Güncelleme Tarihi:
Deprem bölgesinden ya da bölge dışından depremzede çocukların yer aldığı çok sayıda fotoğraf son günlerde farklı platformlarda karşımıza çıkabiliyor. Bunlar genellikle iyi niyetli paylaşımlar. Bazen bir öğretmen deprem bölgesinde ders gören çocukları bir umut fotoğrafı olarak paylaşabiliyor. Bazen başka bir kente nakille gelen depremzede çocukların fotoğrafı yine iyi niyetle paylaşılıyor. Ancak uzmanlar özellikle öğretmenleri uyarıyor: Sınıfınızdaki depremzede çocuklarla fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmayın çünkü bunlar çocukların travmalarına dair bir arşiv oluşturuyor.
Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Türker Toker, sosyal medyadan öğretmenlere seslendi. Toker, “Lütfen sınıfınızdaki depremzede çocuklarla fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmayın” uyarısında bulundu. Prof. Dr. Nurten Sargın ise depremzede çocukların fotoğrafları paylaşıldığı zaman çocukların travmalarına dair bir arşiv oluştuğunu ve kimsenin bu travma arşivini oluşturmaya hakkı olmadığını belirtti.
Dr. Toker’in uyarısının altına eğitimcilerden çok sayıda eğitimciden olumlu yorum geldi. Eğitimciler birçok depremzede çocuğun fotoğraflarının ortalıkta dolaştığı konusunda kendilerinin de gözlemleri olduğunu aktardı. Bir eğitimci ise “Amirlerimiz paylaşmamızı istiyor ne yapalım?” yorumuyla dikkat çekti. Özellikle özel sektörde çalışan öğretmenlerin bu tarz paylaşımlarının reklam amacı taşıyabildiğini belirten Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurten Sargın da bu işin reklamı olmaz diyerek şu açıklamalarda bulundu:
DESTEKLENMEYE İHTİYAÇLARI VAR
“Depremzede çocukların şimdi teşhir edilmeye, medyada yer almaya ihtiyaçları yok. Onların anlaşılmaya, yardım edilmeye ve desteklenmeye ihtiyaçları var. Çocukların en büyük özelliğidir; çabuk tolere ederler ve kolay unuturlar. Ruhsal onarılmaları yetişkinlere göre daha hızlıdır. Mesela bir çocuk ağlarken bir oyuncak ya da çikolatayla hemen mutlu olabilir. Fakat depremzede çocukların fotoğrafları paylaşıldığı zaman çocukların bu travmalarına dair bir arşiv oluşturuluyor. Kimsenin bu travma arşivini oluşturmaya hakkı yok. Bugün yapılan paylaşımlar yıllar sonra bir şekilde insanların karşısına çıkabilir çünkü yok olmuyorlar. Bu travmayı yaşayan çocuklara yaşadıklarını tekrar tekrar hatırlamaları için zemin oluşturulması doğru değil.
ÇOCUKLARIN GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE GİRİYOR
Depremzede çocukların fotoğrafları sosyal medyada bilinçsizce paylaşıldığında ayrıca hedef de gösterilmiş oluyorlar. Biri çıkıp gelse ve ‘O beni hatırlamaz ben deprem bölgesinden gelen bir akrabasıyım onu görmeye geldim’ dese, çocuğu da ‘sana çikolata aldım hadi benimle gel’ diye kandırsa çocuk onunla gider. Çünkü çocukların dünyası saf, masum ve tertemizdir. Çocukların fotoğrafları mutlaka kullanılacaksa ya sırtları dönük olmalı ya da yüzleri görünmeyecek şekilde çekilmeli.”
DOĞRU KİTAPLAR TERCİH EDİLMELİ
Kahramanmaraş’ta bir yardım gönüllüsünün depremzede öğrencilere kitap verirken çekilen fotoğrafı da eleştiri konusu oldu. Fotoğrafta gönüllü olan kişi bir çocuğa ‘Kibritçi Kız’ adlı kitabı veriyordu. Prof. Dr. Nurten Sargın, söz konusu kitabın sonunda kibritçi kızın donarak öldüğünü hatırlatarak, “Bibliyoterapide kitaplardan yararlanırız. Ama özellikle bu dönemde çocuklar için kullanacağımız kitaplar depremin nasıl olduğunu anlatan ve çocuklara iyi gelen kitaplar olmalı. Çocuklara verilecek kitaplar doğru seçilmeli. Eğer bir masal kitabı vereceksek masalın umut ve mutluluk içermesi gerekiyor. Çünkü bu dönemde insanların yaşı kaç olursa olsun umuda ihtiyacı var. Travmayı başka bir travmayla gidermeye çalışmak doğru değil” dedi.