Güncelleme Tarihi:
"TÜRKİYE, kendisine biçilen gömlekleri parçalayıp attıkça, önüne konulan senaryoları yırtıp muhataplarının yüzüne çarptıkça karşı tarafın dengeleri iyice bozulmaya başladı. Zaten en baştan beri kimin ne dediği, ne yaptığı belli değildi. Şimdi hepten dağılmış durumdalar. Suriye’de bugüne kadar yapılmış en temiz, temel insan haklarına saygılı, sivilleri en çok gözeten, tarihi mirası en iyi koruyan operasyona kara çalmak için söylenen sözleri duydukça biz sadece gülüyoruz. Üstelik bununla da kalmayıp defalarca ilan ettiğimiz operasyonlarımızın bundan sonraki hedefleri konusunda ileri geri konuşuyorlar. Neymiş, Münbiç’ten çıkmayacaklarmış. Ya bir defa sizin bırakınız oradan çıkmamayı orada bulunmaya hakkınız yok. Yani 11 bin kilometreden, 12 bin kilometreden kalkıp buraya niye geliyorsunuz? Ya bu topraklar senin mi, bu topraklarla senin ne alakan var? Oraya YPG’yi, PYD’yi soktular. Oranın gerçek halkı yüzde 90 Araplardır. Arapları oradan kovdular. Şimdi ben Sayın Obama’ya o baştayken dedim ‘Bunları buradan çıkar’. Tamamıyla bunları Fırat’ın doğusuna gönder ki biz stratejik ortağız. Stratejik ortak olduğumuza göre burada sıkıntı veriyorsunuz. Biz stratejik ortak olarak bunları Fırat’ın doğusuna gönderelim ve buranın halkı yüzde 90 Araplar, Araplara da diyelim ki gelin yerleşin topraklarınıza. Biz onların güvenliğini sağlayalım. Tamam göndereceğiz dedi, o gün bugün göndermedi. Aynısını Sayın Trump’a da söyledim göndereceğiz dedi o da göndermedi. Şimdi daha başka tekliflerle bize geldiler.
YARISINDA SİZ, YARISINDA BİZ OLALIM TEKLİFİ
DEAŞ’ın hiçbir faaliyetinin kalmadığını söylediler, artık burada DEAŞ yok dediler. Peki siz niye duruyorsunuz orada? Bu sefer başka teklif yaptılar. Yarısında siz olun, yarısında biz olalım. Kendilerine dedim ki ne siz olun ne biz olalım. Buranın sahibi kimse onlar burada olsun. Çünkü biz adil bir yönetim istiyoruz. Dolayısıyla biz hiçbir yere bugüne kadar işgal için gitmedik sadece istikrar için gittik ve bu teröristleri kovmak için gittik.
Obama döneminden beri görüştüğümüz tüm Amerikalı yetkililer bize DEAŞ tehdidinin ortadan kalkmasıyla terör örgütünün Münbiç’ten çıkartılacağı garantisini verdi. Hatta bunun için birkaç haftayla sınırlı tarih verenler dahi vardı. Aradan değil birkaç hafta neredeyse birkaç yıl geçti ama değişen bir şey olmadı. Üstelik bu teröristlerin bugün Afrin’de, yarın kimbilir nerede bize karşı savaşmak için hazır bekletildiği anlaşılıyor. Bu kadar silah buraya niye geliyor? 911 kilometre sınırımız var, 350 kilometre de Irak sınırı var. Bu silahlar buraya niye geliyor? Demek ki bu sınırın ötesinde Türkiye var.
Bunu Türkiye’ye karşı veya İran’a karşı kullanacaksın, başka yok. Rusya ile böyle bir şeye giremez. Girdiği anda 3. Dünya Savaşı patlak verir, bu budur.
Ne olursa olsun Amerika Başkanı Sayın Trump’tan ülkemize yönelik politikalardaki bu kafa karışıklığını giderecek, artık hadsizlik boyutuna varan açıklamaların önünü kesecek bir tavır ortaya koymasını bekliyoruz. Sayın Trump adına konuşanlar ne dediklerinin farkında değiller. Sayın Trump’ın bunlara bir ayar vermesi lazım. Hele hele Türkiye aleyhine açıklama yapmak için adeta sıraya girmiş izlenimi veren sözcülerin, yalana ve yanlışa dayalı fikirler beyan eden stratejistlerin, kin kusan medya mensuplarının gölgesinde biz bu işi sürdüremeyiz.
Türkiye, Münbiç başta olmak üzere sınırları boyunca kendisine saldırmak üzere hazır bekleyen terörist tehdidi tamamen ortadan kalkana kadar durmayacaktır. Biz bu yola baş koyduk. Varsa cesareti olan buyursun hodri meydan diyoruz.”
23 MİLYON HANEYE KARAÇAM TOHUMU
“TÜM vatandaşlarımızı orman varlığımızı arttırma kampanyamıza katılmaya davet ediyorum. Geleceğin Yeşil Türkiyesi’ni konuşmak gerekirse PTT’nın 23 milyon haneye ulaştırdığı mektupların içindeki karaçam tohumlarından ne kadar fazlasını toprakla buluşturacağız... İlk mektubu atarak projeyi başlatıyoruz. Diyorlar ki efendim hem yeşilden, ormandan bahsediyorsunuz hem de ağaç kesip zarflarla israfa gidiyorsunuz. Ne alakası var? Ormanlar kesilmiyor mu? Ormanları rahatlatmak için bazı ağaçlar kesilir, temizlenir.”
İNANMAYAN GİTSİN SAYSIN
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, törende yaptığı konuşmada orman varlığı konusunda eleştiride bulunanlara şu yanıtı verdi: “Bazıları diyor ki, iş yapmaya yüzü olmayan, sürekli tenkit edenler ‘Efendim bu kadar fidan dikilmemiştir’. İnanmayan gitsin saysın. 4 milyar 39 milyon fidan diktik, ben şahidim. Yolların üzerinde biz Orman ve Su İşleri Bakanlığımızla o zaman protokol yaptık. Yol kenarlarına yetişkin ağaçlar diktik ve bunların birçoğu büyüdü.”