Güncelleme Tarihi:
İnsan vücudu günde yaklaşık 1 ya da 2 litre arasında tükürük üretiyor. Bu sıvıyı ortaya çıkaran da tükürük bezleri… Her gün ürettiğimiz tükürüğün içinde ise 700’den fazla mikroorganizma ile ürik asit gibi maddeler bulunuyor.
Ürik asit ise kanda bulunan pürin maddesinin, yani yiyecek ve içeceklerdeki kimyasal bileşiklerin parçalanması sonucunda ortaya çıkıyor. Son birkaç yıldır bilim dünyası da tükürükteki tüm mikroorganizmalara ve ürik asite yoğunlaşmış durumda. Çünkü tükürük, içinde barındıklarıyla hastalıkların teşhisinde kan kadar önemli...
En son Hindistan'daki Datta Meghe Tıp Bilimleri Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının gerçekleştirdiği çalışmada ise vücuttaki hasarlı ya da ölü hücreler tarafından üretilen ürik asit miktarının; şeker hastalığı, demans ve kanser dâhil 10’un üzerinde hastalıkla ilişkili olduğu ortaya çıktı.
Çalışmada, anormal derecede fazla olan ürik asit seviyelerin; yüksek tansiyonu, kalp ve kan damarları ile ilgili hastalıkları, kanser ve Tip-2 diyabete işaret ettiğinin altı çizildi. Düşük ürik asit seviyesi de depresyon, anksiyete ve parkinson hastalığı ile ilişkilendirildi.
Daha önce de Kanada Alberta Üniversitesi’nde gerçekleştirilen çalışmada, tükürükte bulunan bazı özel bileşenlerin Alzheimer hastalığını gösterebileceği belirlenmişti. Sağlıklı kişilerle, hafif bilişsel sorunlar yaşayan ve Alzheimer'a yakalananların tükürük örneklerini karşılaştıran araştırmacılar, tükürükteki bileşenlerin farklılık gösterdiğini gördü.
Tükürükteki mikroorganizmalar üzerine çalışmaları ve yazıları olan Uzm. Dr. Emin Mindan ise “Tükürük içindeki mikroorganizmalar incelenerek, bağırsaklarda sorun olup olmadığı konusunda bilgi sahibi de olmak mümkün” dedi ve konuyu şu şekilde detaylandırdı:
- Bağırsaklarımızda 400’ün üzerinde bakteri ve mantar bizimle birlikte yaşıyor. “En değerli organımız hangisidir?” diye sorulduğunda, çoğumuz kalp veya beyin diye cevap veririz. Aslında bütün organlarımız değerli ve kusursuz birer fabrika gibi çalışırlar. Fakat ben bağırsakları oldukça önemsiyorum. Özellikle buradaki canlılardan en önemlileri bağırsak mantarı (Kandida Albicans) ve klostridiyum dediğimiz bakteri grubu. Bunlar ‘fırsatçılar’ olarak adlandırdığımız grubun en meşhuru.
- Bu ikili dışında diğer mikroplar da fırsat bulduklarında çoğalıyorlar. Peki nasıl fırsat buluyorlar? Kan şekerini yükselten gıdaların fazla alınması, unlu gıdaların çok kullanılması, bakliyat, şeker, hazır gıdalar ve fruktoz dediğimiz meyve şekeri içeren gıdaların çok tüketilmesi kan şekerini yükseltiyor. Dolayısıyla bu durum bağırsaklardaki fırsatçı mikropların oranının artmasına neden oluyor.
- Normal bağırsak florasında bu bakterilerin yüzde 90’ının probiyotik yani faydalı bakterilerden olması gerekir. Maalesef son yıllarda şekerli, unlu, katkılı gıdalar probiyotiklerin sayısını azalttı ve zararlı bakterileri özellikle kandida isimli mantarı ve klostridiyum cinsi bakterilerini artmasına neden oldu. Antibiyotiklerin gereksiz kullanılması da bu durumu tetikledi. İşte tüm bu sorunları tükürük ile öğrenmek mümkün.
- 15 ya da 20 dakika sonra tükürük üstte kalıyorsa sağlıklı bağırsak florasına sahipsiniz demektir. Eğer tükürük dibe çöküyor, saçak gibi aşağıya iniyor, kar yağmış gibi oluyor ya da su bulanmışsa kandida bağırsak floranızı bozmuş demektir.
- Testi yaptığımız zaman eğer uyku problemi, hormanal dengesizlik sonucu ortaya çıkan adet öncesi gerginliği, şişmanlık, yorgunluk, hazımsızlık, bağırsaktaki hareket düzensizlikleri, aşırı kokulu dışkı, yağlı dışkı ve düzensiz dışkılama varsa sindirim sistemindeki huzursuzluktan da bahsedebiliriz.
- Bu nedenle tatlı gıdalardan biraz uzak durmak gerek. Örneğin kefir en önemli probiyotik yani dost bakterilerin kaynağıdır. Ayrıca boza, meyan kökü, şalgam ve geleneksel yöntemlerle yapılan turşular da probiyotiktir. En önemlisi de sebzelerdir ve bolca tüketilmelidir.
Tüm bu bilgiler doğrultusunda akla gelen en önemli sorulardan biri de ülkemizde tükürük testi ile tanı koyma işleminin kullanılıp kullanılmadığı… Dr. Aytaç Karadağ, tükürüğün hormon testlerinde sıklıkla tercih edildiğinin altını çizdi ve şu bilgileri paylaştı:
"Cinsel isteği de gösteren ve adrenal bezleri tarafından salgılanmasına izin verilen hormonlardan birisi olan DHEA hormonuna tükürükle sağlıklı bir şekilde bakılıyor. Bağışıklığımızı gösteren IgA antikorları da hassas bir şekilde tükürükle saptanıyor. Uyku döngümüzü belirleyen, bağışıklığımızı ayarlayan ve kansere karşı koruyan antioksidan özellikli melatonin hormonu da tükürükle güvenle ölçülüyor. Aynı zamanda bazı sindirim enzimlerini de tükürükten ölçüyoruz."
Aşırı tükürük üretimine dikkat! Tükürüğün çok fazla üretilmesi tek başına bir hastalık olmasa da genellikle altta yatan başka bir sorunun belirtisi olabilir. Tükürük artışının en yaygın nedenleri arasında; Zehirli bir böcek ya da sürüngen tarafından ısırılma, yüz felci, nörolojik rahatsızlıklar, yemek borusunda tıkanıklık ve lenf bezi büyümesi gibi sorunlar olabilir.