TOKİ soruşturmasında yeterli delil bulunamadı

Güncelleme Tarihi:

TOKİ soruşturmasında yeterli delil bulunamadı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2014 11:35

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun bir ayağı olan TOKİ soruşturmasını tamamlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarına iş adamı Ali Ağaoğlu, Nazif Zorlu, Mehmet Ali Aydınlar, Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Beşiktaş Belediyesi eski Başkanı İsmail Ünal’ın da arasında bulunduğu 60 kişi hakkında yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle dava açılmamasına karar verildi.

Haberin Devamı

20 eylemin tek tek ele alındığı takipsizlik kararında 18 Eylül 2012’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen bir elektronik posta ihbarı ile başlayan soruşturmansın başlangıcında verilen iletişim tespit kararının hukuka uygun olmadığı belirtildi.

“HUKUKA UYGUN DEĞİL”

Takipsizlik kararında şöyle denildi:
“Esasen bu ret kararından sonra yeni deliller elde edilmeden tekrar talepte bulunulması yasal olarak mümkün olmadığı halde yeni delil elde edilmeden birkaç gün sonra yeniden bir başka Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak talepte bulunmak suretiyle iletişimin tespitine dair karar alınması yoluna gidilmiştir. Dolayısıyla soruşturmanın başlangıcında verilen iletişimin tespiti kararı hukuka uygun değildir. Bu kararın hakim tarafından verilmiş olması kanun koyucunun aradığı hukuki ve fiili şartların gerçekleştiğine dair kesin karine sayılamaz.

“HUKUKA AYKIRI DELİL YARGILAMAYA ESAS ALINMAZ”

Ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla sınırsız hukuk kurallarına aykırı ve sanık haklarını hiçe sayan yöntemler izlenemez. Çünkü bu deliller hukuka aykırı delil olarak nitelendirilirler. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller hukuka uygunluğun baştan sona süreceği ceza yargılamasında kullanılamazlar ve esas alınamazlar.”

“DAĞDAKİ ÇOBANIN PARANOYASI”

İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasını düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135’inci maddesinde 6 Mart 2014’de değişiklik yapıldığı, soruşturmanın ise bu tarihten önce başlatıldığı hatırlatılan takipsizlik kararında bu konuya ilişkin Anayasa maddeleri ve Yargıtay kararlarına da yer verildi. Önleme dinlemesiyle adli amaçlı dinlemeyi birbirinden ayırmak gerektiği vurgulan kararda “Aksi halde dağdaki çobanın dahi telefonlarının dinlendiği paranoyasıyla yaşadığı bir toplum yaratırız ki şu an ülkemizde ortaya çıkan durum aşağı yukarı budur. İnsanların haberleşme özgürlüğünden söz edemeyecekleri bir ortamı yaratmak temel hakların korunmasında tavizsiz üzerine düşeni yapmak zorunda olan bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir durum değildir” denildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!