Güncelleme Tarihi:
Susurluk Raporu'nda Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'a geniş yer ayıran Kutlu Savaş, ‘‘Eğer öldürülmeseydi, istediği yere ve istediği makama nüfuz edebilme imkanı bulacaktı’’ diyor. Savaş, Topal'ın kazandığı paranın, ağırladığı devlet büyüklerine ve elinin açıklığına rağmen kendi sonunu getirmesine mani olamadığını belirtiyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporu'nda Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'ın ilişkileri ve öldürülmesiyle ilgili bilgiler verildikten sonra, bunun üzerine bir değerlendirme yapılıyor. Topal'ın devletle olan akılalmaz boyuttaki ilişkileri anlatılıp, ‘eğer öldürülmeseydi, istediği yere ve istediği makama nüfuz edebilme imkanı bulacağı’ kaydediliyor.
Raporda Topal'ın gerçek anlamda dokunulmazlığa ulaşıp, saygın bir işadamı olmayı amaçladığı belirtilerek, ‘‘Şayanı şükrandır ki, gelişmeler Topal'ın hedeflediği noktaya uzanmasını engellemiştir’’ deniliyor.
Kutlu Savaş'ın raporunda, Topal'ın öldürülüşünü anlatıktan sonra yaptığı değerlendirme aynen şöyle:
‘‘Ömer Lütfü Topal hakkında ifade edilmesi gereken çok önemli bir husus vardır.
Emniyet ve MİT ilgilileri ülkemizde Amerikanvari mafya teşkilatı olmadığı, bazı kabadayıların etraflarına topladıkları 10-20-40-50 kişi ile çeteleştikleri, rüşvet vererek, zor kullanarak, devletin ilgili kurumlarının bilgisi dahilinde pek çok kanunsuz iş yaptıkları, etkili bir hükümet, hatta cesur-atak ve namuslu bir mahalli yöneticiyle o bölgeyi terk etmek zorunda kaldıkları hususunda hem fikirdirler. En önemlisi bu çetelerle ilgili olarak her türlü bilgi mevcut olduğundan kendilerini tasfiye etmek her zaman için kolaydır.
Ancak devletle bütünleşmiş, devletin ilgili kurumlarına entegre olmuş, mahallinde valiyi, emniyet müdürünü, Meclis'te ve hükümette yeterince üyeyi kendisine bağlamış ve bu kişilere adeta emir verebilir duruma gelmiş bir yapılanma mevcut değildir. Bu konuda ve Cumhuriyet tarihi boyunca en önemli mesafeyi katetmiş kişi Ömer Lütfü Topal'dır.
Eğer öldürülmeseydi, ülkenin en etkili ilişkileri içinde, istediği yere ve makama nüfuz edebilme imkânını bulacak ve birkaç yıl sonra da gerçek manada dokunulmazlığa kavuşacaktı. Bu noktada ilgili her uzman fikir birliği içinde görünmüştür.
Topal, kirli geçmişine rağmen bir süre sonra kumarhaneleri tasfiye etmek ve saygın bir işadamı olmak için stratejik bir karar verebilme becerisini de göstermiş. Türkmenistan'ı, oradan elde ettiği diplomatik pasaportun da gösterdiği gibi rezerv ülke olarak seçmiş, kendini birçok açıdan geleceğe hazırlayabilmiştir. Sadece kazandığı paranın büyüklüğü, Kıbrıs'ta ve Antalya'da ağırladığı bunca devlet büyüğüne ve elinin açıklığına rağmen kendi sonunu getirmesine mani olamamıştır.
Haraç vermekten nefret etmesine rağmen, sadece yetkililer değil, onların adamları, korumaları, adamların adamları da Topal'ın paralarına ortak olmuşlardır. Şayanı şükrandır ki, gelişmeler Topal'ın hedeflediği noktaya uzanmasını engellemiştir. Ancak bu durum, devletin çetelerle irtibatı konusundaki üzüntü verici tespitleri yok etmeye yetmemiştir.’’