Torun: Kapatma davasının sonucunu AİHM'e götüreceğim
Güncelleme Tarihi:
Ferit ASLAN/DİYARBAKIR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2008 13:16
YARGITAY Cumhuriyet Başsavcısı'nın AKP hakkında açtığı kapatma davasında hakkında siyasi yasak istenen, ancak bireysel savunma yapmak için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru reddedilen eski AKP Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, davayı alehte de lehte de sonuçlansa Avrupa İnsan Hakları Mehkemesi’ne (AİHM) taşıyacağını söyledi.
Torun, “Ben bırakın demokrasileri, diktatörlükle idare edilen ülkelerde bile herhangi bir isnada maruz kalıp, savunması alınmayanı görmedim, duymadım” dedi.
AKP’ye açılan kapatma davasında 5 yıl siyasi yasak istenenler arasında adı geçen eski Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel savunma yapma başvurusunun reddedildiğini belirtti. Torun, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, kişisel savunma yapmak üzere iddianamenin tarafına tebliğini istediğini belirterek, şunları söyledi:
“Başvuru dilekçesinde, açılan dava her ne kadar ‘sui generis’ (kendine özgü) yani ne ceza davası ve ne de hukuk davası olmadığı ifade ediliyor ise de, görülecek olan davaya uygulanacak olan kuralların ceza usul kanunu hükümleri olacağını, tüzel kişiliğe verilecek kapatma hükmünün, aynı zamanda ve esas olarak hükmünü gerçek kişiler üzerinde gösterecek ve bazı kişiler sınırlı da olsa bir siyasi partiye girememek, üye veya yönetici olamamak/siyasi yasaklı cezasına mahkum edileceğini belirttim. Ülke yönetimine talip olan, bu yönde önemli mesafeler kat etmiş bulunan kişilere verilecek olan 5 yıllık siyasi organizasyonlarda görev alamamanın çok büyük bir ceza olacağını belirterek, bu itibarla savunma yapmak için iddianame ve eklerin tarafıma tebliğini talep ettim. 7 Nisan’da, bana gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç imzalı yazının son cümlesinde, ‘Davanın parti tüzel kişiliğine karşı açılmış olması nedeniyle iddianame ve eklerinin tarafınıza tebliği mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle İddianame ve gerek duyulan diğer belgelerin davalı partiden temini gerekmektedir’ denildi.”
‘DAVA SERBEST, SAVUNMA YASAK’
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği cevaba göre, kişisel savunma yapma hakları olmadığından avukat da tutamadıklarını kaydeden kendisi de hukukçu olan eski milletvekili Torun, “Savunmamızı yapacak olan kişi avukat olmadığı gibi, bizim tarafımızdan özel yetkilendirilmiş birisi de değil. Hukuk açısından çok garip bir durum ile karşı karşıyayız. Yapılacak işin adı, ‘vekaletsiz iş görmedir’ ve böyle bir iş görme yok hükmündedir” dedi. Torun, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel savunma ile ilgili cevabının Anayasa’nın 36’ıncı maddesi ile çelişkili olduğunu da ileri sürerek, “Hakkınızda dava açılıyor, bu serbest. Ama, savunma yapmamız yasak. O zaman Anayasa’da en önemli ilkelerden birisi olarak yerini bulan adil yargılanma nasıl olacak?” diye sordu.
‘AİHM'E TAŞIYACAĞIM’
AKP’li eski milletvekili Cavit Torun, “Ben bırakın demokrasileri, diktatörlükle idare edilen ülkelerde bile herhangi bir isnada maruz kalıp, savunması alınmayanı görmedim, duymadım. Cumhurbaşkanı seçilmekle hiçbir siyasi kimliği kalmayan sayın Abdullah Gül'ün durumu ne olacak? Siyasi parti yetkilileri onu hangi sıfatla savunacaklar? Gerçekten çok garip bir durum ile karşı karşıyayız. Mahkemenin kapısına dahi gitmeden hakkımızda hüküm verilecek. Dava lehte de alehte de sonuçlansa, iki durumda da konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacağım.”
AKP’ye açılan kapatma davasında 5 yıl siyasi yasak istenenler arasında adı geçen eski Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel savunma yapma başvurusunun reddedildiğini belirtti. Torun, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, kişisel savunma yapmak üzere iddianamenin tarafına tebliğini istediğini belirterek, şunları söyledi:
“Başvuru dilekçesinde, açılan dava her ne kadar ‘sui generis’ (kendine özgü) yani ne ceza davası ve ne de hukuk davası olmadığı ifade ediliyor ise de, görülecek olan davaya uygulanacak olan kuralların ceza usul kanunu hükümleri olacağını, tüzel kişiliğe verilecek kapatma hükmünün, aynı zamanda ve esas olarak hükmünü gerçek kişiler üzerinde gösterecek ve bazı kişiler sınırlı da olsa bir siyasi partiye girememek, üye veya yönetici olamamak/siyasi yasaklı cezasına mahkum edileceğini belirttim. Ülke yönetimine talip olan, bu yönde önemli mesafeler kat etmiş bulunan kişilere verilecek olan 5 yıllık siyasi organizasyonlarda görev alamamanın çok büyük bir ceza olacağını belirterek, bu itibarla savunma yapmak için iddianame ve eklerin tarafıma tebliğini talep ettim. 7 Nisan’da, bana gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç imzalı yazının son cümlesinde, ‘Davanın parti tüzel kişiliğine karşı açılmış olması nedeniyle iddianame ve eklerinin tarafınıza tebliği mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle İddianame ve gerek duyulan diğer belgelerin davalı partiden temini gerekmektedir’ denildi.”
‘DAVA SERBEST, SAVUNMA YASAK’
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği cevaba göre, kişisel savunma yapma hakları olmadığından avukat da tutamadıklarını kaydeden kendisi de hukukçu olan eski milletvekili Torun, “Savunmamızı yapacak olan kişi avukat olmadığı gibi, bizim tarafımızdan özel yetkilendirilmiş birisi de değil. Hukuk açısından çok garip bir durum ile karşı karşıyayız. Yapılacak işin adı, ‘vekaletsiz iş görmedir’ ve böyle bir iş görme yok hükmündedir” dedi. Torun, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel savunma ile ilgili cevabının Anayasa’nın 36’ıncı maddesi ile çelişkili olduğunu da ileri sürerek, “Hakkınızda dava açılıyor, bu serbest. Ama, savunma yapmamız yasak. O zaman Anayasa’da en önemli ilkelerden birisi olarak yerini bulan adil yargılanma nasıl olacak?” diye sordu.
‘AİHM'E TAŞIYACAĞIM’
AKP’li eski milletvekili Cavit Torun, “Ben bırakın demokrasileri, diktatörlükle idare edilen ülkelerde bile herhangi bir isnada maruz kalıp, savunması alınmayanı görmedim, duymadım. Cumhurbaşkanı seçilmekle hiçbir siyasi kimliği kalmayan sayın Abdullah Gül'ün durumu ne olacak? Siyasi parti yetkilileri onu hangi sıfatla savunacaklar? Gerçekten çok garip bir durum ile karşı karşıyayız. Mahkemenin kapısına dahi gitmeden hakkımızda hüküm verilecek. Dava lehte de alehte de sonuçlansa, iki durumda da konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacağım.”