Güncelleme Tarihi:
BALYOZ davası hükümlülerinin yakınları tarafından oluşturulan Vardiya Bizde Platformu üyeleri, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok ilde bir araya gelerek 88’inci kez Sessiz Çığlık eylemi düzenledi. İstanbul’da aileler, her cumartesi olduğu gibi dün de Beşiktaş Meydanı’nda toplandı. Eylemde konuşan Balyoz davası avukatlarından Celal Ülgen, TBMM’nin istediği zaman kanun çıkarabildiğini belirterek yeniden yargılanma konusunda 4 maddelik çözüm önerisi sundu. Ülgen şunları söyledi:
BU NASIL DÜŞMANLIK
“Birkaç gündür Sayın Adalet Bakanı bir çaresizliğini basınla paylaşıyor. ‘Bir çözüm aradık ama alamadık. Doğrusu bunu Anayasa Mahkemesi mi halletse’ gibi bir serzeniş... Ne oluyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde istediğiniz kanunu istediğiniz zaman çıkarıyorsunuz. Yapacağınız iş son derece basit. İşte size bir çözüm: 1- Bir torba kanunla Balyoz ve Askeri Casusluk davalarının infazını 1 yıl süreyle erteleyin. 2- Bu süre içerisinde Meclis’te bir araştırma komisyonu kurun ve yargıya etki eden bu çeteyi tespit edin. 3- Bu tespitten sonra sorumlularına kelepçeyi vurun ve Silivri’ye gönderin. 4- Bu 1 yıllık süre içerisinde bunlar gerçekleşir ve arkasından ortaya çıkmış olan durum nedeniyle hukuki olarak yargılamanın iadesinin yolunu açın. Başka yapılacak bir şey yok. Bu kadar basit. Ama siz kulağınızı tersten gösteriyorsunuz. Sorunu çözmemek için çalışıyor ve gerçekleri örtüyorsunuz. Düşünün, hiçbir suçunuz yok, zindana atılıyorsunuz. Annenizi kaybediyorsunuz, cenazesine gidemiyorsunuz. Oğlunuz evleniyor, mutlu gününde olamıyorsunuz, zindanlar ardındasınız. Bu nasıl düşmanlık. Pes doğrusu. Yazıklar olsun sizin insanlığınıza.”
ZARRABLARI BIRAKIYORSUN
Balyoz davası avukatlarından Günizi Dizdar da yaptığı konuşmada “Bir Adalet Bakanı’nın ‘Yapacak birşeyim yok’ deme lüksü var mıdır? Dünyanın neresinde görülmüş böyle bir şey” dedi. Dizdar, şöyle devam etti: “Canlarının istediklerini, ‘Zarrab’ları, ayakkabı kutucularını, milyar dolarları götürenleri 74 günde serbest bırakan bu zihniyet, neden bu yetişmiş ve önemli vatan evlatlarını ülkenin belini kırmak için içeride tutuyor. Artık yeter. Korkunun ecele faydası yok. Biz bu işe feryat ediyoruz. Susmayacağım. Susturabilmek için eğer bugünlerde bana bir şey olursa bilin ki onlar yapmıştır. Baştakileri devlet adamı sorumluluğuna davet ediyorum.”
GEZİ DİRENİŞİNE SELAM
Ankara’daki aileler ise Sakarya Meydanı’nda bir araya geldi. Yakınlarının fotoğraflarıyla Türk bayrakları taşıyan aileler adına yapılan açıklamada şöyle denildi: “Anayasa Mahkemesi aradan 7 aydan fazla zaman geçmesine ve suçsuz insanların 3.5 yıldır tutuklu olmasına rağmen halen kararını vermemiştir. Anayasa Mahkemesi neyi, niçin beklemektedir? Anayasa Mahkemesi, bu davaların siyasi olduğunu, yasaya aykırı olarak elde edilen sahte dijital verilerin delil olarak kullanıldığını, yargılama esnasında evrensel hukuk kurallarının hiçbirine uyulmadığını görmüyor mu? 17 Aralık 2013’ten itibaren, başta Başbakan olmak üzere tüm yetkililerin, bu davaları kastederek, orduya kumpas kurulduğunu, insanların sahte ihbar mektuplarıyla, yasa dışı dinlemelerle, sahte delillerle, tasarlanmış ve ayarlanmış bir kısım yargı mensuplarıyla mahkûm edildiklerini, içeride yatan insanların günahsız olduğunu söylediklerini duymuyor mu? Elbette görüyor, duyuyor ve biliyor. Ama bizler kararın neden geciktirildiğini bilmiyoruz. Adaleti sağlama dışında bir düşüncesi olmaması gereken Anayasa Mahkemesi’ni acil olarak göreve davet ediyoruz. Her alanda mevcut adaletsizliğe karşı halkın özgür iradesini ortaya koyan Gezi direnişini 1’inci yılında sevgiyle selamlıyor ve bu direniş esnasında hayatını kaybeden kardeşlerimizi özlemle anıyoruz.”
ABD’YE BAĞLI HAİNLER
Trabzon’da ise Ergenekon davasında 15 yıl 8 ay hapis cezası alan eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu da Atatürk Meydanı’ndaki eyleme katılarak bir konuşma yaptı. Yeniden yargılamanın, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde olmasını Allah’tan dilediğini belirten Alemdaroğlu, şunları söyledi: “Bu davalar aslında toplumu susturmak, biat kültürünü getirmek, ABD’nin isteği doğrultusunda Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleşmesi ve ülkenin bölünmesinde sessiz kalınması için düzenlenmiş davalardır. Bu kurgu sadece Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler tarafından gerçekleşmedi. Bu kurgu, 1 Mart 2003 Tezkeresi’nde olumsuz oy çıktığı için üzülüp tepki veren, 4 Temmuz 2003’te Kuzey Irak’ta askerlerimizin başına çuval giydiren, dünyanın komiseri sayılan ABD ile ona yandaşlık ve uşaklık yapan bazı hainler tarafından tezgâhlanmış bir davadır. Ergenekon davası bir trajedi ve tiyatrodur. Bu tiyatroda aktörler, Tuncay Güney denilen çift dinli bir hasta tip, ne yazık ki hemşerimiz olan bomba ihbarcısı Şevki ve oğlu Ali Yiğit, Savcı Zekeriya Öz, Ankara Barosu’ndan avukat Mehmet Ener ve Cumhuriyet Gazetesi bombacısı ve Danıştay cinayetinin tetikçilerinden Osman Yıldırım’dır. Bu tamamen dini eksenli, ulusalcılara karşı planlanan bir operasyondur.”
Ayın 10’u saat 10.00
İSTANBUL’daki eylemde Yurtseverler Platformu adına konuşan Serpil Ertürk, Balyoz davasında 16 yıl hapis cezası alan ve Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde yatan emekli Albay Berna Dönmez için bir duyuru yaptı. Ertürk, 10 Haziran günü sabah saat 10.00’da cezaevi önünde Dönmez’in de camından görebileceği yerde basın açıklaması yapacaklarını söyledi.