Güncelleme Tarihi:
İngiltere nüfus itibariyle çok çeşitli etnik ve dinsel grupların bir arada yasadıkları bir ülke ve devlet kurumları ülkedeki bütün nüfus gruplarının sosyal ve kültürel hassasiyetlerine saygı gösterilmesi gerektiği varsayımı üzerinden hareket ediyor.
Ancak Sanghera, hiç kimsenin isteği dışında birileriyle evlenmeye zorlanmaması gerektiğini, bunun kültürel değerlere saygı sınırları dışında insan haklarını ihlal eden bir hareket olduğunu savunuyor.
Pek çok kişi İngiltere’de namus cinayeti diye bir şey yaşanmasının imkansız olduğunu düşünüyor, dolayısıyla Gören olayı ülkede büyük bir şoka sebep oldu. Ancak Sanghera hem kişisel deneyimlerinden hem de İngiltere’ye dışarıdan gelenlerin dil ve kültür engellerini asmasına yardım etmek için çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşu ile yaptığı çalışmalardan edindiği bilgiler ışığında namus cinayetlerinin ülkede çok büyük bir sorun olduğunu ifade ediyor.
KANUN SADECE KAĞIT ÜZERİNDE ETKİLİ
İngiltere’de parlamento 2007 yılında istek dişi evlilikleri yasaklayan bir kanun çıkardı. Ancak Sanghera kâğıt üzerinde özellikle genç kızlara koruma getiren bu kanunun ise yaramadığını belirtiyor. Çünkü İngiliz hükümeti ırkçılık iddialarıyla karsılaşmaktan çekindiği için yasanın gereklerini uygulamaktan çekiniyor.
İstatistiklere göre geçtiğimiz aya kadar bu yasa kapsamında 86 İngiliz vatandaşı için koruma emri çıkartılmış. Ancak korunması istenen kişilerin adreslerine bakıldığında Bradford, Leicester ya da Tower Hamlets gibi özellikle Asya’dan gelen İngiliz vatandaşlarının yoğun olarak yasadığı bölgeler listede yok.
Sanghera, bu durumun buralarda istek dişi evliliğe zorlanma olayları yaşanmadığı için değil, yetkililerin “kültürel hassasiyetlere saygı” gerekçesiyle buralardaki olaylara müdahale etmekten çekindiği için yaşandığını belirtiyor.
Sanghera’ya göre eğer “beyaz” bir çocuk okulda uzun sureli devamsızlık yapmaya başlar ya da bir yardım hattını arayıp zorla evlendirilmek üzere olduğuna yönelik bir şikayette bulunursa yöneticiler anında harekete geçiyor.
Ancak ayni çocuk Asyalı olursa işler değişiyor. Çünkü yöneticiler “yerel toplulukları” rencide etmek istemiyor. Pek çok kişi bugün hala çocukların zorla evlendirilmesinin Asya kültürünün bir parçası olduğuna ve dolayısıyla müdahale etmenin saygısızlık olacağına inanıyor.
Dahası bu sözde “kültürel öğeler”den zarar görenler de yasadıklarıyla yüzleşmekten kaçınıyor. Sanghera, Tülay Gören’in annesinin kızının ölmüş olduğunu yetkililere bildirmesi için 10 yıl geçtiğini hatırlatıyor. “Namus cinayetlerinin kurbanları hissecikleri utanç ve suçluluk duygusundan dolayı yasadıklarından bahsedemiyor.”
Kendisi Sihizme mensup Pencapli bir ailenin kızı olan ve başından benzer bir zorla evlendirilme hikâyesi gecen Sanghera, o dönemde söylediklerine inanan ve nu eve geri göndermeyen bir polis memuruyla karsılaştığı için şanslı olduğunu ancak herkesin kendisi kadar şanslı olmadığını belirtiyor.
ÇİFTE STANDART MI?
Pek çok örnekte polisler kendilerinden yardım isteyen genç kadınların söylediklerine inanmıyor. Aileleriyle anlaşamayan asi gençler muamelesi gören bu kızların durumu Tülay Gören örneğinde olduğu gibi üzücü sonuçlar yaratıyor. Tülay da defalarca polise gidip bir çocuk yurduna kaydının yapılması için yalvarmıştı. Eğer yetkililer Tülay’ı ciddiye alsaydı bugün muhtemelen hayatta olacaktı.
Geçtiğimiz 20 yıl boyunca İngiltere’deki beyaz nüfus adına aile içi şiddetle ilgili olarak pek çok sorunun üstesinden gelindi. Artik polis “bu sizin aile içi sorununuzdur” diyerek konuyu ortada bırakmıyor. Ancak Asya’dan gelenlere farklı standartlar uygulanıyor.
Tülay Gören icin artik çok geç olabilir. Ama Sanghera Tülay’ın akıl almaz ve önlenebilir olumunun İngilizlerin gözlerinin önünde yaşanan şiddetin farkına varmaları için bir uyandırma zili olması gerektiğini ifade ediyor. Çok kültürlü derinlik uğruna ödenecek bedel zorla evlendirme olmamalı.