Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, yakalama emrinin, ilgilisinin yüzüne okunması amacıyla açılan ara celsede ilk olarak kimlik tespiti yapılan Sevim, 30 Ağustos 2011 itibariyle emekli olacağı için lojmanlardan taşındığını, henüz sabit ikametgahı olmadığını, tuğamiral rütbesiyle görevliyken şu anda görevini devrettiğini ve emeklilik statüsü kazandığını söyledi.
Duruşmada yakalama emrini okuyan mahkeme heyeti başkanı Hasan Hüseyin Özese, “Var olduğu iddia edilen 'Ergenekon' silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize etmek, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleriyle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçlamalarıyla suçlanıyorsunuz” dedi.
Yakalama emrine karşı savunmasını yapan Sevim, suçlamaları kabul etmediğini ve herhangi bir şekilde iddia olunan faaliyetler içerisinde bulunmadığını savunarak, “Şahsıma, suça konu eylemlere yönelik talimat verilmediği gibi, ben de kimseye talimat vermedim” diye konuştu.
“EMİR KOMUTA ZİNCİRİ İÇERİSİNDE DEĞİLİM”
“İnternet andıcı” olarak bahsedilen belgeyi internetten okuduğunu ve andıcın altında imzası bulunmadığını kaydeden Sevim, şöyle devam etti:
“Andıçta belirtilen emir komuta zinciri içerisinde yer almıyorum. İddianamede yerleştirildiğim yer askeri hiyerarşiye uygun değildir. Çünkü ben iddianamedeki konumum itibariyle orgeneralleri, tümgeneralleri yönlendirir pozisyondayım. Benden kıdemli olan bu şahısları yönlendirmem mümkün değildir. Genelkurmay seviyesinde yönlendirme yaptığım iddia edilmektedir ki, tuğamiral olarak böyle bir yönlendirmem mümkün değildir. 'Kitleşim' isimli belgenin hazırlandığı söylenen 2003 yılında ben yurt dışındaydım. 2002-2005 yılları arasında yurt dışında ataşe olarak görevliydim.”
Sevim, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı hazırladığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek ile hiçbir şekilde görüşmesi olmadığını, iddianamede yer alan belgelerin hiçbirini hazırlamadığını ve altlarında imza ya da parafının olmadığını savunarak, serbest bırakılmasını talep etti.
Sevim'in avukatı Hüseyin Ersöz de müvekkili hakkında iddianamede “Kitleşim” ve “Proje” isimli iki belgeden bahsedildiğini belirterek, “Proje” isimli belge üzerinde 1 yıl, “Kitleşim” isimli belge üzerinde ise 5 yıl çalışıldığının görüldüğünü, bu kadar uzun bir süre çalışılmış belgelerin bulunmasının hayatın olağan akışına aykırılık ihtiva ettiğini ileri sürdü.
Şüpheden sanığın yararlanması gerektiğini ve bu ilke göz ardı edilerek müvekkili hakkında iddianame hazırlanıp, yakalama emri çıkarıldığını öne süren Ersöz, “Yakalama emrinin kaldırılarak müvekkilimin serbest bırakılmasını talep ediyorum” dedi.
Taleplerle ilgili görüşü alınan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, sanık Sevim'in tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, dosyadaki mevcut delil durumu, sanığa atılı “darbeye teşebbüs” ve “terör örgütü yönetme” suçlarının mahiyeti, dosya içeriği, sanığa isnat edilen suçları işlediğine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin olması, delilleri gizleme ve değiştirme hususlarında da kuvvetli şüphenin bulunması, adli kontrol uygulamasının yeterli olmayacağı ve atılı suçların CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan tutuklamayı gerektirebilecek suçlardan olmasını dikkate alarak, Tuğamiral Alaettin Sevim'in tutuklanmasına hükmetti.
TÜMGENERAL ATİLLA ÖZLER SERBEST
Tümgeneral Atilla Özler serbest bırakılırken, 2 albay ve bir emekli korgeneral tutuklandı.