Top peşinde durmak nedir bilmeyen adam FRANZ BECKENBAUER

Güncelleme Tarihi:

Top peşinde durmak nedir bilmeyen adam FRANZ BECKENBAUER
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 2006 00:00

30 yıldır herkes "Kaiser" yani "İmparator" lakabıyla tanıyor Franz Beckenbauer’i. Futbolculuğunda lider ve yıldız bir isimdi. 1974 Dünya Kupası’nı kaptan olarak kaldırdı. 16 yıl sonra bu kez Milli Takım teknik direktörüyken aynı başarıyı yaşadı. Hırsı ve karizmasıyla nereye el atsa altına çeviriyordu.

Kendi ifadesiyle kariyerinin en önemli sınavına ise bu yılki Dünya Kupası’nda çıktı. Yedi yıldır organizasyon komitesi başkanlığını yaptığı 2006 Dünya Kupası’nın eksiksiz gerçekleşmesi için her şeyini ortaya koydu. Turnuva öncesi her ülkeyi ziyaret etmekle kalmadı, her maçı tribünden izlemek gibi akıl almaz bir uğraşa da girdi. Onu öğle üzeri bir maçta, akşam bir diğerinde görenler Kaiser’in ne denli hırslı ve titiz bir yönetici olduğunu bir kez daha anladılar. Beş çocuk babası Franz Beckenbauer’i şimdi hangi görev bekliyor? Acaba kimilerinin iddia ettiği gibi FIFA Başkanlığı mı? Bunu da 2007’de öğreneceğiz.

"Dünya Kupası’nı futbolcu olarak kazanmak çok zordur. Teknik direktör olarak Dünya Kupası’nı kazanmak daha da zordur. Ama en azından futbolcu veya teknik direktör olarak birkaç kez kupayı kazanma fırsatı bulabilirsiniz. Halbuki hayatınızda sadece bir kez Dünya Kupası organize etme imkanınız vardır. Bu yüzden kariyerimde en büyük başarım 2006 Dünya Kupası’nı düzenleme hakkını elde etmek oldu." İki yıl önce İngiliz Independent gazetesine verdiği bir röportajda Franz Beckenbauer böyle konuşuyordu.

Aradan iki yıl geçti. 32 ülkenin milli takımı, Almanya’nın 12 şehrinde kupa maçları için sahaya çıktı. Dünyanın dört bir köşesinden on binlerce seyirci konforlu stadyumlarda takımlarını desteklemek için yollara düştü. Beckenbauer de dokuz yılını adadığı bu organizasyonun neredeyse bir saniyesini bile kaçırmamak için Dünya Kupası sponsoru Emirates Havayolları’nın tahsis ettiği bir helikopterle bir maçtan diğerine koşturdu ve protokol tribününde yerini aldı. Ve her seferinde, televizyon kameraları birkaç saniye de olsa Beckenbauer’in gururlu ifadesine odaklandı.

Halbuki, Münih’te 11 Eylül 1945’te doğduğunda, hem kendisi hem Almanya için böyle bir geleceği kimse öngöremezdi. Öyle ya Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda teslim olmasının üzerinden sadece dört ay geçmişti, ülke yıkıntılar içinde ve bölünmenin eşiğindeydi.

Posta memuru Franz ve ev kadını Antonie’nin ikinci oğlu olarak Münih’in işçi semti Giesig’de savaş sonrası yılların zor koşullarında büyüdü. Okulun yanı sıra futbola gönlünü kaptırmıştı: Henüz sekiz yaşında Münih SC 1906 kulübünün minik takımına yazıldı.

Babası futboldan hiç hazzetmiyor, oğlunun bu sevgisine tepki gösteriyordu. 1950’lerin Alman futbol yıldızı Fritz Walter’i kastederek "Futbolu bırakınca ne yapacak? Bir meslek edinmeyen hayatta tutunamaz" diyerek meşin yuvarlak peşinde koşanları küçümsüyordu. Franz "Futboldan kazandıklarıyla yaşar" deyince de "Futbolcular para biriktirecek kadar akıllı değildir" cevabını yapıştırıveriyordu. Ama genç Franz, futboldan kopmayı pek düşünmedi, yine de babasının ısrarıyla kendine bir alternatif yol da çizdi. Meslek lisesinde sigortacılık tahsili gördü.

18 YAŞINDA BABA OLUNCATAKIMDAN ATILIYORDU
/images/100/0x0/55eb12cdf018fbb8f8a94bf7

O yıllarda santrfor oynuyordu, gönlünde yatan aslan şehrin en meşhur kulübü 1860 Münih’in mavi formasını sırtına geçirmekti. Ancak, 1958’de bir genç takım maçında Münih 1860’lı oyuncular o kadar çok tekme attılar ki... O anda fikrini değiştirdi. Şehrin geri plandaki takımı Bayern Münih’i seçti 1960’ta. 17 yıllık beraberlik böyle başladı.

Bayern formasıyla orta sahada zarif ve akıllı oyunuyla hemen dikkat çekti ve genç milli takıma çağrıldı. Aynı zamanda lider özellliği ve inatçılığı da ön plandaydı. Ancak 1963’te henüz 18 yaşına bile gelmeden sevgilisi Ingrid’i hamile bırakınca ortalık karıştı. Almanya Futbol Federasyonu, Beckenbauer’e bir ültimatom verdi. "Ya Ingrid’le evlenirsin ya da milli takımdan atılırsın!" Bu tehdide aldırmadı ve evlenmeyi düşünmediğini açıkça söyledi. Onu ihraçtan kurtaran antrenör Dettmar Cramer’di. Kampta aynı odada kalmaları şartıyla genç yeteneğin affedilmesini sağladı. Oğlu Thomas aynı yıl dünyaya geldi. Ancak, babalığını birkaç yıl sonra üstlenecekti.

Bayern Münih, 1963’te kurulan Almanya Ligi Bundesliga’ya alınmamıştı. Münih’te bile az seyircinin izlediği bu takımı Gerd Müller ve Sepp Maier gibi arkadaşlarıyla ertesi yıl birinci lige çıkardı.

1965’te Milli Takım antrenörü Helmut Schön, onu ilk kez A Milli Takım’a çağırdı. Ertesi yaz, henüz 20’sinde İngiltere’deki Dünya Kupası’nın yükselen yıldızlarındandı. Uruguay ve Sovyetler Birliği’ne mükemmel goller attı. Londra’nın Wembley Stadı’ndaki final maçında ise ev sahibi İngiltere’nin en büyük yıldızı Bobby Charlton’ı marke etmekle görevliydi. 1998’de World Soccer dergisine o maçı şöyle anlatmıştı. "Bugünle kıyaslayınca taktik açıdan tamamen amatör bir zihniyete sahipmişiz. Maç boyunca topu kapan rakip kaleye yöneliyor, hemen gol atmayı amaçlıyordu. Uzatmalarda adım atacak halimiz kalmamıştı. Charlton, o gün benden daha iyi oynadığı için İngilizler kazandı." Birkaç hafta önce de İngiliz Sunday Times gazetesi yazarı Rob Hughes’a konuşurken "40 yıl önceki bu finali hálá unutamıyorum. Bence İngilizlerin attığı üçüncü golde top çizgiyi geçmemişti. Ama o gol geçersiz sayılsa bile İngilizler maçı kazanırdı" demekten kendini alamadı.

1966’da ilk evliliğini Brigitte Wittmann ile yaptı. Bu evlilikten Michael ve Stefan isimli iki oğlu daha oldu. Ancak, maç ve kamplarda geçen hayatı yüzünden büyüdüklerini pek yakından göremeyecekti. Stefan da yıllar sonra babası gibi futbolculuğa heves edecek ama fazla ilerleyemeden antrenörlükte karar kılacaktı.

Franz Beckenbauer’in yükselişi 1970’lerde hızlanarak sürdü. Bayern Münih, art arda üç kez, 1974, 1975 ve 1976’da Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazandığında kaptandı. Ama asıl ününü Milli Takım kaptanı libero Beckenbauer olarak edindi. Hem oyunu iyi okumasıyla savunma hattını yönlendiriyor hem de yüksek tekniği ve pas kabiliyetiyle hücumu başlatıyordu. Liderlik ettiği Avrupa Şampiyonu Almanya’yı 1972’de Belçika dönüşünde binlerce kişi karşılamıştı. İki yıl sonraki Dünya Kupası’nın ev sahibiyse Almanya’ydı.

BAZILARI BAVYERA KRALI DİYORBAZILARI AVUSTURYA İMPARATORU

28 yaşındaki Beckenbauer’in kaptanlık pazubandını taşıdığı için sorumlulukları arttı. Kupa öncesi primleri az bulan takım arkadaşları isyan ettiğinde futbol federasyonu başkanı Neuberger ile pazarlık masasına oturdu. İki tarafı da ikna etti ama sorunlar bitmedi. İlk tur maçında Doğu Almanya’ya karşı 1-0’lık yenilgiye uğrayan takım yerden yere vuruluyordu. Teknik direktör Helmut Schön, umutsuzluk içinde odasına kapanmıştı. Bu noktada Beckenbauer kontrolü eline aldı. Bonhof ve Grabowski’yi ilk 11’e aldırdı. Final maçında Hollanda karşısındaki galibiyetle Münih Olimpiyat Stadı’nda kupayı kaldırırken "Kaiser" yani "İmparator" lakabını ne kadar hak ettiğini ortaya koyuyordu.

30 yıldır taşıdığı bu lakabın verilişiyle ilgili, "Tor" kitabının yazarı Uli Hesse-Lichtenberger’in iki iddiası var. İlkine göre bir dergi onu Bavyera kralı II. Ludwig’e benzetti. Diğer iddiaya göre de bir Viyana deplasmanında Beckenbauer, Avusturya İmparatoru Franz-Joseph heykelinin önünde poz verince bu lakabı edindi.

Uzun yıllar ter döktüğü Bayern ve Alman Milli Takımı formalarına 1977’de veda etti. 32 yaşında, fotoğrafçı sevgilisi Diana Santmann ile yeni bir hayata başlamak istiyordu. 1978’in başında yılda bir milyon dolar maaşa New York Cosmos takımına transfer oldu. Brezilyalı Pele’nin gelişiyle Giants Stadyumu’nda her maçını 60 bin seyirci önünde oynayan Cosmos ile üç lig şampiyonluğu kazandı. Ama en çok New York sokaklarında rahatsız edilmeden dolaşmanın keyfini çıkardı. 1981’in sonunda Almanya’ya dönüp bir buçuk sezon Hamburg forması giydi. 1983’teki jübile maçından sonra bile rahat durmadı. 38 yaşında New York’a dönüp üç ay daha Cosmos foması giyip kramponlarını rafa kaldırdı.

Şimdi önünde başka kariyer imkanları vardı. Ama Kicker dergisine "İyi bir antrenör olabileceğimi düşünmüyorum" demişti.

BILD’İN ASPARAGAS HABERİ ANTRENÖR YAPTI

1984’te Milli Takım antrenörü Jupp Derwall kovulunca Bild gazetesi ve menajeri Robert Schwan’ın tezgahladığı asparagas haber her şeyi değiştirdi. Güya Beckenbauer gazeteye "Hazırım" mesajını vermişti. Bu haberden sonra kamuoyu baskısıyla, antrenörlük lisansı bulunmamasına karşın "Teamchef" yani "Takım Şefi" unvanıyla milli takımın başına geçti. 1986’de Federal Almanya’ya Dünya Kupası finali oynattı. Dört yıl sonra ise çok iyi hazırladığı Alman takımını tarihinde üçüncü kez dünya şampiyonluğuna taşıdı. Takımın aslarından Thomas Berthold, Beckenbauer ile çalışmayı şöyle anlatıyordu: "İşler iyi giderse sorun yaşanmazdı, ama eğer iyi gitmezse kaçacak delik arardınız."

Artık Almanya’nın en popüler şahsiyetlerinden biriydi. Birçok şirketin reklamına çıkıyor, futbolla ilgili her konuda görüşü alınıyordu. Ancak bir yandan da Almanya’da Bayern lobisi kurmakla suçlanıyordu. Kulüpte 1991’de ikinci başkanlığa getirildi. Üç yıl sonra başkandı. 1994 ve 1996’da iki kez eşofmanlarını giyip saha kenarına indi takıma bir lig ve bir UEFA Kupası kazandırdı. Birkaç yıl sonra Christoph Daum, milli takım antrenörlüğüne adayken Bayern lobisinin ayağını kaydırdığı dedikoduları yine su yüzüne çıktı.

KUPA DEVAM EDERKEN KAÇAMAK YAPIP EVLENDİ

Tabii Beckenbauer’in gözü Bayern’in de ötesindeydi. Almanya’nın Dünya Kupası adaylığı sürecinde rakip İngilizler’e ve Afrika taraftarı FIFA Başkanı Sepp Blatter’e karşı mücadele etti. 1999’da Blatter, zarfı açıp "Deutschland" (Almanya) dediğinde havalara sıçrayanlardan biriydi. Aradan geçen yedi yılda da organizasyonun eksiksiz gerçekleşmesi için Bayern’deki yetkilerini devretti. Geçen aralık ayından kupanın başladığı Haziran’a kadar 31 ülkeyi tek tek ziyaret etmek için vaktini neredeyse uçaklarda geçirdi. Dört yıldır birlikte yaşadığı Heidrun Burmester ile Avusturya’nın Kitzbühel Kasabası yakınında evlenmek için bile kimseye haber vermedi. Kupa maçları arasında bir kaçamak yapmayı tercih etti.

Peki ya şimdi? Futbolun her alanında geçen 40 küsür yıldan sonra Beckenbauer kendini emekliye mi ayıracak? "Beş çocuğum var. Ama ilk üçü doğduğunda 23 yaşındaydım. Babalık görevlerimi tamamen ihmal ettim. Şimdi iki küçük çocuk babasıyım ve onların büyüdüğünü görmek istiyorum" diyor. Ama onun gibi hırslı bir yönetici bununla yetinmeyebilir. Şimdiden FIFA ve UEFA başkanlıkları için adı geçiyor. Bakalım, FIFA’nın kurt yöneticisi Blatter’e de meydan okuyabilecek mi?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!