Titanic gemisi kurtulamadı ama, enkazı şimdi Fox Şirketi’nin can simidi oldu

Denizcilik tarihinde çok daha büyük gemi kazaları olsa da Titanic olayı bir mit gibi her zaman ön plana çıktı. Bunda gemideki yolcuların 'bu gemi asla batmaz' fikrini, Titanic'in yarısından çoğunun suyla dolmasına kadar değiştirmemelerinin de payı vardı. Paniğe kapılmayı bir zayıflık olarak gören İngiliz beyefendileri, hanım ve çocuklarını sandallara bindirirken bile soğukkanlılıklarını yitirmemişlerdi. Yolcular arasında hakim olan yoğun sınıf ayrımcılığı da trajedinin büyüklüğünün sebebi olmuştu. Zira üçüncü sınıf yolcular, geminin batacağını ancak gemi battığında haber almışlardı. Üstelik Californian isimli bir başka gemide 16 kilometre uzakta olmasına karşın imdat sinyallerini çok geç almış ve trajedinin önüne geçememişti. Sinemacılar da böylesine bir trajediyi defalarca beyazperdeye getirdi. Ancak hiçbiri geminin boyunda bir maket yapmaya ve bire bir ölçülerde bir film çekmeye cesaret edemedi. Üstelik yine hiç biri geminin iç dekorasyonuna bu kadar sadık kalmayı başaramamıştı. Ama yönetmen James Cameron, projeye başladığında sınır tanımayacağının sinyallerini vermişti. Sonunda çekimler bittiğinde, sinema endüstirisi bir şok yaşadı. Titanic'in açıklanan maliyeti 200 milyon dolardı. Bu, bugüne kadar bir filme harcanan en yüksek rakamdı. Hemen hemen tüm eleştirmenler filmin, gemi gibi batacağını ve bunun Hollywood sinemasının sonunu bile getirebileceğini söylediler. Ancak Titanic, nasıl gemi kendisi hakkında yapılan tüm övgülerin tersine ilk yolculuğunda okyanusun dibini boyladıysa, tüm eleştirmenleri şaşırtarak hasılat rekorları kırmaya başladı. Öyleki yılbaşı öncesinde film sadece Kuzey Amerika sinemalarında iki gün içerisinde 44.6 milyon dolar hasılat getirdi.

Bu trajediyi tekrar perdeye getirken yönetmen James Cameron, hikayenin içinde bir aşk olması gerektiğine karar vermişti. Bu aşkı yaşayacak oyuncular seçilirken Shakespeare'in en yakışıklı Romeo'su Leonardo Di Caprio'nun rakibi yoktu. Kadın oyuncu şeçimleri yapılırken nispeten daha çok aday vardı ve Cameron, Kate Winslet'i seçti.

Çekimler için yönetmen geminin aslına uygun boylarda bir maket inşa ettirdi ve bu gemiyi içine alabilecek bir havuz yapıldı. Maket geminin ağırlığı 500 ton, havuzun içindeki su ise 64 milyon litre olarak açıklandı. Yapım ekibinde 800 kişi görev aldı. Filmde çalışan istisnasız herkes yönetmen James Cameron'ın disiplini ve sinirli tavırlarından şikayetçi oldu ama bu yönetmenin haftada 7 gün, günde 17 saat çalışmasını engellemedi.

Titanic, en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi aktör ve aktris dalları da dahil 8 dalda Altın Küre'ye aday gösterildi.

Teknolojinin ulaştığı son nokta, yüzen saray, asla batmayacak gemi gibi pek çok unvanla ilk seferine çıkan Titanic, yüzyılın başında o güne kadar yapılmış en büyük gemiydi. Zamanın İngiliz sosyetesi, Southampton'dan New York'a gidecek olan bu gemide yer alabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyordu. Çin porselenleri ve paha biçilmez avizeleriyle Titanic bir gemiden çok,

saraya benziyordu. Yapımına, 1910 yılında başlanan ünlü Transatlantik iki yıl sonra suya indirildiğinde fatura 7.3 milyon dolara kadar çıkmıştı ki bu, o yıllar için oldukça büyük bir maliyetti. Ancak 14 Nisan 1912 gecesi havanın açık, denizin sakin olmasına rağmen Titanic bir buzdağına çarptı ve içindeki 1513 kişiyle beraber, okyanusun soğuk sularına gömüldü.

14 Nisan 1912'de sulara gömülen Titanic pek çok kişiye mezar oldu. Geminin kaptanı Edward J. Smith'de bunlardan biriydi. Filmde Smith'i, B. Hill canlandırıyor

Yönetmen Cameron, filmin baş aktörünü seçmekte hiç zorlanmamış. Genç oyuncu Leonardo di Caprio'yu oynatmayı uzun zaman önce kafasına koymuş. Ona eşlik edecek kadın oyuncu için Kate Winslet'te karar kılmış.