Güncelleme Tarihi:
Guardian gazetesinde, İstanbul'un da aralarında bulunduğu Avrupa'daki bazı şehirlerin kredi durumunun kırılgan olduğuna dair habere ilişkin sorularını yanıtlayan Topbaş, Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Bernard Emie'nin, Türk Fransız Ticaret Derneğinin düzenlediği toplantıda, İstanbul'un çok ciddi gelişmeler gösterdiğini, ekonomideki başarısı sebebiyle de dünyanın dikkatini çektiğini, ayrıca, kredisinin çok yüksek olması nedeniyle de Fransız Kalkınma Ajansının, 120 milyon avroluk krediyi, hazine garantisi olmaksızın verdiğini söylediğini anımsattı.
Büyükelçi Emie'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesine güvendiklerini, ekonomide geldiği başarıyı da taktir ettiklerini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Fransız yatırımcı iş adamlarının birlikte çalışmaktan memnun olduklarını ifade ettiğini anlatan Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ifadeler şunu gösteriyor: İstanbul'daki gelişmeler, somut olarak ortada ve herkes bunu takip ediyor. İstanbul ile ilgili kanaatler, resmi çevreler ve iş adamlarınca da tescil ediliyor. Bazı irili ufaklı düşünce kuruluşları veya birtakım ekonomist çevreler, kendilerince değerlendirme yaparlar. Türkiye'de yapılan kamuoyu yoklamalarına benzer tarzda, birçok kuruluş, kurum hatta gazete, kamuoyu yoklamaları yapmaktadır.
Ama burada çok önemli dikkate alacağımız kuruluşlar dünyanın genel olarak kabul ettiği, kriterlerinde isabet kaydeden kuruluşlardır. Brookings Metropolitan Policy Program ile London School of Economics and Political Science'ın ortak hazırladığı, Deutsche Bank Alfred Herrhausen Society tarafından desteklenen 'Metropolitan Kentler Araştırması'nda İstanbul, 1993–2010 yılları arasında ulaştığı yüzde 5.5'lik gelir ve yüzde 7.3'lük istihdam artışı ile 150 kent arasında birinci sırada yer aldı. Bu ciddi çalışma sonucunda, İstanbul'un birinci sırada yer alması zaten yeterlidir. Bazıları farklı açılardan, kendilerince farklı değerlendirmeler yapmış olabilir. Bizim geldiğimiz nokta, ticari ilişki içinde olduğumuz firmalarca da ülkelerce de biliniyor.”
“BELEDİYENİN KREDİSİ, HÜKÜMETİN KREDİSİYLE EŞDEĞER”
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kredisinin şu anda Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin kredisiyle eşdeğerde olduğunu ifade eden Topbaş, şunları kaydetti:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi her daim dış borçlanmalarda, Hazine kefaleti garantisi olmaksızın borçlanabilecek bir güçte. Bunu herkes kabul ediyor. Tüm yatırımcılar, iş adamları çok değişik tekliflerle bize gelmekte. Çok ciddi anlamda yatırım talebi var, bizimle birlikte iş yapmak isteyenler var. Biz de kendi bütçemizi ona göre düzenliyoruz.
2011 yılı konsolide bütçemizin 7 milyarın üzerindeki bir bölümünü, ana bütçemizin yüzde 62'sini yatırıma ayırdık. Sıkıntıya düşen bir belediye, yatırım yapmaz, yatırımlarını geri çeker. Yatırım yapmayıp, sadece kendi sistemi içinde kavrulmaya çalışıp, yatırımları kısar. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, yatırımlarını, yüzde 62'lere kadar çıkarması, bir sıkıntı olmadığının göstergesidir.”
“İSTANBUL HIZLA GELİŞİYOR VE GELİŞECEK...”
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütçesini yüzde yüzlere varan oranlarla gerçekleştirdiğini ifade eden Topbaş, “Bir resmi kurumun, bir kamu kuruluşunun bu oranları yakalaması, ne kadar gerçekçi ve doğru bir bütçe yaptığının işaretidir. Kredilendirmeler ve değerlendirmeler yapılırken bunlara bakılarak yapılıyor. Biz ek bütçeler yapmıyoruz” diye konuştu.
“Çok büyük yatırımlar yaptığınız için iç ve dış borçlanmalar yapmanız gayet doğaldır. Onları iyi dengeleyip, kendinizi çok iyi hazırladığınız zaman normaldir” diye konuşan Topbaş, şunları dile getirdi:
“Çünkü kendi öz kaynaklarınızla kısa sürede bazı adımlar atamayacaksanız, bunun yerine borçlanmayı uzun vadelere yaymak suretiyle çok acil yatırımları gerçekleştirebilirsiniz. 2028 yılına varan uzun vadeli borçlanmalarla bunu gerçekleştiriyor. Onu da iyi şartlarda aldığı kredilerle gerçekleştiriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, metrolarla ilgili almış olduğu kredi miktarı 1 milyar 570 milyon avro. Bu, çok ciddi, iyi bir değer ve tamamen Belediyenin hazine garantisi olmaksızın aldığı bir kredi. Bunun 120 milyon avrosu Fransız Kalkınma Ajansından, 700 milyon avrosu Avrupa Yatırım Bankasından. Avrupa Yatırım Bankası ilk kez kendi birliği dışında bir yere bu kadar parayı veriyor. 751 milyon avroyu da Fortis Bank konsorsiyumundan aldık. Bunlar da gösteriyor ki bu kadar ciddi rakamlar, Hazine garantisi olmaksızın güven duyulmayan bir yere verilmez. Bunlar bizim çok iyi bir yatırım ve para politikası izlediğimizin işaretleridir.”
Farklı ifadelerin ortaya çıkabileceğini, ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesinin performansının iyi olduğuna inandıklarını ifade eden Topbaş, şunları söyledi:
“Bunun yansımasıdır ki katma değerdeki artış, gayrimenkullerde küresel ekonomik krize rağmen düşüşün olmayışı, en iyi yatırım alanı olarak konuşulması, İstanbul'daki doğru adımlardan ve gelişmelerden kaynaklanıyor. İstanbul'da altyapı bulunmasa, geleceği endişe verici olsa kimse bu şehre yatırım yapmaz. Ulaşım sorunları çözülmüyor gibi görünse, çözülmeyecek diye bakılsa, kimse bu şehre yatırım yapmaz. İstanbul'un hızla gelişmekte olduğunu ve daha da gelişeceğini, yerel yönetimin bu konuda attığı adımların kenti çok daha geliştireceğini, planlamalarımızın bu şehre yeni bir vizyon açtığını, bu şehirde yatırımların tercih edilir hale geldiğini onlar söylüyor.”
İSPARK'a yabancıların 4 milyar avro değer biçtiğini ifade eden Topbaş, “Demek ki bu şehir kendi gücünü oluşturuyor. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi hiç yoktan İSPARK gibi bir şirketi ortaya çıkarmış. Bu değeri piyasaya sürdüğü zaman istediği gibi bir kaynak da elde edebilir. Onun için bu tür değerlendirmelere katılmıyorum” dedi.
Financal Times gazetesindeki, Avrupa'nın en büyük havaalanlarından biri olan Londra'daki Heathrow havaalanı ile Atatürk Havaalanı karşılaştırmasına da değinen ve bu değerlendirmeye katıldığını ifade eden Topbaş, “İstanbul'dan Londra'ya uçmak, gerçekten birinci dünyadan üçüncü dünyaya seyahat etmek gibi. Türkiye'nin yükselen güç statüsü abidesi olan Atatürk Havalimanı, çelik ve cam modernitesiyle adeta parlıyor. Kırık yürüyen bantları, gözlerin önüne serilen tavan boşlukları ve kirli yer halılarıyla Heathrow'un 3. terminali ise ulusal gerilemenin simgesi haline geldi” dedi.