagonlar hızlanarak çıkıştaki duvara çarparak parçalanmışlardı. Olayda bir kişi ölmüş ve çok sayıda da insan yaralanmıştı. Tabii ki yeni kayış gelinceye kadar da eTünel çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştı.

Metro Hanı ise Tünel'den sonra yapılanmıştı. Zaten ilk yapılanan Bina Seferoğlu Apartmanı idi.

Bu sırada Metro Han yapılandı...

Metro Han'ın çıkış ve giriş kapısı doğrudan Nebat Sokak'a bakıyordu. (Bu sokak bugün yoktur.) Nebat Sokak da Mevlevihane'nin kapısına (Bugünkü Divan Edebiyatı Müzesi). Aşağıda yani Nebat Sokak'ın devamı olan mezarlık üzerine de Metro Han'dan sonra bir bina eklendi.

Bu arada, Metro Han'ın giriş kapısının karşısındaki Nebat Sokak'a 1923 yılına kadar herhangi bir bina yapılmadı ve Nebat Sokak yaşamını sürdürdü. Cumhuriyet döneminde, nedeni bilinmez Belediye'nin verdiği izinle biçimsiz bir bina bu boşluğa konduruldu...

Şimdiki adı ile Günay İş Hanı olarak adlandırılan bu yer önceleri Lütfullah Apartmanı diye bilinirdi ve 1942 yılında burada bir de cinayet işlenmişti.

Tünel'in yapılmasından sonra inşa edilen Metro Hanı'nın giriş katında, önceleri ‘‘S.A.T.I.E’’ (Societe Anonyme Turque d'Installations Electrique) Şirketi, hanın içinde ise; Elektrik Şirketi, İstanbul Havagazı ve Elektrik Teşebbüsatı Sanayi T.A.Ş., Tesisatı Elektrikiye T.A.Ş bulunmakta idi. Hristo Kamilaris'in, Mandra Şarküteri mağazasının bitişiğinde o dönemler, Pera sahaflarından Xenophone Sergiadis'in, Librairie Internationale'ı bulunmakta idi. Sergiadis kitap alım satımı dışında, yayımcılık da yapardı.

Tünel Meydanı'na bakan, Jean Russel'in korse ve kadın iç giyimi satan mağazası Arif Aydın'ın yanında idi. Onun ilerisinde Terzi Şakir'in, Saatçi Samuel ile birlikte paylaştıkları dükkanları vardı. Meydan'dan görünen ama kapısı Sümbül Sokağı'nda bulunan Fişer Lokantası ile Ali Hoşnudi-Lütfi Beyzade'nin kahvehaneleri, ünlü doktorlardan Dr. Mandil'in muayenehanesinin bulunduğu binanın yanında ve altında idiler.

Karşı köşedeki Victor Tiring'in büyük konfeksiyon mağazasının yerine, 1929 yılından sonra Foto Süreyya gelecektir. Aynı sırada ve Teke Yolu'na doğru meydana bakan Kasap Vasil Guliadis'in dükkanı ile küçük bir birahane var idi. Yanında da önce Hristodulo Konstantinidu'ya ait kitabevi bulunmakta idi. Bu yer ölümünden sonra, Antoine Gerard'a geçmiş, Librairie des Ecoles adıyla ünlenmiş, son olarak İzidor Karon'un Alman kitabevi olmuştu. Mevlevi Tekkesi'ne dayanmış küçük saatçi dükkanı Hüseyin (Saatmen) Amca'nın idi. Grand'Rue de Pera'yı Tünel Meydanı'nda kesen büyük havuz 1890 yılların ortasına kadar yerindeydi.

Bu tarihten sonra, nedeni bilinmez bu güzelim fıskıyeli havuzu, birileri yerinden kaldırdı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!