Trablus’ta cuma vakti

Güncelleme Tarihi:

Trablus’ta cuma vakti
Oluşturulma Tarihi: Eylül 17, 2011 00:00

Trablus Havalimanı’nda üniforma envai çeşit. Polisler, askerler, milisler. Hepsinin eli tetikte.

Ama Türk konvoyu kent sokaklarında ilerlerken aylar süren iç savaşın izlerine rastladığımızı söylemek zor. Evler ve dükkanlar cuma tatilinin de etkisiyle sessiz, yalnızlığa gömülmüş halde. Ender olarak karşımıza çıkan gençler ise Türk bayraklarını görünce mağrur havada zafer işareti yapıyor. Ama bu sessizlik Erdoğan’ın, eski adıyla Yeşil, yeni adıyla Şehitler (Şüheda) Meydanı’na girmesiyle bozuluyor. Erdoğan meydana yerleştirilen halı ve hasırların üzerinde binlerce kişilik cemaatle birlikte cuma namazını kıldı. Cemaatin dokunma mesafesinde kalmaya özen göstererek meydanın tam öbür ucuna kadar yürüdü. Meydan bu samimiyeti hak ettiği coşkuyla karşıladı, Erdoğan konuşmasına başlamak için dakikalarca tezahüratın dinmesini bekledi.

Ömer Muhtar anısına

Libya sokaklarında eskiden şöyle denilirdi: “Bu ülkede sadece Kaddafi ve Ömer Muhtar ile iş yaptırabilirsiniz.” Kaddafi malum siyasi nüfuz demekti. Bağımsızlık kahramanı ve şehidi Ömer Muhtar’ın adıysa ne yazık ki anısına saygıyla değil, paraların üzerindeki resmi nedeniyle geçiyordu. Yani lider ve rüşvet tanımlarının Libya’ya şekil veren iki kişi arasında paylaşımı hiç de adil sayılmazdı. Erdoğan dün Şehitler Meydanı’nda Ömer Muhtar’ı layık olduğu saygıyla anınca aldığı tepki, bir dönemin kapandığına işaretti. Başbakan, Libya’nın yeraltı zenginliğini kaptırmama uyarısı ile Fransa’yı, halkın özgürlük ve adalet talebine kulak tıkayan rejim tarifi ile Suriye’yi ad vermeden hedef aldı.

Türk dayı zamanı
/images/100/0x0/55eaf7daf018fbb8f8a259ae

Başbakan Erdoğan’ın ziyareti Fransa ve İngiliz ortak çıkartmasının ertesi gününe rastlıyor. Rastlantı sözcüğü ve tanımı hafif kaçabilir. Çünkü Nicholas Sarkozy ile David Cameron Türk Başbakan’ın gezi programı açıklandıktan birkaç gün sonra Trablus’a indi. Gerçi Türk medyası bu ikiliye yerel halkın -başka bir meydandaki- ilgi azlığını biraz ironiyle aktarıyor, ama bence Erdoğan’ın gezisinin başarısını Batılı liderlerin reyting yoksulluğu ile ölçmek iki tarafa da haksızlık.

Çünkü Sarkozy, Kaddafi Bingazi’ye saldırmadan yalnızca saatler önce, kimseyi beklemeden savaş uçaklarını kaldırdı, bombalamayı başlattı, Bingazi’deki asi liderleri Paris’te kabul etti, Silah yardımına yeşil ışık yaktı.

Hatta son şehir efsanesine göre kaçak Kaddafi, Fransızlar’ın elinde.

Yine de Tayyip Erdoğan’ın Şehitler Meydanı’nda Sarkozy’den kat kat fazla ilgi görmesi, tabii ki Libya ahalisinin nankörlüğü ile izah edilemez.

Biraz klişe kaçsa da, tarihi bağlar, model ülke konumu ve İsrail nefreti Erdoğan’a gösterilen teveccühün sebepleri arasında sayılabilir.

O yüzden bu farklı ilgiyi en iyi takip etmesi gereken Batılı liderler ve medyası olmalı.

Laik ve demokratik Türkiye’nin yeniden bu topraklara eski adıyla “dayı” yani hami ve yol gösterici sıfatıyla dönmesine itiraz etmemeli. Rekabet değil işbirliği kulvarı seçilmeli.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!