Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2006 22:47
Satürn’ün uydularından biri olan Titan, aslında bir uydu olamayacak kadar mükemmeldir. Eğer serbest bırakıp Satürn yerine Güneş’in etrafında dönmesine izin verseydik, Güneş Sistemi’nin en göz kamaştırıcı gezegenlerinden biri olacağı kesindir.
18 ay öncesine kadar Satürn’ün en büyük, Güneş Sistemi’ninse Jüpiter’in Ganymede’inden sonra ikinci en büyük uydusu olan Titan hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorduk. Tek bildiğimiz, bulutlara ve kalın bir atmosfere sahip olduğuydu. Gerçekte, Titan’ın yüzeyinin tamamı, bir hidrokarbon sisinin ardına gizlenmiştir.Bugünse gezegen bilimciler, dere yataklarına, kum tepeciklerine, tepelere ve çamurlu ovalara sahip olan Titan’ın şaşırtıcı derecede Dünya’ya benzediğini keşfetmekle meşgul. Ancak Dünya üzerinde sudan oluşan nehirler, kayalık dağlar arasında akarken, Titan’da sıvı metan nehirler, buz yüzeylerin arasından ilerliyor. Cassini’den ayrılarak Titan üzerine indirilen ve bir yıl önce de atmosfere giren Huygens uzay aracı, 80 milyon km2’lik yüzeyinin sadece birkaç yüz kilometrekaresini incelemiş olsa da Titan’ın inanılmayacak derecede farklı kara yapısı olduğunu saptadı. Buzdan oluşmuş tepeler ve koyu renklerdeki ovalar dışında birçok kola ayrılmış vadiler ve şaşırtıcı biçimde karadaki havzalara benzeyen dokular görüntülendi. Bir gezegen bilimci olayı, "Sanki bir balonda İngiltere veya Fransa üzerinde uçuyordum" diye anlatıyordu.
Diğer uyduları Uzaktan bakıldığında Satürn’ün bir diğer uydusu olan Hyperion, uzayda dolaşan soğuk bir kaya parçasından başka bir şey değildir. Bu harabe uydunun üzeri kraterlerle doludur ve yamuk yumuk bir şekli vardır. Ancak Cassini kendisine yaklaştıkça, Hyperion da içindeki birçok gizemi ortalığa döktü. Hyperion’ın yörüngesi dev Titan’a çok yakındır. Bu nedenle Hyperion’dan kopan parçalar, Titan’ın güçlü kütle çekimiyle alınır. Bu "hırsızlık" yetmezmiş gibi, Titan ve Satürn’ün birleşen çekim kuvveti, Hyperion’un karmaşık bir şekilde yalpalamasına neden olur. Bu, hiçbir takvimi olmayan bir dünyadır.Cassini’nin yeni bulgularından biri de Hyperion’un tam bir süngere benzediğiydi. Bunun bir nedeni, uydunun üzerinde bir tür siyah bir madde olmasıdır. Bir başka teoriye göreyse, Güneş’ten yeterince ısı absorbe ederek erir ve kraterler de daha derin gözükür.Bu yanıtlanması biraz zor bir soru. Bilinen 49 tane, ama Cassini bu arada dört tane daha buldu; Polydeuces, Daphnis, Enceladus ve Mimas.
Satürn’ün kaç tane uydusu var?Aslında halkalar arasında çok daha fazla keşfedilmemiş uydu dönüyor olabilir. Bu durumda belki de boyutlara bakılarak bir uydu tanımı yeniden yapılmalıdır, çünkü Satürn’ün halkaları arasındaki her buzsu yapıya veya kar topuna uydu diyeceksek, bu sayı 49’un çok üstüne çıkar. Zaten Satürn’ün küçük uydularının hepsi bir araya getirilse bile ancak 2000 kilometrelik bir küre elde edilir ki bu, bizim Ay’dan bile küçüktür. Satürn’ün bu küçük uydularından bazılarını yakından tanıyalım.
IapetusIapetus’un bir yüzünün siyah, diğerininse beyaz olması astronomların kafasını hep karıştırmıştır. Cassini, uydunun sadece 120 bin kilometre yakınından geçerken bugüne kadarki en ilginç şeyi keşfetti: uydunun ekvatoru üzerinde, 20 kilometre yüksekliğinde devasa bir dağ sırası vardı ve karanlık bölgeye kadar da ilerliyordu. Uzmanlar, aslında tüm yüzey üzerinde böylesi kayalar olabileceğini belirtiyor. Bu dağ sırasının bir nedeni, uydunun bir diğer özelliğine, yani tuhaf şekline bağlı olabilir. Şekline ilişkin bir teoriye göre, ergimiş bir çekirdeğe sahip Iapetus, bir zamanlar çok hızlı dönüyordu ve yassılaştı. Soğuyup da bu sıkıştırılmış şeklini koruduğunda, dönüşü de aşamalı olarak yavaşladı. Aslında Iapetus, Dünya gibi tam bir elips şeklinde değildir. Hatta Cassini’nin verdiği bilgilere göre, hangi eksenden bakıldığına bağlı olarak çapı 20 kilometreye kadar farklılık gösterebiliyor. Cassini, 2007 Eylül’ünde Iapetus’u, hem de bu kez 1200 kilometre uzağından ziyaret ettiğinde çok daha fazla soruyu çözebileceğiz.
İç uydularDione, Tethys ve Rhea adlı üç uydu, 1000 ila 1500 kilometre genişliğindedirler ve krater ve derin yarıklarla kaplıdırlar. Kraterleri ikiye ayıran yarıklara sahip Dione’nin, volkanik bakımdan en aktif uydu olduğuna inanılıyor.
Kuyrukluyıldız uydusuAralarındaki onca farklılığa karşın, Satürn’ün uydularının ortak bir noktaları vardır: Hepsi de bundan 4.5 milyar yıl önce, gezegenin çevresinde birikmiş parçaların oluşturduğu diskten meydana gelmiştir; ancak diğer uydulardan çok daha uzakta, 13 milyon kilometre uzaklıkta dönen yalnız Phoebe hariç. Hem ayrı olması hem de yörüngesinde, diğerlerinden ters yönde dönmesi Phoebe’nin oraya, Güneş Sistemi’nin başka bir yerlerinden geldiğini gösteriyor. Peki bu yer neresidir?Cassini, buna bir yanıt buldu. Phoebe üzerinde, demir, buz, donmuş karbondioksit ve bazı tanımlanamayan mineraller içeren bölge saptandı. Karbondioksitin, çok düşük sıcaklıklarda donduğu düşünüldüğünde, Phoebe’nin de Güneş Sistemi’nin dışında bir yerlerde oluştuğu mantığa uygun görünüyor. Bu tuhaf uydu, birçok kuyruklu yıldızın da oluştuğu Kuiper Kuşağı’nda doğmuş olabilir.
Buz dünyasıEnceladus, kendisini kaplayan buz halindeki saf su sayesinde, Güneş Sistemi’nin en beyaz cismidir. Uydunun bazı bölgelerinde kraterler bulunurken, geri kalanı neredeyse pürüzsüzdür. Bu durum, Jüpiter’in uydusu Europa gibi Enceladus’un da yüzeyinin değiştiğine, buz yarıklarının açıldığına ve boşlukları doldurmak için suların dışarı fışkırdığına bir işarettir. Enceladus’un içinde sıvı bir katman olabilir ve biz de yakın bir zamanda bu uydunun içinde bir denizin hala durmakta olduğunu keşfedebiliriz. New Scientist’te yayımlanan geniş Satürn yazısında şöyle deniyor: Böylesi bir denizdeki elektriksel akımlar, yakınında bir manyetik alan yaratırlar. İşte bu alan da Cassini tarafından ölçüldü ve eğer Enceladus gerçekten içinde bir deniz gizliyorsa, belki bir hayat belirtisine de rastlayabiliriz.