Trafik canavarını denizde boğacağız

Güncelleme Tarihi:

Trafik canavarını denizde boğacağız
Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2000 00:00

Haberin Devamı

Denizcilikten sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu:

Denizcilikten Sorumlu MHP'li Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, Türkiye'nin yıllardır en ciddi sorunlarından biri olan ‘‘Boğazlar geçişi’’nin çözümü için geliştirdiği projeleri anlattı. Mirzaoğlu, İstanbul Boğazı'nın ‘‘facia ile karşı karşıya olduğunu’’ vurgulayarak, önümüzdeki yıldan itibaren boğazların radar kontrolüne alınacağını açıkladı. Sekizi İstanbul, beşi de Çanakkale'de olmak üzere, Boğazlar'a 13 tane radar kontrol istasyonu kurulacağını söyleyen Mirzaoğlu, proje için iki aşamalı ihalenin gerçekleştirildiğini belirterek, ‘‘Bu söylediklerim bir düşünce değil gerçek. 2001 Haziranı'ndan itibaren proje faaliyete geçecek. Boğazlar'ın her noktası radarların kontrolü altında olacak’’ dedi.

Uydu ile haberleşme sistemlerinin devreye sokulacağını ve uzaktan algılayıcı cihazlar sayesinde, Boğazlar'dan geçiş yapan tüm gemilerin risksiz yol alacağını söyleyen Mirzaoğlu, ‘‘En ufak bir gemi ve su hareketi bile gözlemlenebilecek’’ dedi.

Yalılar ve insanlar tehlikede

Mirzaoğlu ‘‘Bu projenin toplam bedeli nedir?’’ sorusunu şöyle cevapladı: ‘‘Bu ihalenin birinci aşaması 19 milyon dolara ihale edildi. İkinci aşama ihalesinin bedeli ise 6-7 milyon doları buldu. Ancak burada enteresan bir şey var. Maliye Bakanlığı, Boğazlar'la ilgili ihaleye vize vermedi. ‘Usül eksikliği var’ dedi. Ufak tefek eksiklikler, ihale ilanı büyük gazetelere verilmiş de yerel gazetelerde duyurulmamış gibi. Ancak ben süre geçmesin diye Bakanlar Kurulu'nda bu ihaleye yine de çıkacağımı söyleyip, bakanların onayını aldım. Mesuliyeti üzerime aldım. Yani ihalede bir problem olursa, parasal konuda, bunun altına girdim ben. Çünkü hayati bir mesele. Her bakan bunun altına giremez.’’

Boğazlarda 12 keskin dönemeç bulunduğunun ve gemilerin 90 derece dönüşler yapmak durumunda kaldıklarının altını çizen Bakan Mirzaoğlu, ‘‘Geminin arızalandığını ya da dümeninin kilitlendiğini düşünün. Yüzeyden ve dipten akıntı var. O zaman ne olur? Arıza yapan gemi akıntıyla kıyıya sürüklenir. Petrol yüklüyse, patlayıcı-yanıcı madde yüklüyse ne olacak? Kıyıda yalılar var, yerleşim yerleri var. Boğazlarımız faciaya gebe’’ dedi.

Mirzaoğlu, kazaların hep ucuz atlatıldığını da belirterek, iddialı konuştu: ‘‘Alacağımız tedbirlerle kaza riskini sıfıra indireceğiz.’’

Montraux Anlaşması'nın yapıldığı 1936 yılında Boğazlar'dan geçen gemi sayısının dört bin civarında olduğunu belirten Bakan, yaptığı açıklama ile Boğazlar trafiğinde tehlikeli artışı da ortaya koydu. Mirzaoğlu'nun araştırmalarına göre, şu anda Boğazlar'dan geçen gemi sayısı yılda 50 bini buluyor. Bu da kaza riskini daha da arttırıyor.

Çok şey değişecek

Mirzaoğlu, Montraux Anlaşması'na göre geçiş yapan gemilerin kılavuz kaptan alma zorunluluğu bulunmadığını belirtiyor ama ekliyor:

‘‘Şimdi yeni bir uygulama başlatacağız. Gemilere, romokör (traktör gemi) refakatini zorunlu hale getireceğiz. Bu gemi Boğazlar'ı terkedene kadar, romorkör gemi tarafından götürülecek. Böylece kaza olmayacak, arıza olsa bile romorkör geminin sayesinde hep aynı rota izlenemesi sağlanarak, gemi açık denize çıkarılacak. Denizcilik Müsteşarlığımız bu konuda bir mevzuat çalışması yapıyor.’’

Boğazların 100 yıl önceki anlayışla yönetildiğini itiraf eden Devlet Bakanı Mirzaoğlu, ‘‘Bu tür düzenlemeler için neden bu kadar beklendi?’’ sorusuna, ‘‘Bunlar hiç düşünülmemiş. İlk kez biz getiriyoruz bu projeleri kamuoyunun önüne. Önümüzdeki hazirandan sonra Boğazlar'da çok şey değişecek’’ karşılığını veriyor. Hedefi, Türkiye'deki trafik kazalarını azaltmak. Bunun için Türkiye'deki karayolu taşımacılığını denizlere kaydırmak istiyor. ‘‘8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridimiz var’’ diyen Mirzaoğlu, ‘‘Bu kadar uzun kıyı şeridi olup, ulaşımda kullanmayan tek ülke biziz’’ diyerek, bu konuda geliştirdiği projeyi açıklıyor:

‘‘Denizlerimizde yük ve yolcu taşınmasını özendireceğiz. Ulusal sınırlarımızda seyahat eden gemilere yüzde yüzde 40 dolayında bir indirim yapacağız. Daha doğrusu vergisiz yakıt vereceğiz. Böylece ulaşım ve yük taşımayı denizlere kaydıracağız. Trafik canavarını denizde boğacağız.’’

Kimyacı bakan ve aşkın kimyası

Kimya profesörü olan Mirzaoğlu ile ‘‘Aşkın kimyası’’nı da konuştuk. Duyarlı ve insancıl bir karaktere sahip olan Mirzaoğlu, ‘‘Aşkın kimyası var mıdır?’’ sorusuna şu ilgin karşılığı veriyor:

‘‘Kimya madde bilimidir ama aşk madde değil. Kimya somut, aşk soyut. Ama aşkın kimyasının bir formülü varsa o da ‘sevgi ve saygı’dır. Herşeye aşık olunabilir, güzel bir çiçeğe, memlekete...’’ Mirzaoğlu, eşi Lütfiye Hanım'la 24 yıllık evliliklerinin bu şekilde devam ettiğini belirtirken, ‘‘Ben kendisine ilk görüşte aşık olmuştum’’ diyor.

Mirzaoğlu, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun MHP'ye geçmesiyle ilgili spekülasyonlara ilişkin de şunları söylüyor:

‘‘İşkence en büyük insanlık suçlarından biridir. İnsanın insana kötülük yapması, onu zora sokması, acı vermesi işkencedir. Bunu kabul etmiyoruz. İşkence en büyük insanlık ayıbıdır. MHP, buna izin vermeyecek ve asla işkenceye ve işkence yapanlara göz yumulmayacak.’’

Bakan Mirzaoğlu, önümüzdeki hazirandan sonra Boğazlar'da çok şeyin değişeceğini iddia ediyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!