Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Kurulu BaÅŸkanı Ahmet Ertürk, Uzan Grubu'nun lokomotif ÅŸirketi Telsim'i iÅŸletmek gibi iddiaları bulunmadığını belirtirken, Telsim'i satacaklarını bildirdi. Ertürk, Cem uzan'la yarın biraraya gelecekleri de açıkladı.Ertürk, CNNT Türk'ün sorularını yanıtlarken, kamu, alacağını tahsil etmek istiyorsa, tahsil edilebelecek kaynaklardan en önemlisinin Telsim olduÄŸunu vurguladı. Telsim'in yönetim ve denetiminin Fon'a geçtiÄŸine iÅŸaret eden Ertürk, ÅŸirketin hisselerine de, hukuki bir takip süreci sonucunda alacaklarına karşılık haciz koyduklarını kaydetti. Ahmet Ertürk, şöyle dedi: ''Biz ÅŸimdi Telsim, bir müşteri bulduk diyelim karşımıza geldi, biz bunu satacağız. Telsim'i iÅŸletmek gibi iddiamız yok, bunu satacağız. Ve umut ediyorum, öyle iÅŸaretler de var, öyle geliÅŸmeler devar, beklediÄŸimizin de üstünde bir fiyatla. KonuÅŸuyoruz, görüşüyoruz. Ä°lgiler hem yerli hem yabancı çok var. Yani Telsim bizim için alacaklarımızı tahsil edebileceÄŸimiz önemli bir kaynak.     "KONUÅžARAK OLAYLARI ÇÖZERÄ°Z"Ertürk, ''Cem Uzan'la masaya oturacak mısınız''' ÅŸeklindeki soru üzerine de, ÅŸunları söyledi: ''Elbette. Hakim ortaklardan, ailenin fertleri her kimse, bunların gelip masaya oturup (öyle birÅŸey oldu tamam, ama bu noktadan sonra biz şöyle düşünüyoruz, şöyle bir strateji ile bu borçlarımızı ödemek istiyoruz), yahut da belki diyecekler ki (biz ödeyemiyoruz, zaten aldınız ÅŸirketleri, onları satın) belki bize öyle denecek. Ama sonuçta gelip bir konuÅŸmamız gerekiyor. Dün yaptığımız 1-2 görüşmeye istinaden önümüzdeki 1-2 gün içinde biraraya gelip konuÅŸacağız. Ama ÅŸu anda neyi konuÅŸacağımızı bilmiyoruz tabii, ama konuÅŸacağız. Çünkü biz burada alacaklıyız. KonuÅŸarak olayları çözeriz.   Biz kendilerine daha önce de davette bulunduk, dün itibariyle yaptığımız bir telefon konuÅŸmasından sonra sanıyorum yarın, tam randevu tarihini bilmiyorum ama sanıyorum yarın biraraya geleceÄŸiz. ama ne konuÅŸacağımızı bilmiyoruz.''"ŞİRKET HÄ°SSELERÄ°NÄ° DEVRALMADIK"Ertürk, soruları yanıtlarken, Uzan ÅŸirketlerinde hisseleri devralmadıklarını, ÅŸirketlerin yeni sahibi olmadıklarını söyledi. Hisselerin Uzan ailesine, bankanın hakim ortaklarına ait olduÄŸunu belirten Ertürk, ÅŸunları kaydetti: ''Biz bu hisseleri haczettik. Haciz yoluyla ve kanunun bize verdiÄŸi yetkiyle devraldık. Temettü dışındaki ortaklık haklarını devraldık. Åžirketlerin yasal olarak yönetim ve denetim haklarını devraldık. Bizim buradaki amacımız bu ÅŸirketleri yönetmek, biz bu yönetimi yaparak bu alacağımızı oradan tahsil etmek gibi bir stratejimiz yok. Henüz detayları üzerinde çalışıyoruz, ama sonuçta biz bu ÅŸirketleri, alacağımızı tahsil etmek için satmak gerekiyorsa -ki öyle ana stratejimiz o- biz bunları satacağız. Bu hisselere koyduÄŸumuz hacizler dolayısıyla alacağımız olduÄŸu için biz bunları satacağız. O kanun bize bu hakkı veriyor.''       Ertürk, Uzan Grubu ÅŸirketlerin yönetiminin devralınmasından sonra kamuya ilave yük geldiÄŸi gibi bir algılamanın söz konusu olduÄŸuna dikkat çekti. ''Yani acaba bu 7.5 katrilyon liraya ilaveten bir de biz Motorola'nın borcunu mu üstlendik? Hayır böyle birÅŸey söz konusu deÄŸil'' diyen Ertürk, henüz Telsim'in kayıtlarından yansıyan bir borç rakamının kendilerine gelmediÄŸini söyledi. Motorola için 2 milyar dolar, Nokia'yı için 700 milyon dolar gibi bir rakamın konuÅŸulduÄŸunu belirten Ertürk, hukuki süreçte telaffuz edilen rakamların ise farklı bir hesap konusu olduÄŸuna iÅŸaret etti.     "ALACAKLI KOY MASANIN ÃœSTÃœNE 2 MÄ°LYAR DOLAR DEMEZ"Ertürk, bu borçları kamunun üstlenmesinin söz konusu olmadığını vurgulayarak, ÅŸunları kaydetti: ''Bunlar Telsim'den alacaklılar. Biz de Telsim'den alacaklıyız ve öncelikli alacaklıyız.    Bu borçları, biz sattık diyelim, karşımıza iyi bir alıcı çıktı, iyi ÅŸartlarla müzakere ettik anlaÅŸtık ve sattık. Bunlar elbette iÅŸin doÄŸal gereÄŸi, ticari kurallar bunu gerektirir, alıcı gidip bu alacaklılarla konuÅŸacaktır, masaya oturacaktır. Almadan veya aldıktan sonra... Bizim gayemiz, Telsim'i borcunu ödeyebilir bir ÅŸirket haline getirmek. Borcunu ödeyebilir bir ÅŸirket olarak gördükten sonra karşıdaki alacaklılar oturacaklar, pazarlık yapacaklar, yeniden yapılandıracaklar. Hiçbir zaman hiçbir alacaklı koy masanın üstüne 2 milyar dolar demez. Biz de ÅŸu anda demiyoruz 7.5. katrilyon lirayı getirin koyun masanın üzerine demiyoruz.''     KORKU ATMOSFERÄ° YARATMAK Ä°STEMÄ°YORUZErtürk, Fon'a alınan bazı bankalarla imzalanan protokollerin durumuna iliÅŸkin bir soru üzerine de ÅŸunları söyledi: "Åžimdi bu operasyon, tırnak içinde söylüyorum; bu operasyondan sonra basında, kamuoyunda, (bu sadece tek bir aileye ve bir husumet dolayısıyla yapılan bir operasyondur) ÅŸeklinde yanlış algılamalar oldu, ya da böyle yanlış algılamalara yol açıldı, sebebiyet verildi. Bazı çevreler tarafından (BaÅŸka operasyon yok mu, baÅŸka birçok banka fona devredildi, bunlar hakkında ne yapılıyor, sırada yeniler var mı?) diye bazı yorumlar yapıldı. Åžimdi bunlara cevap vermek gerekiyor, bir ihtiyaç bu. Önce ÅŸunu söyleyeyim biz böyle bir polisiye, korku atmosferi yaratmak istemiyoruz. Böyle birÅŸey bizim kaçındığımız birÅŸey. Ä°ÅŸ alemi, iÅŸ dünyası bu ÅŸeylerden hoÅŸlanmaz, istikrar ister, güvenlik ister, düzgün çalışacağı bir ortam ister. Biz bunları zedeleyecek ÅŸeylerin peÅŸinde deÄŸiliz.''   Fon'daki 20 bankanın hakim ortaklarıyla alacaklarını nasıl tahsil edeceklerinin konuÅŸmalarını yaptıklarını anlatan Ertürk, açıklamalarını şöyle sürdürdü: ''Daha bir ay olmadı bizim buraya baÅŸlamamız. Bu iÅŸin bir tarihi, geçmiÅŸi var. Bizden önce çalışan arkadaÅŸlarımız var. Bunların protokole baÄŸladığı alacakları var. Bunları herkes biliyor, ama yeniden tekrarlayayım. Bunları grup ismi olarak zikrediyorum. Çukurova Grubu bunlardan birisi. Sabah Grubu yani Dinç Bilgin ve onun baÄŸlantılı olduÄŸu, Ceylan Grubu, Bayındır Grubu, CıngıllıoÄŸlu Ailesi diyelim ve Sürmeli Grubu.    Bunlarla protokoller imzalanmış. Tabii protokollerin birtakım ÅŸartları var. Yerine getirilmesi gereken bazı iÅŸlemler var. Bunların bir kısmı hukuki süreçlerin tamamlanmasını gerektiriyor. Onları takip ediyor arkadaÅŸlarımız, zaten bir kısmını tamamlamış bir kısmı yerine getirilmeye devam edecek. Ödemeler devam ediyor. Bazı opsiyonlar içinde ödemeler yerine getirilmeye devam edilecek. Bunların takipçisiyiz. Bu protokoller ÅŸartlara uyulduÄŸu sürece yürürlüktedir. Ayrı bir izleme grubumuz var. Bunlar protokolleri izliyorlar.'' Devam eden görüşmeler bulunduÄŸunu, bir kısmı ile belli bir mutabakat, belli bir anlayış birliÄŸine ulaşıldığını belirten Ertürk, anlayış birliÄŸinin öncelikle borç rakamını tespit etmeyi ifade ettiÄŸini kaydetti. Bazı hakim ortakların, kendi kullandıkları kredilere olaÄŸanüstü yüksek faizler charge ettiklerini kaydeden Ertürk, ''Bu sebeple bizim devraldığımız alacak rakamları, bu yüksek faizleri içeren rakamlar. O nedenle onlar üzerinde görüşmeler yapıyoruz'' dedi.     BÄ°R KISMI Ä°LE BAZI PÃœRÃœZLER VARToprakbank, Sümerbank, Ä°nterbank, Yurtbank, Ä°ktisat Bankası, Kentbank ve Esbank'ın hakim ortaklarıyla görüşmeler yapıldığını açıklayan Ertürk, bu görüşmelere iliÅŸkin ÅŸunları söyledi: "Bunların bir kısmı ile ben de görüştüm. Hem bir nezaket görüşmesi hem de ne aÅŸamada olduklarını onlardan dinledim.   Kendi arkadaÅŸlarımızda görüşmelerin geldiÄŸi aÅŸamaları bize anlattılar. Bir kısmı ile bazı pürüzler var. Bir kısmı ile aÅŸağı yukarı bir ÅŸeye varılmış durumda ya da bir kısım teknik çalışmalar yapılıyor. Bunların çoÄŸuyla görüştük ve ben umutluyum bunları çözeceÄŸiz. Ama elbette bunları çözelim derken, bu paraları hemen masanın üzerine getirip koyacaklar ve bu paraları tahsil edeceÄŸiz böyle birÅŸey yok. Ama bir protokol yapacağız. Protokol olması alacak tahsilinin belli bir düzene girmesi anlamına geliyor. Protokollere uyulmadığı zaman bizim alacaklarımız bakidir ve aldığımız hukuki tedbirler devam edecektir kaldığı yerden. O sebepten orada herhangi bir tereddüt söz konusu deÄŸil.''  Yıllardır sürüncemede kalan bu konuları çözmek istediklerini, ancak henüz olumlu safhaya girmemiÅŸ olanların da bulunduÄŸunu belirten Ertürk, ''Bu gruplardan hangisi para ve mal kaçırma, ÅŸirket kaçırma, alacağımızı tahsil etmeyi zorlaÅŸtıracak yollara tevessül ederse, biz yasaların bize verdiÄŸi o yetkileri kullanırız, toplumun hiç şüphesi olmasın'' dedi.     İŞİN POLÄ°SÄ°YE AYAÄžIErtürk, ÅŸirket yönetimlerine el konuln mali polis ayağının biraz yanlış anlaşılmaya müsait bir ÅŸekilde topluma takdim edildiÄŸini söyledi. ''Belki o konuda rahatsız olan insanlar oldu. GeçmiÅŸte benzer olayların bilinç altımızda yarattığı korkular tekrar depreÅŸti'' diyen Ertürk, ÅŸirketlerin yönetim ve denetimine el koyma kararından sonra yeni yönetici atadıklarını anımsattı. Ertürk, ''Normal olarak gidip bu ÅŸirketlerin daha önceki yöneticilerine, (biz bu ÅŸirketleri alacağımızdan dolayı devralıyoruz yönetimini bize teslim edin), onlar da (buyrun biz kalkıyoruz, siz oturun) deseler hiçbir problem olmaz, böyle sansasyonel olaylar olmaz, böyle polisiye ÅŸeyler olmaz. Toplumun çok yakından izlediÄŸi gibi bu imkanı biz bulamadık. Yani biraz kötü bir durum olmaması, ters bir durum olmaması, korkulacak bir durum olmaması için polisiye bir destek eÅŸliÄŸinde arkadaÅŸlarımız oraya gittiler. Yoksa burada böyle bir baskın anlayışı, bir polisiye harekat anlayışı söz konusu deÄŸil.''BDDK VE TMSF'NÄ°N BÄ°RBÄ°RÄ°NDEN AYRILMASIErtürk, BDDK ve TMSF'nin yeni yasayla birbirinden ayrıldığını hatırlatarak, ''Bu bankacılık sektörüne saÄŸlık getirecek, daha düzenli iÅŸleyiÅŸ saÄŸlayacak. 1.5 aylık tablo da onu gösteriyor'' dedi. BDDK ile henüz ayrıştırma iÅŸleminin yapılmadığını ve bunun için bir ekip oluÅŸturduklarını kaydeden Ertürk, ''İç içe girmiÅŸ 2 kurul, 2 kurum olduÄŸu için sanki siyam ikizleri operasyonu yapar gibi bu operasyonu yapmak durumundayız'' diye konuÅŸtu. ''Devraldığınız tablo nedir?'' sorusu üzerine, kötü, toplumu ve herkesi üzen bir tablo olduÄŸunu ifade eden Ertürk, gelinen süreçte 20 bankanın kendi hastanelerine geldiÄŸini, bunlardan bir kısmının birleÅŸtirildiÄŸini, bir kısmının satıldığını ve ÅŸu anda bünyelerinde 2 banka bulunduÄŸunu bildirdi. Pamukbank için Halk Bankası illa görüşmeler olduÄŸunu ve inceleme yapıldığını belirten Ertürk, ''Halk Bankası'nın aslında Pamukbank'a ihtiyacı var. Pamukbank'ın da öyle bir güce ihtiyacı var. Åžu an birÅŸey söylemek için erken, ama böyle bir birleÅŸme durumu, olasılıklardan birtanesi ve en güçlü olan'' diye konuÅŸtu.    Ertürk, Pamukbank'ı en iyi ÅŸekilde satmak, pazarlamak durumunda olduklarını vurgulayarak, şöyle dedi: ''Ä°ÅŸimiz, yeni banka sahibi olmak, yeni banka iÅŸletmeciliÄŸi yapmak deÄŸil. Hiç kimse hastanede kalmaz, bir ev deÄŸildir hastane. Gelinir, tedavi edilir ve gidilir ya da ölünür, morga... Bizim iddiamız ve çalışmamız, tedavi edip bir an önce tahliye etmek, göndermek, elimizden çıkarmak. Çünkü Pamukbank toplumun bir deÄŸeri.''  Bayındırbank'ı bir geçiÅŸ bankası olarak kullandıklarını hatırlatan Ertürk, bu bankayı da Varlık Yönetim Åžirketi ÅŸeklinde yeniden yapılandırmak istediklerini ifade etti.    Ahmet Ertürk, söz konusu 20 bankanın Fon'a devredildiÄŸi tarihte 17 milyar doları zararı bulunduÄŸunu, bunun 11 milyar dolarının kredilerden geldiÄŸini, geriye kalan 6 milyar doların da diÄŸer banka iÅŸlemlerinden doÄŸan zarar olduÄŸunu bildirdi.    Ertürk, deÄŸerli bankacı profesyoneller olduÄŸunu, bunların çok yüksek transfer ücretleri istediÄŸini dile getirerek, ''Çok lüks, çok pahalı ÅŸubeler, 1 milyon dolara mal olan ÅŸubeleri biliyoruz. Normalda iyi çalışan bir bankanın 100-150 bin dolara mal edeceÄŸi ÅŸubeler 700-800 bin-1 milyon dolarlara çıktı. Mevduat ÅŸekilde toplanan paraları bu banka sahipleri kendi paraları zannettiler ve bunu inanılmaz bir ÅŸekilde, savruk bir ÅŸekilde harcadılar'' diye konuÅŸtu.    FETRET DEVRÄ°Â Banka sektörü krizinin sadece Fon'a devredilen bankalarla sınırlı olmadığını, kamu bankaları olayının da bulunduÄŸunu ifade eden Ertürk, ÅŸunları kaydetti: ''Kamu bankalarının geçtiÄŸimiz o dönemlerde, ben bu dönemleri Türkiye için fetret dönemleri olarak tanımlıyorum. Gerçekten 1990'lı yıllar, Türkiye'nin bir daha yaÅŸamamasını umut ettiÄŸimiz, temmeni ettiÄŸimiz yıllar. Onların faturalarını hala ödüyoruz. O fetret döneminin önemli bir olgusu da kamu bankalarının alabildiÄŸine ilkesiz bir ÅŸekilde kullanılması ve görev zararları. Bunun topluma maliyeti 22milyar dolar. Yani Fon bankalarından çok daha fazlası. 47.2 milyar dolar bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasının topluma getirdiÄŸi yük.''    Bugün TMSF'nin Hazine'ye yaklaşık 36 milyar dolar borcu bulunduÄŸunu ifade eden Ertürk, amaçlarının, yeni bir KÄ°T yaratmak deÄŸil, zorunlu olarak devraldıkları iÅŸtiraklerin, kendilerinde kaldığısüre içinde deÄŸerlerini koruyarak, hatta yükselterek elden çıkarmak olduÄŸunu vurguladı.     "UZAN YASASI DEĞİL"TMSF BaÅŸkanı Ertürk, bir soru üzerine, 5020 sayılı yeni Bankalar Yasası'nın, Ä°mar Bankası'nda dünya finans tarihinde belki de hiç rastlanmayan olgu nedeniyle çıkan bir yasa olduÄŸuna iÅŸaret etti. Karşılaşılan özel durumun mevcut yasalarda öngörülmediÄŸini belirten Ertürk, ''Bu özel durumu ve bu ÅŸekilde gelecekteki diÄŸer muhtemel fiilleri kapsamına almak için yasalar çıkardık. Elbette bu özel durumu kapsayan bir yasa. Bu suçu baÅŸkası da iÅŸlerse bu yasanın kapsamına girecektir. Bu bir suç, üstelik topluma maliyeti çok ağır bir suçsa bu suçu cezalandırmak için yasa çıkarmak hata mıdır?'' diye konuÅŸtu. Yasal hükümlere dayanarak muvazaalı ÅŸirketlerin, iÅŸlemlerin üzerine gidip bunların mal ve para kaçırma aracı olarak kullanılmasına engel olmak, alacaklarına tahsil imkanı aramaya çalıştıklarını ifade eden Ertürk, Ä°mar Bankası için iflas davası açıp açmadıkları yönündeki soruyu da şöyle yanıtladı: ''Bizim bir defa takip iÅŸlemine baÅŸlayabilmemiz için braları ödememiz gerekiyordu. Ödemeler yapıldı. Åžu anda 7.5 katrilyon lirayı Ziraat Bankası'nın hesaplarına aktardık. Bunların yaklaşık 2 küsur katrilyonu nakden ödendi, geri kalanı vadeli olarak hesap açıldı ve bunlar vadeler geldiÄŸinde mudiler bu paralarını alacaklar. Bizim açımızdan bir ödeme yapıldı. Bu ödeme yapıldıktan sonra ancak biz takip iÅŸlemlerine baÅŸlayabilirdik. Åžu anda bu takip iÅŸlemleri yürüyor. Ä°flas davası için de biz Kurul olarak karar aldık. arkadaÅŸlarımdan edindiÄŸim bilgiye göre Ä°mar Bankası için bugün bu davayı açıyoruz."  Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Kurulu BaÅŸkanı Ahmet Ertürk, Uzan Grubu ÅŸirketlerine el konulması olayının siyasetle ilgisi bulunmadığını, bir alacak tahsilatı yaptıklarını söyledi.    Ertürk, olayla ilgili olarak toplumda ''sadece belli bir aileye yönelik bir husumet ÅŸeklinde yanlış yorumlamalar ve algılamalar'' olabileceÄŸini ifade ederek, ''Bunu düzeltmek istiyorum. Bir özel yasa söz konusu deÄŸil. Evet özel bir durumu kavrayan yasa söz konusu. Ama bu belli bir aileye, belli bir kiÅŸiye yönelik deÄŸil. Belli bir fiile yönelik yasa'' dedi.     EL KOYMA SADECE UZAN AÄ°LESÄ°NE YÖNELÄ°K DEĞİLEl koyma operasyonunun sadece Uzan ailesine yönelik yapılmadığını, daha önce de benzer olaylar olduÄŸunu ve ÅŸirketlerin yönetimlerini devraldıklarını anlatan Ertürk, daha önce TMSF'ye geçen bankalardan dolayı portföylerinde birçok iÅŸtirak bulunduÄŸunu, bunların bir kısmını sattıklarını, bir kısmının hala Fon bünyesinde yer aldığını, bir kısmını ise tasfiye ettiklerini kaydetti.    Ertürk, eve haciz gitme olayının da toplumda biraz sansasyonel ÅŸekilde konuÅŸulduÄŸunu dile getirerek, şöyle devam etti: ''Sanki kasıtlı olarak, biraz taciz niyetiyle, biraz da merhametsizce yapılan bir iÅŸ gibi algılandı. Ä°lk defa biz banka hakim ortaklarının evine hacze gidiyor deÄŸiliz. Daha önce 20 bankanın büyük kısmının evlerine haciz gitti. Åžirketlerinin yönetimini devraldık. Ama onlar hiç bu kadar tartışılmadı. Biz eve yasa gereÄŸi gitmek zorundaydık. Burası ikametgahları, oturdukları ev... Bizim gidip de o malları dışarıya çıkarıp, bunları satıp alacağımızı tahsil etmek gibi düşüncemiz de yok. Bizim yapmak istediÄŸimiz, malları tespit etmek ve orada kendilerine yeddiemin olarak tevdi edip çıkıp gelmek. Ama arkadaÅŸlarımız gittiÄŸinde, bu evin bir ÅŸirketin misafirhanesi olduÄŸu anlaşıldı. Bu ÅŸirket arkadaÅŸlarımızı sokmadı. (Åžirketin yönetimi bize geçtiÄŸi için bu misafirhaneden biz sizi tahliye etmek durumundayız.) Olay bu. Yani orada (buyrun tespitinizi yapın ve gidin) dese zaten bu tip olaylar olmayacak. Rutin bir iÅŸlem tamamlanmış, arkadaÅŸlar iÅŸlerini yapıp çıkıp gidecekler.'' TMSF BaÅŸkanı Ertürk, Uzan Grubu ÅŸirketlerine el konulmasının siyasetle, yerel seçimlerle de ilgisi bulunmadığını belirtti. Ahmet Ertürk, devralınan medya ÅŸirketlerine yönelik bir soru üzerine de ''Yayın politikası ne olacak? Ä°ktidara mı, muhalefete mi yakın olacak? Böyle ÅŸeyleri konuÅŸmak bizim iÅŸimiz deÄŸil. Bu iÅŸlere zamanımız yok. Böyle ÅŸeylere hevesli de deÄŸiliz'' dedi.    Hayatı boyunca düşünce özgürlüğünü savunduÄŸunu ifade eden Ertürk, ''Orada çalışan, orada görev yapan ya da onlara destek olan, düşünce özgürlüğünü bizim ihlal ettiÄŸimizi iddia edenlere ben ÅŸunu soruyorum, orada düşüncenin ticari amaçlara araç olarak kullanılması, düşünce özgürlüğünün ihlali deÄŸil miydi? Buna neden kimse ses çıkarmadı? Düşüncenin, düşünce ürünlerinin ticari amaçlar için kullanılması, bu doÄŸru birÅŸey miydi?'' diye konuÅŸtu.Â
button