Güncelleme Tarihi:
Bağdat Caddesi'nde 30 Nisan gecesi üç gencin yaşamını karartan kaza, Türkiye'nin dikkatini trafik terörüne odakladı. Ceza kanununda trafikle ilgili düzenleme bulunmayan Türkiye'de ilk kez, 'Trafik Yasası' konuşulmaya başlandı. Kazadan hemen sonra toplanan TBMM Trafik Araştırma Komisyonu rapor hazırladı. O kazadan sonra, adalet sisteminin trafik kazalarına bakışı değişti. Trafik kazası yapan sanıkların tutukluluk süreleri uzadı. Bağdat Caddesi davasında, 7 aydır tutuklu yargılanan Baran Balcıoğlu hakkında bilirkişi, 'Suçlu da olabilir, suçsuz da' diye görüş bildirdi. Adalet kararını yakında verecek. Türkiye bu davanın rüzgarıyla ya trafik yasasına kavuşak ya da daha çok canlar yanacak.
30 Nisan sabaha karşı saat 04.40'ta, Erenköy Bağdat Caddesi ışıklarında korkunç bir kaza meydana geldi. Bir arkadaşlarının doğum günü partisinden dönen üniversite öğrencileri Selin Uras ve Erdem Celasun, başka bir üniversite öğrencisi Baran Balcıoğlu'nun kullandığı otomobilin çarpması sonucu, feci şekilde yaşamlarını yitirdiler.
İlk bakışta, iki gencin öldüğü sıradan bir Bağdat Caddesi kazası olarak algılanan olay, Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü. Selin Uras ve Erdem Celasun'un ölümüne neden olan sanık Baran Balcıoğlu neredeyse, Türkiye'de o güne kadar meydana gelen bütün trafik kazalarının sorumlusu gibi lanse edildi. Basın, en ince ayrıntılarına kadar irdeledi kazayı.
Kazanın nedenleriyle ilgili hemen bütün sorular cevapsız kaldı. Selin'le Erdem, emniyet kemeri takmışlar mıydı, Baran Balcıoğlu kaç kilometre hızla gidiyordu, hangi otomobil kırmızı ışıkta geçti, kazaya Bağdat Caddesi'nde yarış yapan gençler mi neden oldular?
KIRMIZI IŞIK MUAMMASI
Hangi tarafın kırmızı ışıkta geçtiği sorusunun cevabının alınamaması, davayı içinden çıkılamaz duruma getirdi. Olay yerinde yapılan keşif sırasında ve mahkemede defalarca dinlenen tanıkların anlattıkları, kırmızı ışık muammasını aydınlatmaya yetmedi.
Sanık Baran Balcıoğlu, ‘‘100 kilometre hızla gidiyordum. Bana yeşil ışık yandığı sırada, Abdülkadir Noyan Sokak'tan önüme hızla bir otomobil çıktı. Frene bastım ama duramadım. Suçsuzum’’ dedi. Kaza sırasında Baran'ın yanında bulunan Aykut Meşin ve Yılmaz Serkan Pınar da yeşil ışıkta geçtikleri belirterek ‘‘Polo marka otomobil, mermi gibi önümüze çıktı’’ dediler.
Ölen gençlerin ailelerinin tanıkları Tolga Atılgan, Kerim Aygün, Berkay Kural ve Kıvanç Tuncer ise Baran Balcıoğlu'nun başka araçlarla yarış yaptığını, kırmızı ışıkta geçtiğini ifade ettiler.
Olay yerinde inceleme yapan bilirkişi heyeti, tanık ifadeleri ve izlenimleri doğrultusunda hazırladığı raporda, sanık Baran Balcıoğlu'nu 8'de 7, emniyet kemeri takmadığı belirtilen Erdem Celasun'u da 8'de 1 kusurlu bulduğunu kaydetti. Rapora, her iki taraf da itiraz etti.
Bunun üzerine araştırma dosyası, Adli Tıp Kurumu'na intikal ettirildi. Trafik İhtisas Dairesi'nde hazırlanan raporda, her iki tarafın tanıklarının da olayı farklı anlattığı dile getirildi. Raporunu, ‘‘Şayet olay, tanık Tolga Atılgan'ın anlattığı gibiyse, sanık Baran Balcıoğlu 8'de 8 tam kusurlu, olayda ölen diğer sürücü Erdem Celasun suçsuzdur. Eğer olay sırasında sanığın yanında bulunan Aykut Meşin ve Yılmaz Serkan Pınar'ın anlattıkları doğruysa, Erdem Celasun 8'de 6, Baran Balcıoğlu da hız limitini aştığı için 8'de 2 kusurludur’’ şeklinde bitiren Adli Tıp Heyeti, taktiri Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne bıraktı.
ÇELİŞKİLİ İFADELER
Sanık tarafının avukatı Ahmet Erman, bütün duruşmalarda dinlenen en önemli tanık Tolga Atılgan'ın ifadelerinin çelişkili olduğunu dile getirdi. Tolga Atılgan ilk ifadelerinde, ‘‘Taksi şoförüyüm. Olay gecesi Bağdat Caddesi'nde taksi şoförü olarak seyrediyordum. Sağımdan, hızları 100 kilometrenin üzerinde olan iki araç geçti. Sol şeride geçerek kendimi kurtardım. O anda üçüncü bir araç daha hızla geçti, yarışıyorlardı. İki kişinin öldüğü Polo marka aracın bu sırada sokaktan Bağdat Caddesi'ne girdiğini gördüm. Polo, hızla gelen iki aracı görünce, Bağdat Caddesi'nin ortasında durdu. Bu sırada yanımdan üçüncü bir araç daha geçti. Bu araç, kırmızı ışıkta durmadı ve yarış yapan araçların geçmesini bekleyen Polo'ya hızla çarptı. Polo'dan fırlayan bayan yerde yatıyordu. Ağır yaralı olduğu belli olan erkek ayaktaydı. Yüzünden kan akıyordu. Elini kaldırdı ve ışığın kendine yeşil yandığını anlatmaya çalıştı. Sonra da diz çöktü ve yere yığıldı’’ dedi.
Tolga Atılgan sonraki duruşmalarda da benzer ifadeleri kullandı ancak sanık avukatı, ‘‘Taksi şoförü olarak seyrediyordum’’ ifadesinin, ‘‘Olay gecesi çalışmıyordum. Altımda, Kazasker'deki bir şirketten kiraladığım otomobil vardı’’ şeklinde değişmesinin çelişkili olduğunu ileri sürerek, ‘‘Tanık olayı nasıl bu kadar detaylı hatırlıyor’’ diye sordu.
Sanık tarafının Tolga Atılgan'la ilgili bir iddiası da kazadan sadece 20 gün önce Pendik Şoförler Cemiyeti'ne kayıt yaptırması. Sanık Baran Balcıoğlu'nun annesi Tomris Balcıoğlu, Tolga Atılgan'ın, kazada yaşamını yitiren Erdem Celasun'un babası Salim Celasun tarafından kiralandığı iddialarını gündeme getirdi.
Olayın ilk günkü gibi belleğinde olduğunu belirten tanık Tolga Atılgan, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, ‘‘İlk anın heyecanıyla bazı şeyleri karıştırmış olabilirim. Hafta sonları takside çalışmıyordum. Kiraladığım otomobille kız arkadaşımı bırakmış, Kadıköy'de arkadaşlarımla buluşmaya gidiyordum. Parayla tanıklık yaptığım iddiaları yalan. Şoförler Cemiyeti'ne olaydan 20 gün önce kayıt yaptırmam tesadüftür’’ diye konuştu.
Erdem'in doğum günü
Bağdat Caddesi kazasının kurbanlarından Erdem Celasun, 30 Kasım 2000 günü, 23 yaşına girdi. Annesi Arzu ve babası Salim Celasun, 7 ay önce yitirdikleri oğulları Erdem'in doğum gününü, Küçükyalı Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki çocuklarla birlikte kutladılar. Doğum günü pastasını 200 çocukla birlikte kestiler. Sabah da bir türlü 'mezar' diyemedikleri ve 'bahçe' adını taktıkları Erdem'in mezarını ziyaret ettiler.
Yeditepe Üniversitesi öğrencisi Erdem'in kırmızı ışıkta geçmeyecek kadar kuralcı biri olduğunu ifade arkadaşları, ‘‘Onunla kaplumbağa Erdem diye dalga geçerdik. Trafik kuralları konusunda herkesi uyarırdı’’ dediler.
Arzu Celasun ‘‘Oğlum hızlı gittiği için lüks arabaları sevmezdi. BMW'si olduğu halde, hızlı gittiği için olay gecesi Polo'ya binmişti’’ diyor.
Baran Balcıoğlu'na 60 milyar liralık tazminat davası açan Salim Celasun, parayı Baran'ın ailesinden istemediğini söylüyor. ‘‘Baran iş kurunca, gelirine el konmasını istiyorum’’ diyor. Ayrıca, Baran'ın kaza yaptığı otomobiline ihtiyati haciz koydurmuş. Haczedebilirse yakacak.
Ben de anneyim, kana kan istemiyorum
Kazadan sonra Ankara'ya yürüyerek, trafik terörüne karşı büyük bir girişim başlatan Boray Uras, olaya bireysel bakmadığını ve kana kan düşüncesi taşımadığını belirterek şunları söyledi:
‘‘Baran Balcıoğlu idam da edilse umurumda değil. Çünkü bu benim acımı hafifletmeyecek. Benim davam bireysel değil. Bana teselli veren, sokaktaki çocukları kurtarma düşüncesi. Bir de Baran'ın annesine şunu söylemek istiyorum. Ben kızımı mezarda ziyaret ediyorum, o oğlunu hapiste. Beni anlaması için, Bağdat Caddesi'nde oğlunun ölmesi lazım’’