OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 05, 2002 00:00
Falcının odasına girdiÄŸinde cebinden çıkardığı kibriti özenle sehpaya yerleÅŸtirdi. Yanında getirdiÄŸi benzin dolu bidonu saÄŸ tarafına koydu. Odada onun dışında üç kiÅŸi daha vardı: AÄŸabeyi, falcı kadın ve falcının kızı. Az sonra tansiyon yükselmiÅŸ, baÄŸrışmalar baÅŸlamıştı. Hırsla yerinden kalktı, bidonun kapağını açtı ve benzini falcı kadının üstüne boÅŸalttı. ‘‘Sen kötü ruhlu bir büyücüsün, seni yakarak dünyayı bir kötülükten temizleyeceÄŸim’’ diye haykırdı...Çok deÄŸil, bir buçuk yıl önce yemyeÅŸil ormanların içindeki üç köyde, üç insan yaşıyordu. Biri ormancı, biri müzmin gurbetçi, biri de namlı bir falcıydı. Ormancı Ä°brahim YeÅŸilyurt (32) Maçka'nın Galyan köyünde, gurbetçi Cafer Ä°pekçioÄŸlu (37) Araklı'nın AytaÅŸ köyünde, falcı Fatma Berber (70) ise Akçaabat'ta ikamet ediyordu. Üç çocuk babası ormancı Ä°brahim YeÅŸilyurt, motorlu testeresi sırtında o orman senin bu daÄŸ başı benim dolaşıp dururdu. Her sene damını on kere aktarmak zorunda olduÄŸu minik bir evi, uzak tepelerde birkaç fındık aÄŸacı, evinin bir köşesinde de birkaç parça altını vardı. Birgün ‘‘KeÅŸke bu altınlar hiç olmasaydı’’ dediÄŸinde ise iÅŸ iÅŸten çoktan geçmiÅŸ olacaktı.FALCI BULUR DEDÄ°LERYeÅŸilyurt, 2001 Ocak ayının ilk haftasında bir gün evine girdiÄŸinde odanın karışık olduÄŸunu farketti. Aklına, yüklüğün altına gizlediÄŸi birkaç parça bilezik ve bir çift küpeden ibaret olan altınları geldi. Baktı, altınlar yerinde yoktu. ÅžaÅŸkına döndü. Bu kuÅŸ uçmaz kervan geçmez daÄŸ başında, köye bir yabancı girse bin köpek havlardı. Bu iÅŸi yapanın bir tanıdık olabileceÄŸini düşündü. O gün tüm komÅŸularına uÄŸradı, akrabalarını gezdi, ‘‘Altınları alan kiÅŸinin belki çok ihtiyacı vardır. Åžeytana uymuÅŸ ama her kimse belki altınlarımı geri getirir’’ diyerek, bir açık kapı bıraktığını hissettirdi.Bir ay bekledi. Ne altınlar ortaya çıktı, ne de kimin çaldığı belli oldu. Maçka'ya indiÄŸi bir gün arkadaÅŸları ona bir falcıdan söz ettiler. Falcı Fatma Berber, kayıpları buluyor, ihanetleri ortaya çıkarıyor, baÄŸlanmış kısmetleri çözüyordu. Karısını yanına aldı ve falcı Fatma'nın Akçaabat'taki evinin yolunu tuttu.Fatma Berber'i Kumocağı'ndaki evinde buldular. Falcının büyük kızı Gülistan Hanım, gelenleri loÅŸ bir odaya aldı. Birazdan yaÅŸlı, derin yeÅŸil bakışlı Fatma Hanım odaya girdi. Kızı, içinde mavi bir su olan bir bardakla onu takip ediyordu. Sofranın etrafına baÄŸdaÅŸ kurdular. Fatma Hanım, yandaki çekmeceden üstünde Arapça yazılar bulunan kağıtlar çıkardı. Birkaç tanesini seçti ve mavi su dolu bardağın altına sırayla tek tek yerleÅŸtirmeye baÅŸladı. Falcı her kağıdı deÄŸiÅŸtirdiÄŸinde bardaktaki suya uzun uzun bakıyor ve düşünüyordu. Sonunda, ‘‘Senin altınlarını büyük abin çalmış. Ama bir ay içinde geri getirecek’’ dedi.Falcıdan ayrıldığında ormancının kalbi kırık, aklı karışıktı. Kamyonetine yüklediÄŸi balıkları köylerde satan Mustafa isminde tek bir abisi vardı. Bir aylık süre dolduÄŸu halde altınlar yerine gelmeyince huzursuz olmaya baÅŸladı. Falcıya telefon etti ve altınların hala geri gelmediÄŸini söyledi. Fatma Hanım, ‘‘Sana ne dediÄŸimi hatırlamıyorum’’ dedi. Ä°brahim bozuldu ama gene de umudunu yitirmedi ve bir ay daha beklemeye karar verdi. Upuzun bir ay daha geçti.Ä°BRAHÄ°M’İ TANIMADIÄ°brahim YeÅŸilyurt, sonradan anlattığına göre, 3 Mart 2001 günü motorlu testeresi için benzin almak üzere Maçka-Trabzon kavÅŸağına indi. Bidonu doldurdurduÄŸu sırada abisi Mustafa YeÅŸilyurt'un kamyonetini gördü. Yanına gitti, falcının dediklerini anlattı ve altınlarını geri vermesini istedi. Abisi, ÅŸaÅŸkınlık içinde falcıya birlikte gidelim dedi: ‘‘EÄŸer falcı, evet altınlarını alan bu, derse senin bütün zararını ben karşılayacağım.’’Fatma Berber'in Yaylacık Mahallesi, Akçaabat Caddesi, numara 77, 4. kattaki ikinci evine vardıklarında, Fatma Hanım'ın küçük kızı Kadriye, onları annesinin odasına aldı. Kadriye Berber birbuçuk yıl sonra bize ‘‘İbrahim YeÅŸilyurt, Maçkalı olduÄŸunu gizleyerek Araklı'dan geldiklerini söyledi, çok sinirliydi. Sürekli elindeki bidonla oynuyordu’’ dedi. Falcı, gelenlere hiç tanımıyormuÅŸ gibi bakıp, ‘‘Buyrun derdiniz nedir?’’ diye sorunca ormancı çok ÅŸaşırdı. ‘‘Beni tanımadın mı? Hani Kumocağı'na gelmiÅŸtik de sen, altınlarını abin çaldı demiÅŸtin. Ä°ÅŸte abim Mustafa karşında. O, altınları almadığını söylüyor’’ dedi. Fatma Hanım, böyle bir fala bakmadığını söyleyince, Ormancı, Fatma Berber'e ‘‘Beni ilk defa gördüğüne dair Kuran'a el basar mısın’’ diye sordu. Falcı Kuran'a el basarak yemin edince bu kez çileden çıkan ormancı da kitabı alarak el bastı ve daha önce Fatma Hanım'a fal baktırdığını söyledi.BU KADIN YALANCI CADIOrtalık karışmıştı. Abi Mustafa ormancı kardeÅŸine dönüp, ‘‘Demek ki sen bana iftira atıyorsun’’ dedi. Ormancı, Fatma Berber'in gerçek hırsızı bildiÄŸine inanıyordu. Yeniden fala bakmasını istedi. Fatma Hanım, bütün ısrarlara raÄŸmen fala bakmayı reddetti ve kızına dönerek, ‘‘Misafirlere yol göster de evlerine gitsinler’’ dedi.Abi Balıkçı Mustafa yerinden kalkıp olay yerini terk ederken, ÅŸaÅŸkın Ormancı; ‘‘Hayır! Bu kadın yalancı bir cadı. Bu büyücüyü yakıp ortadan kaldırmak gerekiyor.‘‘ diye bağırıyordu. ‘‘EÄŸer fal bakmazsan, seni yakarım.‘‘ derken benzin bidonunun kapağını açmaya baÅŸlamıştı bile...Falcının kızı Kadriye Berber o gün yaÅŸadıklarını bize şöyle anlattı; ‘‘Benzini önce yerlere ve perdelere döktü. Sonra da kalanını annemin üstüne boÅŸalttı. Ben elindeki bidonu almaya çalışırken bizim ayaklarımıza da döküldü. Ormancı kibriti yaktı ve annemin üstüne attı. Ev tutuÅŸtu, ayaklarım yanmaya baÅŸladı. Bu arada adamın elleri ve ayakları da tutuÅŸtu. Ormancının mutfaÄŸa gittiÄŸini, sonra da kaçtığını gördüm. Yardım için akrabalarımız geldiÄŸinde annem çoktan ölmüştü.’’Ormancı ise, aylar sonra, aynı günün hikayesini şöyle anlatacaktı. ‘‘Falcıyı korkutmak amacıyla bidonun kapağını açtım, bu sırada Kadriye Berber'in üstüme saldırmasıyla benzin yere döküldü. Yangın kibritten deÄŸil odada yanmakta olan sobadan çıktı. Su bulmak için mutfaÄŸa gittim ama sular kesikti.‘‘İbrahim YeÅŸilyurt ve abisi arkalarında yanmış bir yaÅŸlı kadın, kül olmuÅŸ bir ev ve yıkılmış bir aile bırakarak kayıplara karışmıştı. Bu olaydan 19 gün sonra uzaklarda bir köyde, bütün bu olup bitenlerden habersiz yaÅŸayıp giden yoksul bir gurbetçinin dramı baÅŸlıyordu...ATEÅž CAFER'Ä° DE YAKTIAkçabat ve Maçka'dan sonra bu kez de Araklı'nın AytaÅŸ köyü yolundayız. Ana caddeden ayrılıp, aÅŸağıda, derenin kıyısında uzayıp giden yoldan geçen kamyonlar toplu iÄŸne başı kadar ufaldığında köye ulaÅŸtık. Sözünü ettiÄŸimiz dramın kahramanı Cafer Ä°pekçioÄŸlu'nun hikayesini dinlemeye baÅŸladık.Bir sabah vakti kundakçılık ve cinayet zanlısı olarak Araklı'nın AytaÅŸ köyünde gözaltına alınmış 9 ay 27 gün hapis yatmıştı. Evli ve iki çocuk babasıydı. Ömrünün neredeyse yarısını gurbette geçirmiÅŸti. Ä°stanbul ve Ankara, ardından da Libya, Suudi Arabistan, Ukrayna, Rusya ve Ä°srail'de ekmeÄŸini kazanmaya çalışmıştı.‘‘Falcının namını ben de duymuÅŸtum. Dört abim de herkes gibi gibi o falcıya gidip hallerini öğrendi. Ama ben falcıya inanmam. 5 Mart 2001 sabahı kızımın eli sobada yanınca, Araklı'ya inip yanık ilacı aldım. Sonra traÅŸ olup köye, iÅŸimin başına döndüm.‘‘Bu arada polisler olayın tanığı olan Gülistan ve Kadriye Berber'i de yanlarına alarak nüfus kayıtlarındaki fotoÄŸrafları incelemeye koyulmuÅŸtu. Ä°ki kardeÅŸ de Cafer'in fotoÄŸrafını görünce 'iÅŸte bu' dedi. AraÅŸtırmayı derinleÅŸtiren dedektifler Ä°pekçioÄŸlu ailesinden dört kiÅŸinin falcıya geldiÄŸini ve olayın olduÄŸu günlerde Cafer'in yanık ilacı aldığını saptamıştı.Cafer için kabus dolu günler baÅŸlamıştı. Jandarma komutanının ve karakol amirinin ısrarlı sorularına raÄŸmen iki kız kardeÅŸ katilin karşılarında duran kiÅŸi olduÄŸunu söylemiÅŸ. Ve yanında da balıkçı çizmeleri giymiÅŸ, Mustafa adında birinin daha olduÄŸunu eklemiÅŸler. Cafer ısrarla, ‘‘Ben o tarihte köy yolunun yapımında çalışıyordum. Åžahidim var’’ dese de hapsi boylamış.SUÇLULAR BULUNUYORDava avukat Ali Sürmen üstlenmiÅŸ. Mahkemeden Kadriye Berber'in ifadesinde geçen ‘‘Balıkçı Mustafa’’nın bulunmasını talep etmiÅŸ. Günler geçtikçe esrarengiz Balıkçı Mustafa'nın adı gazetelerde yer almaya baÅŸlamış.Aradan tam dokuz ay geçmiÅŸ. Bir gün Cafer'in köydeki evine gelen bir telefon bu düğümü çözmüş. Telefondaki meçhul ÅŸahıs, aranan Balıkçı Mustafa'nın Galyan köyünden Mustafa YeÅŸilyurt olduÄŸunu söylemiÅŸ. Cafer'in eÅŸi bu bilgileri avukata iletmiÅŸ. Jandarma devreye girmiÅŸ ve iki kardeÅŸ yakalanmış.Ä°brahim YeÅŸilyurt, suçunu itiraf edince aylardır cezaevinde yatan ve Cafer Ä°pekçioÄŸlu da özgürlüğüne kavuÅŸmuÅŸ. Cafer, Ä°brahim Ä°pekçioÄŸlu'na benzemenin kurbanı olmuÅŸtu. Mahkeme Ä°brahim YeÅŸilyurt'u müebbet hapse mahkum ederken Cafer Ä°pekçioÄŸlu da yanlış teÅŸhis yaparak suçsuz yere hapiste yatmasına sebep olan Berber ailesi aleyhine 60 milyar liralık tazminat davası açıyordu.Â
button