Güncelleme Tarihi:
İstanbul Cumhuriyet Savcıları Süleyman Pehlivan, Murat Yönder, Mehmet Ergül ve Ali Haydar tarafından yürütülen “Balyoz Planı” soruşturması kapsamında, soruşturma konusu 19 CD üzerinde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşıldı.
Avukatlara dağıtılan bilirkişi raporunda, CD'deki bilgiler çerçevesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığınca ayrı ayrı başlatılan soruşturmada, bilirkişilerin görevlendirildiği, raporlar tanzim edildiği, bu raporların soruşturma savcıları tarafından birbirlerine gönderildiği ve bu şekilde ayrı ayrı hazırlanan raporların her iki soruşturma dosyasına da girdiği belirtildi.
Daha önce alınan bilirkişi raporlarına da yer verilen raporda, TÜBİTAK'ta görevli 3 uzman tarafından 19 Şubat, 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı görevlendirmesiyle Binbaşı Ahmet Erdoğan'dan 22 Şubat, Yarbay Birol Çelik'ten 11 Mart ve Albay Yavuz Fildiş'den alınan 26 Mart 2010 tarihli bilirkişi raporları bulunduğu kaydedildi.
YENİDEN RAPOR İSTENME SEBEBİ
Bilirkişi raporunda, daha önceki bilirkişi raporlarında farklı bilgiler ve kısmi çelişkiler bulunduğunun anlaşıldığı belirtilerek, farklı bilgilerin izah edilip çelişkilerin sebebinin tespit edilmesi için TÜBİTAK'tan Bilgi ve Bilişim Sistemleri Güvenliği uzmanları Burak Bayoğlu, Ünal Tatar ve Yılmaz Çankaya'dan oluşan yeni bir bilirkişi heyeti görevlendirildiği hatırlatıldı.
Soruşturma konusu 19 adet CD'nin, tespit edilmiş bilirkişilere yemin ettirilerek teslim edildiği ve CD'lerin usulüne uygun olarak imajlarının alındığı anlatılan bilirkişi raporunda, üzerinde, 'irticai unsurlar aşısı, sol unsurlar' isimli 3 adet paraf bulunan 1 CD ile 3 adet paraf bulunan başka bir CD'nin imajının, CD'lerin üzerindeki bozulmalar nedeniyle alınamadığı kaydedildi.
Raporda, bu nedenle bu CD'lerin okunabilir durumda olan dosyalarının kopyalandığı ifade edildi.
BİLİRKİŞİLERDEN İSTENİLEN HUSUSLAR
Raporda, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının bilirkişilere CD'leri teslim ederken hangi konunun araştırılması gerektiği ve bilirkişilerden ne istendiği de ayrıntılı olarak yer aldı.
Buna göre, 'bir CD'nin orijinalliğinden ne kastedildiği, bir CD veya içindeki bilgilerin orijinalliği veya gerçekliğinin nasıl kanıtlanabileceği, CD'lerde son kullanıcı, dokümanların oluşturulduğu tarih ve saat bilgisi dokümanlarının üzerinde işlem yapan son yazar bilgisi ile en son kaydedilme zamanı ve kaç kez işlem yapıldığı, geçmişe dönük değişiklik yapılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı, bu tür değişiklikler yapılıp yapılmadığı ve bu tür değişikliklerin yapıldığına ilişkin emarelerin olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşması' istendi.
Raporda, soruşturma savcılarından Süleyman Pehlivan'ın, “bilirkişi raporlarında farklı bilgiler ve kısmi çelişkiler bulunduğunun anlaşılması üzerine, farklı bilgilerin izah edilip çelişkilerin sebebinin tespit edilmesi için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği sonucuna varıldığını” aktardığı ve buna göre daha önce 19 Şubat 2010'da raporu hazırlayan Erdem Alparslan, Tahsin Türköz ve Dr. Hayreddin Bahşi dışında TÜBİTAK'ta görev yapan en az 6 en çok da 10 adet uzman bilirkişilerin isimlerinin kendilerine ulaştırılması yönünde istekte bulunduğu ifade edildi.
TÜBİTAK Başuzmanı Burak Bayoğlu ve uzmanlar Ünal Tatar ile Yılmaz Çankaya'dan oluşan bilirkişi 28 Mayıs 2010 tarihli raporunun sonuç kısmında, 17 adet CD imajı ve 2 CD'den kopyalanan dosyalar üzerinde inceleme yapıldığı aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
“TÜBİTAK'ta görevli Erdem Alparslan, Tahsin Türköz ve Dr. Hayrettin Bahşi'nin 19 Şubat 2010'da hazırladığı bilirkişi raporunun ekinde sunulan üst veri bilgilerini tutarlı olduğu, bu bilgilerin ayrıca diğer bilirkişi incelemelerinde de kaynak olarak kullanıldığı, üst veri bilgilerini teknik olarak yanlış olduğuna dair herhangi bir iddia olmadığı görülmüştür.
Aynı üst veri bilgileri üzerinde yapılan teknik incelemelerde 'sahtecilik' şüphesini arttırdığı ifade edilen çelişkilerin bir kısmının teknik olarak bir çelişki göstergesi olmadığı, normal kullanıcı dahilinde oluşabileceği ve sahtecilik bulgusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Bir kısım çelişkilerin ve farklı tespitlerin ise bilirkişilerin farklı uzmanlık alanlarına sahip olmasından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.”