TRABZON (İHA)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2015 11:34
Çocuklarının olmaması nedeniyle Gürcistan'da taşıyıcı annelik yöntemi ile 33 yıl sonra bir çocuk sahibi olan Trabzonlu ailenin, aynı yöntemle ikinci çocuğa sahip olma sevdaları Gürcistan'da hapisle sonuçlandı.
Gürcistan'daki yasalar gereği taşıyıcı annelik yöntemi ile çocuk sahibi olmak için geçmesi gereken süre 180 gün olması gerekirken, 2 gün erken dünyaya gelen bebeğini Türkiye'ye götürmeye çalışan 60 yaşındaki Nazmiye Şahin, Türkgözü Sınır Kapısı'ndan bebeğini yurt dışına çıkarmaya çalışırken yakalanarak tutuklandı. Eşinin bebeği ile Türkiye'ye gönderilmesini isteyen Cemal Şahin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan yardım istiyor.
Yaklaşık 33 yıldır evli olan ve çocuk sahibi olmak için çalmadık kapı bırakmayan 60 yaşındaki Trabzonlu Cemal-Nazmiye Şahin çifti, Gürcü yasalarına göre izin verilen taşıyıcı annelik yöntemiyle kız olan ilk çocukları Ayla Naz'a bu yılın ilk aylarında kavuştu. Taşıyıcı annelik yöntemi ile 7 aylık bir kız bebekleri olan çift yine aynı yöntemle ikinci bir çocuk sahibi olmak istedi. Gürcistan'a giderek gerekli işlemleri yapan aile 2. çocuklarının erkek olmasının ise sevincini yaşayamadı. Yasalar gereği 2 çocuk arasında zaman farkı 180 gün olması gerekirken ikinci çocuklarının erken doğumla 2 gün önce dünyaya geldiğini belirten Cemal Şahin, eşinin yeni doğan oğlunu Türkiye’ye getirmeye çalışırken tutuklandığını hem de oğlunun Gürcistan Hükümeti tarafından ellerinden alınarak koruyucu aileye verildiğini söyledi.
2 GÜN İÇİN 1 AYDIR HAPİSTE
Eşinin yaklaşık 1 aydan beri Gürcistan’da “Sınır ihlaline teşebbüsü” suçundan tutuklanarak cezaevinde yattığını ifade eden Cemal Şahin, “Kızımız Ayla Naz’ın nüfus cüzdanını veren Türk Konsolosluğu oğlumuzun nüfus cüzdanını vermiyor. Yasalar neticesinde iki çocuk arasında en az 180 gün olması gerekiyormuş. Bizim iki çocuğumuz arasında ise 178 gün fark varmış. Bu nedenle sistemsel sorun olduğunu ve bebeğin kaydının yapılamayacağı söylendi. Bize nüfus cüzdanı verilmedi ve hiçbir şekilde yardımcı olunmadı” dedi.
İki gün fark nedeniyle büyük sıkıntı çektiklerini anlatan Cemal Şahin, “2 gün, sadece 2 gün. Kendi imkânlarımız dâhilinde ulaşabildiğimiz her kurumla ve her kurumdan insanla görüştük. Dilini, yolunu bilmediğimiz memlekette her kapıyı çaldık. Aynı şekilde kendi memleketimizde de her kapıyı çaldık. Ancak tüm kapılar yüzümüze kapandı. Çok çaresiz ve mağduruz. Maddi ve manevi sıkıntı yaşamaya başladık” diye konuştu.
"ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İÇİN HER ÇAREYE BAŞVURDUM"
Çocuk sahibi olabilmek ve ikinci evliliği yapmamak için her türlü çareye başvurduğunu söyleyen Cemal Şahin, “1982 yılında evlendik. O gün bugün çocuk sahibi olmak için uğraşıyoruz. Çocuk için Türkiye’de gitmediğimiz doktor kalmadı. Eşim geçirdiği rahatsızlık sonucu rahmi alınmıştı. İkinci evliliği yapmamak için her türlü çareye başvurdum. Tıbbı olarak tüp
bebek yolumuz da kapanmıştı. Son olarak Gürcistan Tiflis’te taşıyıcı anne yoluyla ilk çocuğumuz oldu. Çocuk erken doğmuştu. Bir müddet kuvözde kaldı. Şu an kızımız sağlıklı 7 aylık İstanbul’da teyzesi bakıyor. Yapılanların hepsi legal yoluyla hatta noter huzurunda gerçekleşti. Daha sonra yaşlanıyoruz, 'kızımız yalnız kalır, bir kardeşi olsun' dedik. İkinciye niyet etik. Yine Gürcistan’da taşıyıcı anne yoluyla çocuk sahibi olacaktık. Onun da günü gelmişti. Heyecanla Tiflis’e gittik. O da erken sezeryanla doğdu. Oradaki tüm işlerimizi legal yolla yaptık. Bize bir evrak verdiler 'birinci çocukta olduğu gibi elçiliğe gidin çocuğun kimliğini alın,
Trabzon’a gidin' dediler. Biz de heyecanla elçiliğe koştuk. 3-4 gün sonra aldığımız cevapla şok olduk; 'sistem izin vermiyor.' 'Neden' diye sorduk. Bu yöntemle sahip olunacak iki çocuk arasında 180 gün olması lazımmış, bizim ki 178 gündü. Çocuğu bulamadım. Çok uğraştım, gittim, geldim yalvardım, çocuğumu bulun, bana verin, diye. Sesimi duyuramadım, bütün kapılar yüzümüze kapandı. Ben de daha sonra Batum Konsolosluğu'na gittim. Onlarda önümüzü tıkadılar, kendimizi ifade edemedik, yorulduk. Eşime 'Çocuğu getiremeyeceğiz, ne yapalım?' dedim. Umutsuzluğa düşmüştük. Eşim bebeğe daha sonra ulaştı. Bebeği Türkgözü Sınır Kapısı'ndan çıkarmaya çalışırken yakalandı” şeklinde konuştu.
Eşinin oğlunu Türkiye getirmeye çalışırken Türkgözü Sınır Kapısı'nda tutuklanıp cezaevine atıldığını belirten Cemal Şahin, “Eşim, çocuğu normal yollarla dışarı çıkaracaklarını düşünüyormuş. Daha sonra aldığım habere göre eşim sınır ihlali teşebbüsünden 17 Eylül 2015 günü tutuklanarak cezaevine atılmış. O gün bugün sesimi duyurmaya çalışıyorum. İlgili birimlere ne kadar müracaat ettimse kendimizi ifade edemedik. Çocuk elimizden alınmış, orada koruyucu bir aileye verilmiş. Çoğumuzu henüz göremedik bize göstermediler. Eşimi de göremedim. Kadın cezaevinde yatıyor. Eşim zaten astım hastası, Türkiye’de tedavi görüyordu. Orada yemeğini doğru dürüst yiyemiyor, 60 yaşında bir kadın” ifadelerini kullandı.
"ARABADA YATIP KALKIYORUM"
Gürcistan’a gidip gelmek için yaklaşık 2 aydan beri Trabzon'un Of ilçesinde zaman zaman arabasında zaman zaman da yakınlarının arabasında kaldığını söyleyen Şahin, “Of’ta bazen yakınlarımda bazen de arabamda kalıyorum. Haftada iki kez Gürcistan’a gidip geliyorum eşimin eksiklerini götürüyorum ama görüştürmüyorlar. Avukat belli aralıklarla gidip geliyor ne eksiği var onu da anlayamıyoruz. Birinci çocuğumdan uzağım, eşimden uzağım, ikinci çocuğumdan uzağım. Çocuğa kimlik alamıyorum" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da çağrıda bulunan Şahin, “Vatandaş olarak birey olarak tek uzanamadığım sesimi duyuramadığım devlet büyükleri. Cumhurbaşkanıma, Başbakanıma hatta çocuk doktoru olan eşi Sare Davutoğlu'nun beni anlayacağını düşünüyorum. Ben aile olmak isterken yuvamı dağıttım. Ailemi, yuvamı istiyorum. Çocuğumu yetiştirmek istiyorum. Başka çarem kalmadı" diyerek yardım istedi.
BAŞBAKANA MEKTUP YAZDI
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na mektup gönderdiğini kaydeden Şahin, mektubunda “60 yaşında aile olmak istedim, yuvam dağıldı. Eşim Nazmiye Şahin Gürcistan’da doğan bebeğimizi Türkiye’ye, yuvamıza getirmeye çalıışırken, sınır kapısında mağdur edilmiş ve sınır ihlaline teşebbüs suçuyla şu an Rustavi - 5 Nolu kadın cezaevinde tutuklu bulunmaktadır. Yeni doğan bebeğimiz Gürcistan devletinde koruyucu aile elinde büyümektedir. 7 aylık doğan ve şu an 7.5 aylık olan ilk bebeğimiz İstanbul’da teyzesi tarafından bakılmaktadır. Tek isteği, Müslüman ve Türk olan bir aile kurup yaşamına devam etmek olan ailem, kandırıldı ve mağdur edildi. Tiflis Büyükelçiliği olayın tümüne vakıf ve bilgisi dahilinde olmasına rağmen 40 günlük bebeğimize kimlik vermemekte, çocuğuma ve eşime yeterince yardımcı olamamaktadır. Sayın Başbakanım, 43 gündür bireysel gayretime rağmen sonuç alamadım. İyi bir aile olmam ve yuvamı dağıtmaktan kurtarmam, gelecekte sağlıklı, Türk ve Müslüman olarak evlatlarımı yetiştirmem için yardımlarınıza muhtacım. Kimseye duyuramadığım bu içi yanan, çaresiz aile babasının feryadına kulak vermenizi ve bize yardım etmenizi istiyorum” ifadelerini kullandı.