Güncelleme Tarihi:
TTK Karadon Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında üretim öncesi hazırlık işlerini yürüten taşeron firma Yapı-Tek’te çalışan 30 madencinin öldüğü grizu patlamasıyla ilgili toplam 28 sanık hakkında dava açıldı. Patlamayla ilgili ilk bilirkişi heyeti raporunu yeterli bulmayan savcılığın, ikinci bir rapor talep etmesi sonucu uzayan yargılamada ikinci duruşma bugün yapıldı. ’Taksirle birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan 15’er yıl hapis cezası istemiyle haklarında dava açılan, aralarında Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner ile taşeron firma Yapı-Tek ortaklarından Halim Köse’nin de bulunduğu 28 tutuksuz sanıktan 22’si, 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya, ölen madencilerin yakınları ve avukatlar da katıldı.
SANIKLAR, SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
8 saat süren duruşmada sanıklar savunmalarını yaparken, suçlamaları kabul etmedi. Bilirkişi heyetinin raporunda çelişkili ifadeler bulunduğunu ileri süren sanıklar, yeni bir rapor talebinde bulunarak, patlamanın meydana geldiği ocakta keşif yapılmasını istedi.
ÇALIŞTIĞI KURUMU SUÇLADI
Sanıklardan TTK Karadon Müessese Müdürlüğü İş Güvenliği Baş Mühendisi Ahmet Kaya Altunsoy, savunmasında, TTK’nın maden ocağındaki hazırlık işlerini taşeron firmaya vererek kusur işlediğini, bu yüzden kurumun üst yönetiminin de yargılanması gerektiğini söyledi. Altunsoy, "TTK, kendisinin yapması gereken hazırlık işlerini alt işverene vermekle bana göre kurum olarak kusur işlemiştir. Ayrıca yapılandırma hataları nedeniyle de kusuru bulunmaktadır. Kurum kusurunun kişiselleştirilemeyeceğini düşünüyorum. TTK ve Yapı-Tek firması, yalnızca buradaki 28 sanıktan ibaret değildir. Ayrıca, hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri, hem de bilirkişi heyetinin raporunu kabul etmiyorum. Bakanlık müfettişleri, patlamadan önce de ocakta ve Yapı-Tek’te denetim yaptıkları halde hiçbir eksiklik yazmamalarına rağmen, olaydan sonra adeta bir kitap yazmışlar" diye savunma yaptı.
GAZ İZLEME İSTASYONU GÖREVLİSİ: DURUMU ÖLEN MÜHENDİSE BİLDİRDİM
Merkezi Gaz İzleme İstasyonu’nda görevli maden mühendisi Taşkın Oruç da, patlamadan kısa süre önce ocakta metan gazı oranının yükselmesine rağmen tuvalete gittiği yönündeki suçlamalara yanıt verdi. Oruç, "Bizim görevimiz yer altındaki gaz değişimleri ve herhangi bir yükselme olması halinde ilgili birimlere bildirmekten ibarettir. Gaz yükselmesini maden ocağındaki mühendislerden Ramazan Yavuz’a bildirdim. Bizim görevimiz yalnızca bildirimden ibaret olup, sonrasında her hangi bir yönlendirme ve işlem yapma görevimiz bulunmamaktadır. Ramazan Yavuz’a bu durumu bildirerek görevimi yerine getirdim" dedi.
MADENCİ YAKINLARINDAN TUTUKLAMA TALEBİ
Ölen madencilerin yakınları ise ifadelerinde, sanıkların tutuklanmasını istedi. Eşi Dursun Kartal’ın cesedi kazadan 8 ay sonra ocaktan çıkarılan Gülüzar Kartal, "Benim eşimin suçu neydi? Suçlular cezalarını çeksin. Benim canım çok yandı. Suçlu olanların da yansın" diyerek ağladı. Ölen mühendis Ramazan Yavuz’un annesi Hatice Yavuz da, gözyaşları içinde verdiği ifadesinde, oğlunun ölmesi nedeniyle savunmasını yapamadığını, ancak adalete güvendiğini söyledi. Ölen Adem Çengel’in ablası Fatma Elemen de, kardeşinin patlamadan bir kaç gün önce, "Gazdan içeriye giremiyoruz. Fareleri sokuyoruz. Onlar gidiyorsa, biz de gidiyoruz" diyerek kendilerine yakındığını ileri sürdü.
Mahkeme heyeti, TTK üst yönetiminin yargılanması yönündeki talebin reddine karar verirken, gelmeyen sanıkların dinlenmesi ve eksik evrakların tamamlanması için duruşmayı erteledi. Duruşma çıkışında ölen madencilerin yakınlarından bazıları, sanıklara tepki gösterdi.