Güncelleme Tarihi:
ABD'de yaşayan ve bugüne kadar küfür iddiasını reddeden Tolga Gariboğlu, hurriyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada, 1993 senesinde gerçekleştiği öne sürülen olayla ilgili söyleyecek sözleri olduğunu ancak bunları Türkiye'ye dönünce canlı yayında dile getireceğini belirtti.
"Kendimi telefonda değil, televizyonda daha iyi ifade edeceğimi düşünüyorum" diyen Gariboğlu, Şubat ayında Türkiye'ye gelerek bu konuya açıklık getireceğini söyledi. Gariboğlu'nun Türkiye'de yapacağı açıklamalar, hurriyet.com.tr'den canlı yayınlanacak.
ABD'de hayata geçirmeyi planladığı bir proje üzerinde çalıştığını da ifade eden Gariboğlu, söz konusu çalışması hakkında bilgi vermekten kaçındı.
YÖNETMEN: BEN ŞAHİT OLMADIM
Tartışmaya ilişkin son açıklama ise programın ilk yönetmeni Ahmet Çelenk'ten gelmişti.
Hurriyet.com.tr'nin ulaştığı Çelenk, "Programın ilk yönetmeni benim. Hatta Tolga'yı (Gariboğlu) da ben buldum. Ne kadar süre yönettiğimi hatırlamıyorum. Zira üzerinden 20 seneyi aşkın süre geçti. Ama benim yönettiğim programlarda böyle bir şey yaşanmadı" dedi.
Çelenk, böyle bir konunun bunca yıl sonra tekrar gündeme gelmesinin ise ilginç olduğunu belirtti ve sosyal medyanın gücünün bu olayla bir kez daha kanıtlandığını dile getirdi.
YAPIMCI: KÜFÜR OLAYI YAŞANDI
"Hugo'da küfür olayı yaşandı mı" tartışması hafta başında Ekşi Sözlük'te ve sosyal medyada patlak verdi.
Tartışmalar üzerine ulaştığımız olaya en yakın isimlerden programın yapımcısı Alphan Manas, olayı doğrulamış ve bunu kendisine Tolga Gariboğlu'nun aktardığını söylemişti.
EKŞİ SÖZLÜK YAZARI: KÜFREDEN ÇOCUK BENİM
Bu arada Ekşi Sözlük yazarları, Hugo'ya küfreden çocuğu bulma çabalarını sürdürüyor. "asliarar" kullanıcı adlı bir Ekşi Sözlük yazarı ise o çocuğun kendisi olduğunu iddia etti ve "Tolga Abi'ye küfretmedim. Benim kızgınlığım Hugo'yaydı... Tolga Abi'ye değil" dedi.
Hurriyet.com.tr'nin sorularını yanıtlayan "asliarar" yaşadıklarını şöyle anlattı:
- Olayı Ekşi Sözlük'te bütün ayrıntılarıyla anlatmışsınız. Bize kendinizi tanıtır mısınız? Güncel bir fotoğrafınızı ve entry'de bahsettiğiniz fotoğrafları bizimle paylaşır mısınız?
- Fotoları atacağım zaten. Kendime ait olanları da evimin fotolarını da. Hugo posterlerinin olduğu odamı da... Olay gerçek. Kendimi tanıtmak gibi bir niyetim yok. Meşhur olmak değil niyetim. Yarın sabah yüklemiş olurum fotoları entry’min altına. Hali hazırda böyle aptalca bir konu ile gündeme gelmekten de imtina ederim. Dediğim gibi sadece çok büyüyünce bilinsin istedim o kadar.
- Konu Ekşi Sözlük'ün dışına bu kadar taşmışken, açıklamanız bir entry'le sınırlı kalmasa keşke.
- Dediğim gibi elimde olan sadece anlattıklarımı destekler nitelikte fotoğraflarım ve belki 93 senesinde gelen faturalara ulaşılabilecek telefon numarası var. Bu konu gerçekten aptalca emin olun saçma sapan bir şey. Çıkıp "o benim" demek gerçekten utanç kaynağı olacak bir durum benim açımdan. Bu sebepten sadece "var mı yok mu" konusunda; bu kadar büyümüşken yaptığım bir şey. Susmak pek doğru gelmedi ve olayı hatırladığım kadarı ile anlattım. Ayrıca Adana'da filan da değilim. Olay İstanbul merkezli. İkitelli denen muhitte oturuyorduk o zaman.
- Adınız Vehbi mi peki gerçekten? Malum hikayeyi en iyi hatırladığını iddia edenler "Çocuğun adı Vehbi’ydi" diyor. Bir de sizce kayıtlar neden yok?
- Adım Vehbi değil. Onların ne hatırladığını bilemiyorum. Kanal 6 olduğuna eminim çünkü o zaman televizyonumuz Grundig marka, üstünde bir oyuk ve kenarında plastik bir çubuğu olan, kanal ayarlamak istediğimizde çubuğu alıp o kanalın üstündeki çubuğa sokarak ayarlanabilen bir televizyondu ve ben de TRT1'i 1. kanala, TRT2'yi 2. kanala, Kanal 6'yı 6. kanala, ayarlamak gibi bir rahatsızlık vardı. Oradan gayet net hatırlıyorum. Kayıtların kaybını bilemeyeceğim ancak o zamanlar Tele10 filan da vardı. Onların kayıtları da tutuluyor muydu ki? Kaybolmuş, silinmiş, üstüne haber çekilmiş filan olabilir bence.
Cengiz Özbek