Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2000 00:00
TBMM
Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu'nun raporuna göre son 15 yıl içinde trafik kazalarında 120 bin kişi öldü, 1.5 milyon insan da yaralandı. Komisyon yayınladığı raporunda Türkiye'deki trafik kazalarının nedenleri ve kazalara karşı alınması gereken önlemleri belirledi.
DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan başkanlığındaki komisyonun 3 aydan fazla süren çalışma sonucu hazırladığı raporda yer alan tespitlere göre, son 15 yılda Türkiye karayollarında yaşanan trafik kazaları yaklaşık 120 bin can alırken, 1.5 milyonu aşkın vatandaş yaralandı. Bu dönemde ailesi içinde bir yakının kaybı ya da sakat kalması nedeniyle 8 milyon kişi trafik teröründen etkilendi. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir döneminde hiçbir sorunun, orta büyüklükte bir Anadolu kentinin haritadan silinmesine karşılık gelen trafik terörü kadar can alıcı sorunlar yaratmadığı raporda dile getirildi.
Trafikte her yıl 10-12 bin yurttaşın can verdiği, hurdaya dönen araçlar nedeniyle ekonominin 8-9 milyar dolar kayıp verdiği vurgulanan raporda, yaralanan ve sakat kalanların toplam tedavi giderleri ve işgücü kaybının buna dahil olmadığı bildirildi.
Resmi rakamlar doğru değilTrafikteki ölümlerin, bölücü terörün döktüğü kandan, depremlerin aldığı candan kat kat fazla olduğunu işeret edilen raporda, şu tespitlere de yer verildi:
''Terörde 15 yılda 30 bin, depremlerde ise 50 yılda 50 bin vatandaşımız ölmüştür. Oysa trafik felaketinde kaybettiğimiz yurttaşlarımızın sayısı 10 yılda 100 bini aşmıştır. Bir bu kadar yurttaşımız ise yaralanmış ve sakat kalmıştır. Trafikte telaffuz edilen bugünkü 'resmi' istatistikler ne yazık ki gerçeği yansıtmamaktadır. Yalnızca kaza anındaki ölümlerin kaydı tutulabildiği için, yolda ve/veya hastanede yaşamını kaybedenler ile ülkemizin yüzde 80'inini oluşturan jandarma bölgelerindeki kazalarda kaybettiğmiz yurttaşlarımızın sayısı istatistiklerde yer almamaktadır.
Trafik felaketini çözmek için İçişleri Bakanı'nın, Jandarma Komutanlığı yetkililerinin ve birçok bilim adamının belirttiği üzere, terörle mücadele yöntemlerine benzer şekilde en sert, en kararlı uygulamaların hızla yürürlüğe konulması ve bunun, alt yapı hizmetleri ve eğitimle desteklenmesi gerekmektedir.
Eğitime ağırlık verilmesi, alt yapının geliştirilmesi gibi önlemlerin sonuç verebilmesi için belli bir zamana gereksinim vardır.''
Yalnız polisle olmazYollarda akan kanın durdurulması için yurttaşlara da sorumluluklar düştüğü belirtilen raporda, 8 milyonu aşkın aracın dolaştığı, her yıl 500 bin dolayında yeni aracın trafiğe çıktığı ve yılda 1 milyon kişinin sürücü belgesi aldığı, kent içi yollar dışında 65 bin km'yi aşan karayollarında denetim ve esenliğin yalnızca trafik polislerince sağlanmasının zor olduğuna dikkat çekildi. Raporda, toplumca bir trafik güvenliği seferberliğine gidilmesinin zorunlu olduğu görüşüne yer verildi.
Raporda, kazalarda ölümleri azaltmak için az süratli araç kullanmaktan daha hızlı ve kalıcı sonuç verecek bir başka pratik önlem olmadığına işaret edilerek, hız sınırlamalarının yeniden düzenlenmesi istendi. Raporun önerilerinde, 2001 yılının 'Trafik Güvenliği yılı' olarak kabul edilmesi istendi. Yıl boyunca yürütülecek kampanyalar ile sürücülerin hız sınırlaması başta olmak üzere tüm trafik kurallarına uymalarını sağlayıcı önlemler alınması önerilen raporda, bu çalışmaların etkili ve kalıcı olabilmesi için sivil toplum örgütlerinin kamu kurumları ile işbirliği içinde çalışmalarının özellikle desteklenmesi gerektiği savunuldu.
10 km daha fazla hızın maliyetiRaporda, 90 km/saat yerine 100 km/saat hızla gidildiği takdirde fazladan ödenen yakıt bedelinin 132 trilyon, 110 km/saat hıza çıkıldığında ise bedelin 191 trilyon olacağı anlatıldı. Kazaların çok az meydana geldiği bölünmüş yolların km yapım maliyetinin 1.4 trilyon olduğu belirtilen raporda, hız sınırlamasına uyulmasıyla yapılacak tasarrufla her yıl yüzlerce km bölünmüş yol veya demiryolu yapma olanağı doğacağı vurgulandı.
Trafikte güvenlik ve esenliğin sağlanması için 8 bakanlıktaki birimlere dağıtılmış yetki ve sorumluluk parçalanmışlığının ortadan kaldırılması önerilen raporda, gerektiğinde tüm sistem adına karar alacak, Başbakanlığa bağlı bir koordinasyon birimine acil gereksinim olduğu bildirildi.
Karayolları Genel Müdürlüğü'nce yürütülen yol yapım projelerinde politik tercihler yerine ülke ihtiyaçlarının göz önüne alınması gerektiği de ifade edilen raporda, acil olmayan yapım çalışmalarına, acil çalışmalar bitirilinceye kadar ara verilmesi istendi.
477 ölüm noktasıRaporda, 1988 etütleri sonucu 477 noktada her yıl trafik kazası meydana geldiğinin saptandığı da hatırlatıldı. Bu noktalardan 289'unun acil çözüm bekleyen ''kaza kara noktası'' olduğu belirtilen raporda, gerekli kaynak bulunarak mutlaka iyileştirme çalışmalarının başlatılması gereğine işaret edildi.
1 km otoyol yapımı için gerekli bedel ile 3-5 km bölünmüş yol yapılacağı düşünüldüğünde, otoyol yapımı yerine bölünmüş yol yapımına öncelik verilmesi istenen raporda, park yeri bulunmayan inşaatlara inşaat ve iskan ruhsatı izni vermeyen düzenleme getirilmesi talep edildi.
TBMM Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu Raporu'nda yer alan diğer öneriler, ana hatlarıyla şöyle:
Ölümlü ve ağır yaralanmalı trafik kazasına karışan ve kusurlu olan sürücülere verilecek hapis cezalarının tecilini ve para cezasına çevrilmesini önleyecek yasal düzenleme yapılmalıdır. Bu bağlamda, 'bilinçli taksir' kavramının Türk Ceza Kanunu'na konulması sağlanmalıdır.Taşıma Kanunu çıkarılmasına öncelik verilmelidir.Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu'nun, kanunda öngörüldüğü şekilde 6 ayda bir mutlaka toplanması sağlanmalıdır.Uzun dönemli bir "ulaştırma ana planı" yapılıp titizlikle uygulanmalıdır.Karayolları Genel Müdürlüğü ile Denizcilik Müsteşarlığı, ulaştırma açısından birliktelik sağlamak amacıyla Ulaştırma Bakanlığı'na bağlanmalıdır.Şehirlerarası ve şehiriçi ulaşımlarda raylı taşımacılığa mutlaka önem verilerek bundan sonraki bütçelerde raylı sistem yatırımlarına kaynak aktarılmasına özel önem verilmelidir.Toplumsal duyarlılık ve vatandaşlık bilinci, sorunun azaltılmasında ön plana çıkmaktadır.Önerilen Trafik Güvenliği yılı içinde, şehiriçi ve dışı tüm yollarda yol çizgilerinin tamamlanması da bir amaç olmalıdır. 'Yol çizgisi uygarlık ve hukuk çizgisidir' anlayışıyla tüm ilgili kamu kuruluşları çizgileri tamamlamalı, sürücüler de yine aynı anlayış içinde çizgilerin anlamlarına uygun hareket etmelidir.Trafik zabıtası da tüm sürücüleri çizgilere uyma konusunda yazılı ve sözlü olarak uyarmalı, gerektiğinde ceza uygulamalıdır.Emniyet Genel Müdürlüğü'nde görevli tüm zabıta görevlileri, branşlarının farklı olmasına bakılmaksızın, kamu güvenliğiyle vatandaşın mal ve can güvenliğini sağlama görevleri gereği, trafiktekitüm kural ihlallerine müdahale etmelidir.Ayrıca kayıt, tescil gibi büro işlerinde çalışan trafik polislerinin de denetim hizmetine alınması ve bu işlerin sivil personelle yapılması ve dolayısıyla trafik güvenliğini artırıcı önemlibir girişim olacaktır.
• Tan: Vekiller millet adına yollarda ölüyor
• Trafik kazalarında 7 ölü, 16 yaralı