Güncelleme Tarihi:
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde, dünyanın en büyük fındık üreticisi konumundaki Türkiye'nin bu üründen elde ettiği katma değeri katlayacak bir proje geliştirildi.
Et ve süt ürünlerinde katkı maddesi olarak karşımıza çıkan soya proteinine alternatif olarak fındık küspesinden protein üreten Türk bilim insanları, bu ürünün kolon kanseri hücrelerinin üremesini durdurabildiğini ve tansiyonu düşürücü etkilere sahip olabileceğini tespit etti. Ürün, gıdalar yanında ilaç ve kozmetik sanayisinde de kullanılabilecek.
İYTE Kampüsü içindeki Gıda Mühendisliği Bölümü laboratuvarlarında açıklamalarda bulunan bölüm başkanı Prof. Dr. Ahmet Yemenicioğlu, soya proteininin gıda ve yem sanayisinde çok yoğun olarak kullanıldığını, Türkiye'nin her yıl çok yüksek miktarlarda soya proteini ithal ettiğini söyledi.
Türkiye'nin tarım ürünleri çeşitliliği anlamında büyük zenginliğe sahip olmasına rağmen bu ürünlerden yüksek katma değer elde edemediğini ifade eden Yemenicioğlu, gelişmiş cihazlar ve bu alanda yetkin bilim insanlarının bulunduğu İYTE'de bu alana odaklanan araştırmalar yürüttüklerine dikkati çekti.
Gıda sanayisinde ABD'nin soya üretimindeki gücünden kaynaklanan bir "soya proteini egemenliği" bulunduğunu belirten Yemenicioğlu, fındıkta ise en büyük üretici olan Türkiye'de fındık yağı üretiminin giderek arttığını ancak yağ üretiminden artan posaların büyük bölümünün atık olduğunu kaydetti.
Bu noktadan hareketle Araştırma Görevlisi Levent Aydemir ile fındık küspesi üzerinde yoğun araştırmalar yürüttüklerini, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden Doç. Dr. Yusuf Baran ve Araştırma Görevlisi Aysun Adan'ın da çalışmaya destek verdiğini anlatan Yemenicioğlu, yürüttükleri proje sonucu yüzde 95 saflıkta fındık proteini elde etmeyi başardıklarını dile getirdi.
Fındık proteininin soyanın kullanıldığı hemen tüm alanlarda kullanılabildiğini, bazı yönlerden soyadan daha üstün özelliklere sahip olduğunu belirten Yemenicioğlu, fındığın potansiyel antioksidan ve antikanserojen özelliklerinin bilindiğine, ürettikleri fındık proteininin de bu özellikleri taşıdığına işaret etti.
Yemenicioğlu, şöyle konuştu: "Fındık, antikanserojenik ve antioksidan etkisi çok yüksek bir ürün. Bu araştırma sırasında fındık proteininin, kanser hücrelerini yüksek oranda inhibe ettiğini, gelişimini engellediğini gördük. Fındık proteinleri ayrıca ACE enzimini inhibe ederek tansiyonu düşürücü yani antihipertensif etki de gösteriyor. Bunlar çok önemli ve fındık proteinlerinde ilk kez incelenen özellikler. Yalnızca proteini değil fındık tükettiğimiz zaman da bu etkiyi sağlayabileceğimiz düşünülüyor."
Ambalajı da üretildi
Araştırma sırasında fındık proteininden ambalaj üretiminin de mümkün olabildiğini saptadıklarını söyleyen Yemenicioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyada bitkisel kaynaklı polimerlerden yenebilir ambalaj materyalleri üzerindeki araştırmalar çok popüler. Çok çeşitli tarım ürünleri deneniyor. Fındıkta yaptığımız çalışmada da ilginç özellikler saptadık. Örneğin fındık proteinlerinden üretilen ambalaj filmleri suda çözülebilme özelliğiyle diğer pek çok proteinden ayrışıyor. Dolayısıyla fındık proteininden üretilen ambalajla kaplı bir gıda maddesi yıkandığında ambajından da arınmış oluyor."
En iyi gıda projesi
Prof. Dr. Yemenicioğlu, tamamladıkları projenin Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin düzenlediği Proje Pazarı etkinliğinde 400 proje arasında gıda alanında en iyi proje seçildiğini ifade etti.
Elde edilen derecenin, projenin hızla uygulamaya geçebilmesi anlamında yararının olacağını belirten Yemenicioğlu, fındık yağı üreten şirketlerin katılımıyla protein üretimine kısa sürede başlanabileceğini kaydetti.
Soya ile rekabet etmenin kısa vadede mümkün olmadığını, ancak orta vadede en azından ithalatın sınırlanabileceğini tahmin ettiklerini dile getiren Yemenicioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaptığımız bu çalışmalarla fındık, nohut, mercimek gibi iddialı olduğumuz ürünlere olan bakış açılarını değiştirmeye çalışıyoruz. Türkiye, 2023'de 500 milyar dolar ihracat hedefliyor. Bu, mevcut ürünlerle yakalanamayacak bir hedef. Bu tip araştırmalarla ürünlerimize katma değerini artırıcı işlevler ve kullanım alanları kazandırmalıyız. Burada başarı sağlamanın önemli bir koşulu da sanayi şirketlerimizin bu yenilikçi projelere ilgili olmasıdır."
Türkiye'de et ürünlerine katkı maddesi olarak kullanılmasıyla tanınan soya proteini, dünyanın en önemli bitkisel protein kaynakları arasında yer alıyor. Et ve bazı süt ürünlerinin yanı sıra hemen tüm işlenmiş gıda ürünleri içinde katkı maddesi olarak kullanılabilen soya proteini, ilaç ve kozmetik sanayinde de yoğun olarak kullanılıyor.