Güncelleme Tarihi:
Kaya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı yeni kanalın Türkiye'nin kontrolünde olacağını söyledi.
Boğazların uluslararası hukuk kurallarına tabi olduğunu, ancak kanallar üzerinde devletlerin tam egemenliği bulunduğu belirten Kaya, hurriyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada, kanal ve boğaz arasındaki farka vurgu yaptı.
Kaya, uluslararası hukukta kanalın iki deniz alanını birleştiren ve doğal olmayan su yolu olarak adlandırıldığını, İstanbul Boğazı’nın ise iki denizi birleştirdiğini ama doğal olması nedeniyle kanal değil boğaz olduğunu ifade etti.
Kaya, kanallara örnek olarak gösterdiği Süveyş Kanalı’nın ise Akdeniz'le Kızıldeniz'i birleştirdiğini ve insan yapısı olduğu için boğaz değil kanal olduğunu ifade etti.
KANALLAR DEVLETLERİN KONTROLÜNDE
Boğazların uluslararası deniz hukuku kurallarına tabi olduğunu, buralardan gemilerin serbest geçiş hakkı bulunduğunu söyleyen Kaya, “Ancak bazı boğazlarla ilgili olarak yapılmış uluslararası antlaşmalar vardır. İstanbul ve Çanakkale boğazları 1936 tarihli Montrö Antlaşması'na tabidir. Bu antlaşma ile Karadeniz'e geçebilecek gemi sayısı ve her bir devletin Karadeniz'de bulundurabileceği toplam tonaj belirlenmiştir" dedi.
Kaya, kanalların üzerinde ise devletlerin tam egemenlikleri bulunduğunu belirterek, “Yani devletler istedikleri gemiyi geçirtme, istedikleri ücreti talep etme hakkına sahiptir” diye konuştu.
Boğazlardan farklı olarak İstanbul'da yapılabilecek bir kanalın Türkiye’nin tam yetkisinde olacağını ve buradan geçecek gemilerden Türkiye’nin ücret talep edeceğini vurgulayan Kaya, bununla birlikte Türkiye’nin Montrö'den kaynaklanan yükümlülüklerinin Karadeniz için süreceğini söyledi.
TÜRKİYE'NİN YETKİLERİ SINIRLI
Dünyanın en kalabalık su yollarından biri olan İstanbul Boğazı’ndaki geçişler ve güvenlik, 1936 tarihli Montrö Antlaşması’yla belirlendi.
Türkiye’deki boğazlardan geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği belirlemek amacıyla oluşturulan antlaşma, Türkiye’nin Marmara Denizi üzerindeki yetkilerini geçişler açısından sınırlandı.