Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2001 00:00
MUNZUR Kültür ve Doğa Festivali programında ‘‘Bu ölümlü dünyada dağın ,taşın, toprağın, anamızın ak sütü gibi helal Munzur'un, Perisuyu'nun, başına bulutları saran Düzgün Baba'nın hatırı sizde kalmasın diye gelin...’’ diyor.Geldik ama göremedik Munzur'u... Bir yer adı değil Munzur. Atlas Dergisi'nden Tevfik Taş'ın dediği gibi ‘‘Tarihin, yaşama bakışın, umutların simgesi; kirletilmesi günah sayılan bir nimet. Yıllar önce Milli Park ilan edilen nadir bitki ve hayvanların yuvası Munzur Vadisi; şimdi baraj ve santral inşaatlarının tehdidi altında’’.Munzur Vadisi'ne kurulmuş Tunceli'de 24 yıl aradan sonra ilki geçen yıl, ikincisi de bu yıl yapılan festivale sevgi ve coşkuyla başlamış; yanan yüreklerin acılarına yeni bir umut kapısı olmuştu. Toprağından ayrı kalanlar ‘‘Dersim’’le buluşacak. Munzur Çayı kıyısında yılların hasretini gidereceklerdi. Yeniden bir bağ kuracaklardı koptukları topraklarıyla. Yıllardır içten içe büyüyen bir hasretti bu. Belki de yılların acılarına özlem katacaktı hafta sonu Tunceli'de buluşanlar... Ayaklarını Munzur'un ak köpüklü buz gibi suyuna sokup et kebabı ile rakısını içecekti.Bazıları bunları yaptı da, bir sürü hoşnutsuzluklar da geride dikkat çekici izler bıraktı.23 NİSAN BAYRAMI MI?Tuncelilerin Türkiye düzeyindeki iki vakfı ile 17 derneği ‘‘Tunceli Dayanışma Kurulu’’ adıyla bir araya gelmiş; festivale katkı sağlamak istenmiş. Her siyasi görüş ve grup, etkinlikler için çeşitli sanatçı adlarını önermiş; sonuçta Belediye Başkanı Hasan Korkmaz'a gönderilmiş bu liste... Ondan sonra işler karışmış. Vali Mustafa Erkal da ‘‘sansür’’ uygulamış bazı isim ve müzik gruplarına... Bu tartışmalar sürerken festivale yurtiçinden en az 5 bin, yurtdışından da 1000 dolayında Tuncelili gelmiş; bazıları da uzun yıllardan sonra kentlerini ilk defa görmüşler. Bakılmış ki, festivalin ‘‘havası’’ geçen yıldan biraz farklı. Kentin sokakları, olağan bir 23 Nisan bayramı töreninden daha çok Türk bayrağı ve
Atatürk posterleri ile donatılmış; bunların sayısı beşer bin adetle açıklanırsa 27 bin nüfuslu bir kentin neye döndüğü daha iyi anlaşılabilir. Bayrak ve Atatürk'e kimsenin dediği bir şey yok, Atatürk'ün özlü sözlerine de... Ama Mevlana'dan Hacıbektaş Veli'ye, Yunus Emre'den Konfüçyus'a kadar uzanan bir dizi ‘‘ders’’ anlamında özlü sözler, aydın bir kitle olarak bilinen Tuncelilere ne öğreti verecek ki? Bu kadar abartıya gerek var mıydı?Peki şu afişlere ne demeli?‘‘Terörü lanetliyoruz’’, ‘‘Munzur'da rafting yaptın mı?’’, ‘‘Tunceli'de özellik, doğal güzellik’’...Hele konserlerin verildiği stadyuma ‘‘Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'ye katkılarından dolayı teşekkür ederiz’’ diye bir bez afiş asılması... İşte, provokasyonlara kaynaklık eden işgüzarlıklar...Nitekim, Bahçeli ile ilgili bez afiş asıldığı söylentileri ‘‘statta koskocaman Bahçeli posteri var’’ dedikodusuna kadar vardı.MHP'nin tabelasının bile asılamadığı bir partiye duyulan tepkiyi bundan sonra düşünün. Bölge insanının özellikleri var; dili, inancı ve kültür yapısı farklı. Siz bir de buna valinin bir paneli yönetmeye kalkmasının, Prof. Yaşar Nuri Öztürk, Prof. İzzettin Doğan ve Cemal Şener'in yanına, Fermani Altun'u çağırmasının nasıl bir hassasiyet yarattığını düşünebiliyor musunuz?Böyle bir tablo karşısında, bölgede etkin HADEP, EMEP, ÖDP gibi parti üyeleri, sendikacılar, yazarlar, sanatçılar var. Bazıları ‘‘devlet kontrolünde böyle bir festival istemezük’’ diye ayaklanıyor... ‘‘Festivaldeki etkinliklerden çekiliyoruz. Bizler burada ders almak değil, Munzur'un doğasıyla ve kültürüyle bütünleşmek istiyoruz’’ dediler. Aslında, festivali CHP'li belediye yapıyor gözüküyor; ancak valilik müdahale ediyor, sivil toplum örgütleri ise festival programında etkin olmak istiyor. Genel Başkan Murat Bozlak dahil Diyarbakır, Batman, Siirt, Van gibi belediye başkanlarıyla Tunceli'ye ağır bir çıkarma yapan HADEP'liler ise kendilerinin karşılanmaması ve festival protokolünde arka sıralara itilmesi nedeniyle tepki gösteriyor. Ama burası Tunceli; koca bir kolordusu, özel timi ve polisi var. Devletin en hassasiyet gösterdiği bölgelerin başında geliyor.Önceki gün 17.00 sıralarında konserin yapıldığı stadyumda Bahçeli ile ilgili bez afişi görüyoruz; yarım saat sonra verilen bir talimatla polis bunu indiriyor. Belediye Başkanı'ndan şunu öğreniyoruz:Tanıtma Fonu'nun bağlı olduğu Devlet Bahçeli, Munzur Festivali için Tunceli'ye 50 milyar lira göndermiş, 14 milyar daha gönderecekmiş. Vali Mustafa Erkal, DYP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'e göre, ‘‘ırkçı ve kafatasçı’’... Bunu valinin Flash TV'de yayınlanan ‘‘300 yıldır devletin giremediği Tunceli'ye devleti ben sokacağım’’ diye konuşması üzerine söylüyor. Valinin aynı zamanda bir MHP'li bakanla sınıf arkadaşı olduğu ileri sürülüyor.TEHLİKELİ PROVOKASYONLARGruplar Vali ve Belediye Başkanı'na yönelince bunlardan siyasi çıkar sağlamak isteyenler, festivali unutup Tunceli'yi bir eylem alanına dönüştürmeye kalkıştı. Aslında bu 23 yıllık Sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal Bölgesi'nde ilk kez görülüyordu. Beş bin kişilik bir topluluk ‘‘Vali istifa’’, ‘‘Başkan istifa’’, ‘‘Dersim faşizme mezar olacak,’’ Türkeş'in itleri yıldıramaz bizleri'', ‘‘Direne direne kazanacağız’’, ‘‘Dersim bizimdir, bizim kalacak’’ diye bağırırken, festival için yerel giysilerini giymiş pos bıyıklı yaşlı bir Tunceli'nin elinde Hz.Ali'nin kılıcı Zülfikar'la omuzlara alınıp, polislere doğru yürüyüşe geçirmesi gerginliğin boyutlarını tırmandırdı. Belediye önünde başlayan gösterinin Tunceli Güvenlik Komutanı Tümgeneral Dursun Bak'ın boş makam aracının tahrip edilmesine dönüşmesi, polislerin taşlanması ve bunlardan 14'ü ile biri ağır dört sivilin yaralanması, yaşanan provokasyonun başka bir boyutuydu. Ancak eylemden sonra Belediye Başkanı'ndan güvenlik güçlerine kadar herkes hemfikirdi ki; eylemi yapanlar Tunceli'de yaşayanlar değil, dışarıdan gelenlerdi.FOGG'A YAPILANLARAB Ankara Büyükelçisi Karen Fogg, festival komitesinin davetlisi olarak Tunceli'ye geldi. Her ne kadar Vali kendisine ‘‘Konuğumuz olmanızdan ve sizi ağırlamaktan onur duyuyoruz’’ dese de, ne konuk muamelesi gördü, ne de ağırlandı. Birkaç yer değiştirdikten sonra gece yatacak yer bulabildi. Munzur Vadisi'ni görmeye tuttuğu bir taksi ile kendi başına gitti. Politika yapmayı kentteki resim görevlilerden duyduğu dedikodularla yürütme düzeyine indiren milletvekili Kamer Genç'in ise, Karen Fogg'un festivalin ilk günü ‘‘bu ne böyle her taraf bayrak, ben burda yeşil, kırmızı, sarı renkleri göreceğimi zannetmiştim’’ dediğini iddia ederek nasıl bir diplomasi dehası olduğunu göstermesi ilginçti! Bu da bir provokasyon değil miydi?
button