Güncelleme Tarihi:
‘‘Trabzon'da bu yıl neler oynadığımızı biliyor musunuz? Sophokles'ten Antigone'yi oynuyoruz. Bu sezon Devlet Tiyatrosu'nun tek antik oyunu ve Trabzon'da ilk antik tragedya. Haldun Taner'den Eşeğin Gölgesi. İktidar kavgasını anlatır. Bu oyun da ilk kez. Jean Paul Sartre'dan Mezarsız Ölüler. Devlet Tiyatrosu'nda ilk kez. Güngör Dilmen'in Hasan Sabbah'ı, Türkiye'de seyircinin karşısına ilk kez çıkacak. Haşhaşinler, terör ve devlet. Tanıdık mı geldi? Shakespeare'in Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası'nı da oynuyoruz. Çocuklar ilk kez Nazım Hikmet Seyredecekler Trabzon'da. Sevdalı Bulut. Gelin bu yıl Trabzon'da ilkleri izleyin...’’
Trabzon Devlet Tiyatrosu'ndan (TDT) gelen bu çağrı, cevapsız bırakılamayacak kadar heyecan doluydu ve ruhun gıdası olacak gibiydi. Biz de bu yıl Trabzon'da yaşanacak ‘‘ilklerin ilki’’ni izlemek ve Devlet Tiyatrosu'nun perdelerini 12. kez açmasına tanık olmak üzere Trabzon'da bulduk kendimizi. Ve hiç de pişman olmadık. Atapark'taki Haluk Ongan Sahnesi, alışılagelmiş bir ‘‘taşra tiyatrosu’’ görüntüsünden çok, görkemli bir prodüksiyon sergileyen gururlu bir salon gibi açtı perdelerini. Sophokles'in, bundan yaklaşık 2500 yıl önce yazdığı ‘‘Antigone’’, genç oyuncuların güçlü yorumlarıyla yeniden vücut buldu, Tragedya'nın vatanı Anadolu'da. Müziğinden kostümüne, dekorundan oyunculuğuna, oldukça özenli, iyi kotarılmış bir oyundu. Devlet Tiyatroları Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı Sündüz Haşar'ın ‘‘Biz, bugüne kadar Türkiye'nin gündemine sırtını dönmüş olan tiyatro anlayışını terkediyoruz. Bu ülkenin geleceği ve ufku için birşey söyleyen bir tiyatro yapmak istiyoruz’’ sözlerini haklı çıkarır gibiydi.
1400 YILLIK TANIŞMA
Aslında Trabzon, günümüzden 1400 yıl önce tanışır tiyatroyla. M.S. 6. Yüzyıl'da Kommen dönemi imparatorlarından Adrien, kral saraylarının arasına bir tiyatro yaptırır. Belli ki birden fazla antik tiyatrosu olur Trabzon'un ama nasıl olup da kaybolduklarını gösterir herhangi bir belgeye ulaşılamamıştır. 1800'lerin sonlarında Trabzon'a vali olarak atanan Ali Bey'in tiyatroya düşkünlüğü de kentin tiyatro ile tanışıklığını artırır. Birinci Dünya Savaşı'nın ara vermek zorunda bıraktığı tiyatro, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yeniden canlanır. İdmanocağı Temsil Kolu, İdmangücü Temsil Kolu, Halkevi Temsil Kolu ve başka temsil kolları, yıllar boyu, onlarca oyun sergilerler. Trabzon, Shakespeare ve Sophokles'le 1944'te karşılaşır: Romeo ve Juliet ve Kral Oidipus.
Ama 1953'te birden perdeler kapanır. 10 yıl sonra, tiyatro sevdalısı bir amatör grup ortaya çıkana dek... Haluk Ongan öncülüğünde kurulan Amatör Tiyatro Kulübü, 144 kişilik salonu yıllarca hemen her oyun gecesi ağzına kadar doldurur. TDT sahnesi, bugün Haluk Ongan adını taşıyor. Müdür Canberk Uçucu, Ongan'ın yerleştirdiği gelenek sayesinde Trabzonlu'nun çok iyi oyunlar seyrettiğini söylüyor. Montserrat, Özgürlüğün Bedeli, Yalınayak Sokrates, Kahvede Şenlik Var... Tabii, 11 yıl önce Devlet Tiyatrosu açılıp da ilk oyun olarak Boş Beşik'i oynayınca, bunca zamandır tiyatroyla tanışık olan Trabzonlular bozulur. ‘‘Bize bunu mu layık gördünüz?’’ diye tepki gösterirler.
Bütün bunları duyunca, Antigone gibi bir tragedya Trabzon için ‘‘fazla’’ değil mi, sorusu havada kalıyor. Zaten tiyatronun genç müdürü, Antigone'yi oynayan Canberk Uçucu, Hasan Sabbah'ı sahneye koyan yardımcısı Ünsal Uçar ve oyuncuların hepsi, hemen atılıp bu yargıyı çürütecek olayları ardı ardına sıralıyorlar: ‘Halk tiyatroyu hiç boş bırakmadı ama sadece küçük görülmediğini anladığı zaman doldurdu’’, ‘‘Burada Küheylan gibi zor bir oyun 250 metrelik bilet kuyruğu oluşturdu’’, ‘‘İstanbul Efendisi gibi bir oyuna yedi kere gelen izleyici var’’, ‘‘Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım iki yıl oynadı’’... Ve Trabzonlu gazeteci-yazar Ömer Güner, Antigone'nin, bundan 50 yıl önce Trabzon Lisesi'nde sahnelendiğini anlatıyor.
TAZE KAN GELİYOR
Yani onlar Trabzonlu izleyiciden emin. Yeter ki, repertuvar iyi seçilebilsin, oyun sahneye iyi konabilsin. Son zamanlardaki çabaları biraz da buna yönelik. Bugüne kadar Devlet Tiyatroları'nda hakim olan ‘‘Geleneksel-tutucu’’ anlayış yavaş yavaş yerini yenilikçi bir ekibin anlayışına bırakıyor. Onlar Türkiye genelinde bir taze kan Devlet Tiyatroları için. TDT de genç ekibiyle, üç yıllık erozyonun ardından yeniden ayağa dikilmeye çalışıyor. Seyirciyle buluşacak oyunlar sergilemeye özen gösteriyor, bunun için günde 16 saat mesai yapıyorlar.
Müdür Canberk Uçucu 29 yaşında. Ünlü tiyatro sanatçısı Ergün Uçucu'nun oğlu. 1993'ten beri Trabzon'da. ‘‘Daha önce kızağa alınmalar, engellemeler, özerk olmayan bir yapı vardı, 200 oyunun içinde dönüp dolaşan bir repertuar sözkonusuydu. Bu yavaş yavaş kırılıyor DT'de. Yakın gelecekte estetik ve kalite arayışının sonuçları alınacak’’ diyor. Yardımcısı Ünsal Coşar da repertuvarı oluşturmada serbest bırakılmalarından memnun: ‘‘Buranın seyircisini ancak buranın oyuncusu bilir, Ankara'da müdürlük koltuğunda oturan insan değil. İlk aşamada bu oldu. İkinci aşamada da Trabzon DT ilk kez bir sponsor edindi, Efes Pilsen'in sponsorluğu devletin üzerinden yükü biraz daha kaldırıyor. Bunlar yeni gelişmeler ve devamı gelecek.’’
Ve sırada daha hoş bir proje var: Antigone'yi, Assos'tan Antalya'ya, gerçek mekanlarında, antik tiyatrolarda oynamak istiyorlar. ‘‘Antigone'nin Antik Yolculuğu’’ adlı bu turne için de bir sponsor aranıyor, ilgilisine duyurulur.
Sabahattin Ali'nin çevirisi ve TDT'nin 1998 yorumuyla 2500 yıllık Antigone, bunu gerçekten hakediyor. Sadece Trabzonlular değil, Türkiye'de yaşayan diğer tiyatroseverler de bu oyunu seyretmeyi...
Her başkaldıran ilerici midir?
Sophokles'in, günümüze kalan yedi tragedyasından biri olan ve M. Ö. 409 yılında yazıldığı sanılan Antigone, kentin yönetimindeki Kreon ile ona başkaldıran Antigone arasındaki çatışma üzerine kurulu. Oyunun Yönetmeni Coşkun Irmak (üstte), 1989'da DT'ye dramaturg olarak girmiş. Beş yıl Diyarbakır'da çalışan, müdür yardımcılığı ve müdürlük görevlerinde bulunan Irmak, orada iki oyun sahneye koymuş. Antigone üzerinde uzun yıllardır çalıştığını söylüyor. Ancak, yönetmenin dekor, kostüm, müzik ve oyun tekniği açısından orijinaline sadık kaldığı Antigone'yi içerik açısından günümüz koşullarına uyarlaması bazı tiyatrocular ve eleştirmenler tarafından eleştiriliyor. O ise ‘‘Sophokles, usta bir yazar, fakat başka bir çağa ait. Görüşlerinin temelinde dinsel ve tutucu bir dünya görüşü var. Ben dünyaya farklı bakıyorum’’ diyor.
Ona göre Sophokles, varoluşunu dinsel ve geleneksel görüşlere dayandırmış Antigone'nin yanında yeralıyor. Antigone'nin çatıştığı kişi Kreon ise devleti ve yasayı temsil ediyor. Yani kabile toplumu ve akıl toplumu çatışıyor. Irmak, Türkiye'de son zamanlarda meydana gelen gerici hareketleri Antigone, hukuk devleti ve demokrasiyi ise Kreon'la özdeşleştiriyor. Antigone dinsel değerler dünyaya hakim olsun diye Kreon'a başkaldırıyor ama Kreon da meşru zeminden ayrılınca bir diktatöre dönüşüyor. ‘‘Türkiye'de gerici hareketler demokrasiyi tehdit ediyor. Böyle bir durumda geri dönüp antik metinlere baktığımızda, şöyle dediklerini görüyoruz: Başkaldırma, kaderine razı ol, yoksa Tanrılar seni cezalandırır! Ben böyle diyemeyeceğime ve tiyatronun temel direği olan tragedyalardan da vazgeçemeyeceğimize göre yeni bir yorum gerekir.’’
Antigone ve Kreon arasında bir seçim yapmamaya özen gösterdiğini anlatan Irmak, Sophokles'in Kreon'u diktatör olarak aşağıladığını, Antigone'yi ise başkaldırdığı için kutsadığını söylüyor ve soruyor: ‘‘Her başkaldıran ilerici midir?’’ Yorum sizin: Binlerce yıl önce yazılmış tragedyalar oynanmasın, unutulsun mu; modern dünyaya uygun düşmeseler de öyle mi oynansınlar; yoksa sanatçılar onu yorumlama özgürlüğüne sahip mi olsun?
Taşrada tiyatro yapmak...
Antigone, dekoru, kostümü, aksesuvarları ve hatta kadın rollerini erkek oyuncuların oynamasına kadar antik çağlardaki tiyatro anlayışına uygun olarak sahneye konmuş. İkisi dörder karakteri canlandıran üç oyuncu; 15 kişilik çok başarılı bir koro; ve tambur, cümbüş, sipsi, kudüm, viyolonsel, davul, bendir ve zillerle ‘‘antik çağ müziği’’ yapan bir orkestra var. Müziğe imzasını atan KTÜ Konsevatuvarı'ndan Tunay Uzuner, ansiklopedilerden araştırarak ve bantlar bularak antik çağ müziğine yaklaşmaya çalıştıklarını anlatıyor.
Antigone'yi canlandıran Tiyatro Müdürü Canberk Uçucu (üstte solda), aynı zamanda Treiresias, Euridyke ile Hizmetkar'ı da oynuyor ve müthiş bir performans sergiliyor. Daha geçen yıl Hacettepe Üniversitesi'nden mezun olan Durukan Ordu ise (sağda)İsmene, Haimon, Haberci ve Muhafız rollerinin hepsinin üstesinden başarıyla geliyor. Kreon'u da iki yıl önce Ankara Dil Tarih'ten mezun olan Buğra Koçtepe'nin oynadığı oyunun koro üyeleri ise şunlar: Erdinç Gülener (Korobaşı), Barış Bağcı, Engin Özsayın, İlkay Akdağlı, M. Ali Toklu, Ömer Turat, Mehmet Serimer, Mesut Yüce ve Uğur Keleş.
TDT'deki oyuncuların çoğu tiyatro hayatının başında, heyecanlı, istekli ve cesur. Hepsi biraraya geldiğinde ya da sahnede oyunu sergilerken, Türkiye'de eksikliği giderek daha fazla hissedilen bir ‘‘Onun ruhu var’’ atmosferi oluşuyor. Tabii biraz ‘‘terkedilmiş’’ hissediyorlar kendilerini. Usta sanatçılarla aynı sahneyi paylaşmak, büyük kentlerdeki izleyiciyi tanımak istiyorlar. Kadro eksikliğinden dolayı, çok fazla oyunda rol almaktan ve uzun saatler çalışmaktan yakınıyorlar. Yine de sonuçta ortaya çıkardıkları şeyi seviyorlar. Bu arada ‘‘Buradaki tek sosyallik tiyatro, Trabzonlular gelip seyrediyor, peki ama biz ne seyredeceğiz, kendimizi nasıl geliştireceğiz?’’ diye şikayet edenler, seyircinin ciddi oyunlara yeterince ilgi göstermediğini söyleyenler yok değil. Ama oyunun Trabzonlu olan tek oyuncusu M. Ali Toklu, karşı çıkıyor bunlara: ‘‘Trabzonda DT'nin sahneye koyduğu oyunların başarı sıralaması yapılırsa, Venedik Taciri, Kefenin Uşağı, Küheylan baş sıraları alır, komedilerin çok çok üstünde...’’