Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2002 00:00
BUGÜN niyetim, sosyal ve ekonomik hayatta cereyan eden tuhaf olaylardan bahsetmek. Bu sebeple başlığı tuhafiye koydum. Tuhafiye kelimesi, ‘‘tuhaf’’ geliyor herhalde. Tuhaf da ‘‘tuhfe’’nin çoğulu. Tuhfe, hoşa giden veya gitmeyen az bulunur veya az rastlanır şeyler veya olaylar demek. Bir anlamı da hediyelik eşya. Ferit Develioğlu'nun lügati böyle yazıyor. Aslında benim yazacağım tuhaflıklar, az rastlanan cinsten değil. Ama yine de tuhaf. Yani, nadir olması gerekir diye düşündüğüm şeyler.Bilindiği gibi,
Galatasaray ve
Beşiktaş takımları ‘‘halka açıldı’’. Yani faaliyetlerinin gelir getiren kısmını şirketleştirip, halkı kendilerine ortak olmaya çağırdılar. Hisse senetleri satışa sunulmadan bir hafta önce, bu köşede, hem yatırımcıları hem de yöneticileri ikaz eden bir yazım çıktı. Yatırımcılara, eğer tuttuğunuz takımlara yardım etmek istiyorsanız, hisse senetlerinden alın, sakın bu işten hızlı kazanç beklemeyin, dedim. Nitekim ünlü bir iktisatçımız, ‘‘Ben Beşiktaş taraftarıyım, alacağım hisse senedini, çerçeveletip duvara asacağım’’ diye
haber etti. İnşallah, bu hisse senetleri ileride yatırımcısını parasal açıdan da tatmin eder. Takımlarını desteklemek için hisse senedi alanların, şimdi aldatılmış gibi fiyatı düştü diye ağlaşmaları çok tuhaf doğrusu.Telsim'in, Motorola ve Nokia firmalarına, 3 milyar dolar dolayında ticari borcunu ödeyemediği malum. Amerika'da, Telsim'in sahipleri Uzanlar aleyhine dava açtı. Daha önce de yazdım. Bana göre bu işteki tek ‘‘yamuk’’ Motorola'nın alacağının teminatı olarak rehin aldığı Telsim şirketinin çoğunluk hisselerinin, yapılan ‘‘tuhaf’’ bir sermaye artırımıyla azınlık haline sokulmasıdır. İşin bu kısmı, yargıyı ilgilendirdiği için kimse ağzını açamıyor. Malum Türkiye'de ‘‘kanun hákimiyeti’’ veya ‘‘hukukun üstünlüğü’’ yok ama, hukukçunun üstünlüğü var. Maça sıkmadığı için herkes, bu olayda suçsuz olan siyasileri nahak yere dövüp duruyor.Bir başka tuhaflık da şu: Yazılarıyla ‘‘Türkiye'de kriz geliyor diye’’ 2000 yılında hepimizi ikaz eden çok ünlü bir iktisatçımızın, Amerikan mahkemelerine sunulmak üzere, ‘‘Bu kriz öngürülemezdi’’ dolayısıyla Telsim'in borçlarını ödeyememesinde Uzanlar'ın bir günahı yoktur, ortada ‘‘mücbir sebep’’ vardır diye bilimsel mütalaa yazmaya başlamış olması.En tuhafı da, kafasını tabanca kabzasıyla kırdıkları güvenlik görevlisi tarafından vurulan ve maalesef ölen iki soyguncu kafadarın, Türk basını tarafından ertesi gün ‘‘ulvi bir gaye uğruna’’ yanlışlık yapan iki ‘‘yürekli insan’’ olarak tescil ve ilan edilmesidir. Ailelerine sabır ve metanet dilerim. Eğer ben de ölenlerin yakını olsaydım, onları suçsuz göstermek için her yalanı söylerdim. Ama, kamu görevi yapan basının, banka soymayı ‘‘ameliyat parası’’ edebiyatıyla haklı göstermeye çabalamasını anlamam mümkün değil. O zaman hiç kimse, karısını, kızını perişan eden kapkaççılara veya evini soyan hırsızlara kötü bir söz söylemesin. Onların da haklı gerekçeleri vardır herhalde.SON SÖZ: Tuhaf kural olmaz.
button