Güncelleme Tarihi:
Türk ve Rus istihbaratçılar soğuk savaşı anlattı
Mehmet Ali Birand, CNN Türk'te yayınlanan haber programı 32. Gün'de, KGB eski Başkanı Vladimir Kruçkov ile MİT'in eski üstdüzey yöneticilerinden eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ü konuk etti. İki istihbaratçı, ilginç anılarla soğuk savaş yıllarındaki 'Türk-Rus İstihbarat Savaşı'nı anlattılar. İşte Kruçkov'un anlattıkları:
TÜRKİYE ÖNEMLİYDİ
Türkiye bizim için önemliydi. Birincisi komşumuz, ikincisi büyük bir ülke. Yeraltı zenginlikleri büyüktü. Nüfusu 100 milyona ulaşacak. Bunları dikkate almamak mümkün değil. Ayrıca, Türkiye'nin çok önemli jeopolitik konumu var. Bunun için biz Türkiye ile ilişkilerimizi bozmamak için ne yapmamazı gerektiğini düşünmüştük. Türkiye bizim için her zaman öncelikli idi. Stalin'in Sovyet-Türk ilişkileriyle ilgili hiçbir sorunu kuvvet yoluyla çözme niyeti yoktu. 2. Dünya Savaşı'nın sonunda Stalin bunu yapmak isteseydi, yapabilirdi. Türkiye Boğazlar konusunda bence pek uygun olmayan bir tutum aldı. Bazen kendi ulusal çıkarlarını kılavuz edinerek Montreux Antlaşması'na aykırı hareket ediyor.
KURNAZDINIZ
Türkler ile çalışmak kolay değildi. Kurnazdılar, gerçek niyetlerini öğrenmek çok zordu. Örneğin bize çalışan Türkler ki, onlar sizin topraklarda da, bizim topraklarda da çalışıyordu, tuzak kurmayı çok iyi biliyorlardı. Oyunları çözmek çok zordu. Elemanlarımız çok sık aldandıkları için zor duruma düşüyorlardı. Türkler'in oyunlarını bozabildikleri zaman ise iş işten geçerdi.
HER RUS, AJAN
Öte yandan sizinkiler de çok sık yanılgıya düşerlerdi. Her Sovyet vatandaşını ajan sanırdınız. Bir gün Jirinovski yüzünden mahçup oldular. 6 gün Türkiye'de hapiste yatan Jirinovski'yi ajan saydılar. Oysa Jirinsovski hiçbir zaman ajanımız olmadı. Ve olamazdı. Türk ajanları Kürt ve Ortadoğu, Bulgaristan, Türkiye'ye bitişik Sovyet bölgelerinde çok faaldiler. Buna karşılık Sovyetler Birliği'nde faaliyetleri pek yoktu. Bence daha iyi çalışabilirlerdi.
STALİN'İN EMRİ
Stalin'in kesin emri vardı: Gizli servisler yabancı komünist partileri katiyen kullanamazdı. Biz komünistleri ajan yapamazdık. Komünistleri herhangi bir istihbarat toplama amacıyla kullanamazdık. Onları Sovyet istihbaratı çıkarına çalıştıramazdık. Türkiye Komünist Partisi de bu kategoriye girerdi. Ancak, yurtdışındaki kardeş komünist partiler ile Sovyet komünist partiler arasında temaslar vardı. TKP'yi de kesinlikle kullanmadım. Bize kesinlikle yasaktı böyle birşey. Türkiye'de hiçbir zaman geniş ajan şebekesi olmadığını söyleyebilirim. Zira gerek yoktu, çünkü Türkiye'nin dış politikası da iç politikası da apaçıktı.
GÖZ YUMDUNUZ
Bizim için önemli olan Batılı gizli servislerin Amerikalılar'ın İngilizler'in çalışmalarıydı. Başta Amerikan olmak üzere Batılı gizli servisler ülkenizde gayet faal olarak çalışıyordu. Kanımızca Türkler bunu biliyor fakat karışmak istemiyordu. Bunun ekonomik nedeni de vardı. Bazen kredi almak için ve kredi sahipleriyle ilişkileri bozmamak için Batılı gizli servislerin ülkenizdeki faaliyetlerine göz yumuyordunuz.
NATO HATAYDI
Türkiye hiçbir zaman düşman değildi bizim için. Fakat NATO üyesi olunca Türkiye bağımsız konumunu yitirdi. NATO'ya girmekle çok şey kaybettiniz. Türkiye'nin NATO'ya girmesi bizi kuşkulandırdı. Çünkü NATO her zaman Sovyet aleyhtarı politika izliyordu.
CNN Türk'e konuştu
İşe, Rusları takiple başladım
Bu da Mehmet Eymür'ün anlattıkları: Türkiye'de imkanlar nisbetinde Rus ajanları kontrol ediyorduk. O zamanki imkanlarımız tabi bugünkü imkanlarımızla kıyaslanacak kadar değildi. Ama personel çok özveriliydi o zaman. Ben mesleğe takip memuru olarak başladım. Sokalardaydı işim. En çok da takip ettiğim insanlar arasında Ruslar vardı. Ruslar daha ziyade angaje ederek çalışıyordu. Zaten işin kaidesi o. zaman zaman buradaki örgütlerle ilişkileri oluyordu. TKP gibi, ondan sonra o zamanın Türk Halk Kurtuluş Partisi Cephesi gibi o örgütlerle bazı ilişkileri oluyordu. Ruslar çok disiplinli çalışan insanlar.
BİZİ DİNLİYORLARDI
Biz tekniği başkalarından adapte eden bir ülkeyiz. Yani kendimiz üretmiyoruz ama Amerikalılar, Sovyetler onlar uzay teknolojisine erişmiş ülkeler. Tabii ki ona göre de teknoloji kullanıyorlar. Mesela; Ruslar Ankara'daki sefaretlerinde kısa dalga vericilerle muhabere yapıyorlardı. Kendi arabalarında görüşüyorlardı bizim telsizleri de dinliyorlardı. Türkiye'de kullanmak için Türk bulabiliyorlardı.
GÖÇMEN AJANLAR
İnsanların değişik motivleri vardır. Zamanımızda en çok para geçerli oluyor. Tabii daha önce ideolojik yaklaşımlar da çok büyük kaynak için motiv oluyordu. Yakın tarihimizi hatırlarsanız tabii Türkiye'de Sovyet yanlısı çok insan vardı. Türkiye Komünist Partisi üyeleri vardı. Bulgarlar da, Ruslar adına, Sovyetler adına istihbarat topluyorlardı. Çünkü Türkiye'de çok göçmen var. Vasatlar ona uygun. Bu gelen göçmenler arasında bir sürü sızan insanlar olabiliyor.
BİRİNİ YAKALADIK
Örneğin bir Rus yakalandı. Hatta buluşmalarını ben izlemiştim. Kerim Manukyan, Ruslar'a çalışan Ermeni asıllı bir vatandaşımızdı. Filmcilik yapıyordu İstanbul Galatasaray'da. İşte onu İstanbul'da Fatih Ormanı'nda bir buluşmasında Rus ile suçüstü yaparaktan yakalandı. Aslında Manukyan uyuyan bir ajan statüsündeydi. Zamanında ona daha ziyade bir harp halinde bir karışıklık halinde kullanacakları bir ajan. İşte buna gerekli cihazları vermişler, gömdürmüşler ondan sonra gene de aktif tutmak için yani ilişkinin kopmaması için ufak ufak isteklerde bulunuyorlardı.
CASUSLAR CENNETİ
Netice itibariyle örgütlerin beslendiği yerler genelde dış mihraklardır, dış ülkelerdir. Hasım ülkelerdir. Ve hasım olmayan ülkelerdir, çeşitli saiklerle. Ama siz içerdekilerle uğraştığınız zaman bataklığı bırakıp, sivrisinek avcılığına çıkmış duruma düşersiniz. Halen de aynı zayıflığın devam ettiği kanaatindeyim. Türkiye'nin son zamanlarda bir casuslar cenneti haline geldiği kanaatindeyim.
Çeçenlerle temas size yakışmıyor
Türk gizli servislerinin Sovyet Cumhuriyetleri'nde ne gibi temas kurmaya çalıştığını çok dikkatle izliyorduk. Buna karşı koymaya çalışıyorduk. Türkler'in planlarını büyük ölçüde tahmin edebildik. Örneğin Türkler'in Çeçenler ile temasları. Çeçenler'in şimdi Türkiye'de çok rahat çalışıp hareket edebilmeleri, size de, gizli servislerinize de yakışmıyor. Türkiye'nin çıkarına da gelmiyor. Türklerden istihbarat toplarken para önemli rol oynuyordu. Fakat çalışmamızda ideolojiye öncelik veriyorduk. Bu kişilerin ülkemizin siyasi durumunu politikamızı anlamasını bekliyorduk. Kullandığımız yöntemler arasında birisini itibardan düşürme gibi birisini lekeleme gibi bir olay yoktu. Ayrıca, onur kırma ya da insanın zayıf taraflarını istismar etme gibi yöntemler de kesinlikle kullanmıyorduk.
Kürtlerle aramız çok iyiydi
Kürt sorunu sırf etnik bir ihtilaf olarak başladı. Ardından başka bir nitelik kazandı. Türk sorunu petrol sorunu oldu. Kürtler'i neden destekliyorduk? Her şeyden önce biz enternasyonalist idik. 2'nci Dünya Savaşı sırasında Kürtler bize yardım ediyordu. Stalin'in onlarla iyi ilişkileri vardı. Fakat savaşın sonunda Kürdistan'dan çekildik ve Mahrabat Cumhuriyeti'ni bıraktık. Sonuçta Kürdistan bizden bağımsız şekilde ulusal kurtuluş mücadelesini sürdürdü. Ama bunu biz başlatmadık. Bütün ulusal kurtuluş savaşları bizden siyasi destek görüyordu. Bizim Kürtler'e yardımımız çok az miktarda idi. Ayrıca, Kürt ulusal savaşında bizim kabul edemediğimiz şeyler de var. Örneğin terör eylemlerine kesinlikle karşıydık.