<B> Merve YENAL</B>
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2003 20:32
Kimileri onu illüzyonist olarak tanıyor, kimileri ise tiyatro yazarı ve oyuncusu kimliğiyle... Ona kalırsa tiyatroyu ve sihirbazlığı birleştiriyor. ‘‘Sihirbazlıkla tiyatro aynı kaynaktan çıkmış. Benim çabam suni olarak ayrılmış bu iki alanı bir araya getirmek‘‘ diyor.
Her ne kadar 'asıl' adı Kubilay Tunçer olsa da yaklaşık 15 yıldır herkes ona QB diyor. Bir nevi onun markası haline gelen QB, quick brain (hızlı beyin) anlamına geliyor.
Kendini bir 'tiyatro insanı' olarak tanımlıyor. Oyun yazarlığı ve oyunculuk deneyimlerini birbirine paralel olarak geliştirmiş. Olağan Mucizeler, Apokrifa ve Herkes Sihirbaz Olacak adlı üç kitap yazmış. Apokrifa ve Herkes Sihirbaz Olacak şiir kitapları. Olağan Mucizeler'i daha sonra Lale Mansur ile birlikte sahneye taşımış.
Dikkat Kandırılıyorsunuz, Katil Uşak ve Muhittin'le Geçen Şen Günlerim yazdığı oyunlardan birkaçı. Katil Uşak ve Muhittin'le Geçen Şen Günlerim, bu sezon yeni başlayan oyunlar. Birçok uluslararası sihirbazlık organizasyonuna üye. Genelde şirketler için özel gösterilerde sihirbazlık yapıyor. Aynı zamanda sahne şovları var. Örneğin geçen sezon, Sihirli Salı'da dört sihirbazla birlikte illüzyon gösterileri yapmış.
Balıkesir'de doğmuş. Liseyi kendi deyimiyle 'taşra'da okumuş. Ardından burs alarak bir yıllığına ABD'ye gitmiş. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) psikoloji üzerine lisans eğitimi almış. Aynı okulda felsefe yüksek lisansı yapmış. ‘‘Ben çok şanslı biriyim çünkü olmak istediğim şey ile yapmak istediğim şey örtüşüyor. Dolayısıyla şımarıklık hakkını kullabiliyorum‘‘ diyor. 20 yıldır tiyatronun içinde. İşe amatörce çocuk tiyatrosu yaparak başlamış. Zamanla 'profesyonelleşmiş'. ‘‘Tiyatro serüvenimin merkezinde oyun yazarlığı duruyor‘‘ diyor.
1993'ten bu yana illüzyon ile uğraşıyor. İllüzyon çalışmalarına ABD'de başlamış. Sihirbazlık kariyerinin ve tiyatronun dışında edebiyat, felsefe ve psikoloji ile ilgileniyor.
İki yıl önce oyuncu Lale Mansur ile birlikte Açık Tiyatro'yu kurmuş. Açık Tiyatro'nun ilk oyunu olan 'Olağan Mucizeler' İskoçya'da Edinburgh Fringe Tiyatro Festivali'ne davet edilmiş. Oyun ünlü Gateway Tiyatrosu'nda 24 defa sergilenmiş. Ayrıca, bu oyun Tunçer'e 2003 Afife Ödülleri'nde Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü'nü getirmiş
Gelecek ile ilgili planlarını anlatırken ‘‘Benim bir tek hayalim olmuştur. Tiyatrocu değil 'adam' olmaya, iyi bir insan olmaya çalışıyorum. Tiyatro yapıyorum çünkü bunu seviyorum‘‘ diyor.
Sanatı ‘kenar süsü’ zannedenler var
Tipik bir 'ofis insanı' değilsiniz. Bir sanatçı olarak gününüz nasıl geçiyor?
- Çok büyük bir ofis mesaisi veriyoruz. Çünkü tiyatronun sanatsal yaratıcılıkla ilgili kısmı kadar iş idaresi kısmı da çok önemli. Türkiye'de çok ciddi bir seyirci potansiyeli var. Bu kişiler de kaliteye geliyor. Tiyatroyu önemsiyor ve takip ediyor. Tanıtım, iş idaresi, ulaşılabilirlik gibi konularda Açık Tiyatro olarak sanki başka bir iş yapıyormuş gibi profesyonel bir yönetim uyguluyoruz.
Türkiye'de sizce sanatın yeri neresidir?
- Bizim ülkede sermaye kendini fazla ciddiye alıyor. Bu kadar ciddiye almasın. Başka ülkelerde sermaye birikirken kültür de birikti. Hayatın yalnızca bir kısmını tanımlayarak idare etmeye çalışıyorlar. Sanatın hayatın kenar süsü olduğunu zanneden insanlar var. Ben bunlara üzülüyorum. Hayat temel noktadır. İş hayatı lafı bana çok komik geliyor. Kişisel hayatınızı bırakıp bir anda başka bir hayata bürünürsünüz. Bu bir de desteklenen bir şeydir. Bence insanlar birbirlerini kandırmaya çalışıyorlar. Yani, 'sanat neye yarar?' ile 'hayat neye yarar?' soruları benzer sorulardır.
ZORLUKLAR HOŞUMUZA GİDİYOR
İleriye dönük hedefleriniz nedir?
- Kariyer açısından büyük değişiklikler hedeflemiyoruz. Bizim için Açık Tiyatro'nun kariyeri çok daha önemli. Onu büyütmeye çalışıyoruz. Lale Mansur'dan ve benden bağımsız olmasını hedefliyoruz. Türkiye'de önemli sayıda insan çok zor şartlarda yoksulluk sınırında yaşıyor. Bu insanların sanat ürünlerini tüketmesini beklemek mümkün değil. Ama bir halk konseri olduğunda herkes orada. Yani, sanata ulaşabildiği zaman son derece mutlu ve iyi bir seyirci var. Türkiye'de tiyatro yapmak ve hayatta kalmak zor ama bu zorluklar bizim hoşumuza gidiyor. Çünkü biz başka bir şey için değil, sadece iyi tiyatro yapmak için tiyatro yapıyoruz. Tiyatro seyircisi olmak son derece zevkli ve güzel bir şey. Aynı zamanda çaba gerektiriyor. Tiyatroya gitsinler, sahip çıksınlar, seyretsinler ve tadına varsınlar. Sponsorlar şunu anlasın ki bizler bir şeyler yapabilmek için onlara muhtaç değiliz ama onlarla birlikte bir şeyler yapmak istiyoruz. Biz Türkiye'de çok kolay şeyleri çok zor yapıyoruz.
Açık Tiyatro'nun ne gibi bir farklılığı var?
- Açık Tiyatro ne yapmayacağını çok iyi bilir. Stratejisini bunun üzerine kurar. Bence hedef tespit etmenin anlamı ve başarının tanımı da odur. Bizim listenin başında 'gibi yapmamak' var. Hiçbir anlamda 'gibi' yapmıyoruz. Seyircilerimizi aptal yerine koymuyoruz. Onların en iyiye layık olduğunu düşünüyoruz ve buna ulaşmaya çalışıyoruz. Bizde mücadele var, stres yok. Stres hayatta kendinizi nereye koyduğunuz, kendinizi ne kadar önemsediğinizle ilgili bir şey. Biz kendimizi değil yaptığımız işi önemsiyoruz. Mücadele ediyor olmaktan hoşnutum, bu yüzden stresim yok.