Güncelleme Tarihi:
Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursları Yönetmeliği’nde, “Devamsızlık yapanların kaydının silinmesi” maddesi açık olarak yer alırken, bu alanda da ne yazık ki parayı veren düdüğü çalıyor. Halihazırda eğitim veren birçok kurs, göstermelik olarak devam şartı koşuyor. Sürücü adayı sınavına-sorulara çalışıyor, sürüş testine giriyor, ehliyetini alıyor ve trafiğe çıkıyor. Bu kadar basit!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yetki alanında olan bu kurslar, yine aynı bakanlık tarafından denetleniyor. Emniyet’in ehliyet verilene kadar konuya bir dahli yok.
Şengün, Karayolları Trafik Güvenlik Kurulu’nun, Trafik Kanunu’na eklenmesi planlanan yeni maddelere, sınavlarda bir emniyet personelinin olması şartını getireceğini söylüyor ancak “Ne kadarı hayata geçer bilmem“ diyor.
Sürücü kurslarının, “görünürde işlerin yolunda olduğu” hali, trafiğe çıkan ortalama bir sürücünün, en basit trafik kurallarından bile bihaber olmasını sağlıyor. Sürücüler, sarı ışıkta gaza basıp geçerek yoğun bir kavşağı bloke etmesinin kendisine bir kazanç sağlamadığını bilmiyor. Hayat kurtarıcı bir konu olan takip mesafesinin nasıl hesaplanacağı hakkında bir fikri yok. Yaya geçidinde karşıdan karşıya geçen insan gördüğünde gaza basıp küfrediyor çünkü yayaların o geçitten ancak yolda araç olmadığı zaman geçme hakkı olduğunu sanıyor. İleride sinyal veren araç gördüğünde gaza basıp küfretmek yerine fren yapıp yol vermesi gerektiğini, yokuşlarda öncelik hakkının yokuş yukarı çıkan adamda olduğunu bilmiyor.
Milyonlarca sürücü, trafiğin sorunsuz ilerlemesi için bu ve benzeri yüzlerce trafik kuralından ve kanunlardan bihaber. Eğitimi kursta değil, ehliyeti alıp yollara çıktığında, başka sürücülerin hatalı davranışlarına bakarak alıyor, bir başka deyişle “alaylı” olarak yetişiyorlar.
Kanun değişmeden sonuç yok!
Şengün, sürücülerin trafikteki bu “şehir eşkıyası” hallerinin aynı zamanda bir ahlak sorunu olduğunu söylüyor ve “Biz bunu çözemeyiz” diyor. Doğru; tereddüt etmeden tehdit savuran, başkasının yaşama hakkını ayakları altına alan, kanun çiğneyen, eşkıyalık yapanları uyararak bu sorunu çözmek mümkün değil. Böyle adamları ancak en basit ihlale korkunç para cezaları ödeterek adam edebilirsiniz...
Para kaybetme korkusu en büyük “öğretmen” ne yazık ki içinde bulunduğumuz dünya içinde. En ufak hatayı bile affetmeyecek, vatandaşın 155’i aradığında veya savcılığa gidip suç duyurusunda bulunduğunda hakkını koruyacak, suçluya cezasını verecek bir sistem ise, buna uygun kanun altyapısıyla sağlanır.
Henüz böyle kanunlara sahip olmadığımızı söylememe gerek yok herhalde...
Kısacası, trafik suçları ve cezaları konusunda, kanunda büyük bir değişiklik şart. Artık öyle bir halde ki trafik, bunu İstanbul Emniyet Müdürlüğü bile söylüyor!
Polisin ve uygulamada elini kolunu bağlayarak vatandaşını çaresiz bırakan sağlayan kanunların değişmesini istiyoruz!
Ve buradan tüm yöneticilerimize, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, Ulaştırma Bakanlığı’na ve Milli Eğitim Bakanlığı’na sesleniyoruz:
Türkiye yollarını eşkıyaların at koşturduğu kanunsuz bir zemin haline geldi. Trafik, bu ülkenin en büyük sorunlarından biri. Türkiye yolları her geçen gün sürücülerin yeni orman kanunları getirdiği, kanunların göz göre göre çiğnendiği ölüm tarlasına döndü.
Çözmek için daha ne olmasını bekliyorsunuz?