Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2002 20:41
Tıp ve sinema birbirinden çok farklı iki sektör. Tıp, insan hareketlerinin analizini yapan laboratuvarlar kurunca, sinema da özel efektlerde yararlanmak üzere bu laboratuvarlara başvurdu.
Sonra
sinema endüstrisi kendi laboratuvarlarını kurdu, bu defa tıp onlardan yararlandı. Türkiye'de dört tane bilgisayarlı yürüme ve hareket analizi laboratuvarı var: İstanbul'da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, Ankara'da Ankara Tıp Fakültesi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve ODTÜ'de.
1870'lerden beri insan hareketlerinin analizini yapmaya çalışan doktorlar 1980'lerde bilgisayar çağında modern yürüme analizi yöntemlerini kullanmaya başladı. Bu üstün teknolojiyi keşfeden sinemacılar ise özel efektlerin yapımı için yürüme analizi laboratuvarlarına başvurdular.
Jurassic Park, Terminator, Star Wars gibi büyük bütçeli yapımlar gündeme gelince de kendilerine ait yürüme ve hareket analizi laboratuvarları kurdular. Hatta bu teknolojiyi sürekli geliştirerek tıbba da katkıda bulundular. Böylece tıp, sinemanın, sinema tıbbın hizmetine girdi.
Bu konuyla 1997'den beri ilgilenen Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Selim Yalçın Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Nadire Özaras ile birlikte İstanbul'da 2000'de böyle bir laboratuvar kurdu. Yalçın ve Özaras, yürüme analizi ile ilgili ilk Türkçe kitabı yazdı ve kitabın tüm metnini, resim ve figürleri hazırladıkları web sitesine koydular.
Doç. Dr. Selim Yalçın, modern yürüme analizi teknolojisiyle, yürüyüş sırasında eklem ve kasların incelendiğini belirtiyor.
Bu sayede ilaç ve ameliyatların yürüme üzerindeki etkileri de değerlendiriliyor. Çıplak gözle anlaşılamayan hareket sorunları ayrıntılı olarak görülebiliyor.
Deneyimli doktorlar bile yürümeyi gözle değerlendirmekte güçlük çekiyor. İnsan gözü saniyede 12-14 görüntü algılayabildiği için yürüme sırasında milisaniyeler içinde oluşan hareketler tam olarak değerlendirilemiyor. Ayrıca yürüme sadece eklem hareketlerinden ibaret değil. Gözle anlaşılamayacak kuvvet, moment ve kas aktivitelerini de içeriyor. İşte bunun için yürümenin tüm bileşenlerini eksiksiz kaydedecek, sayısal veriye dönüştürecek, kıyaslamaya, tekrar incelemeye, tedavi sonrası değişiklikleri incelemeye olanak sağlayacak sistemlere ihtiyaç duyuluyor.
Analiz sonucunda tedavi planı çiziliyor, tedavi değerlendiriliyor, kalıcı bir kayıt sağlanıyor. Ayrıca yeni protezler tasarlamak ve tıbbi personele eğitim vermek gibi önemli işlevleri de bulunuyor.
Yürüme analizi ağrı verici ve yorucu olmadığı için hastalar genellikle kolay uyum sağlıyor. Uygun iç çamaşırı, mayo veya şort giyiyorlar, uzun süredir kullandıkları rahat ayakkabılarla laboratuvara geliyorlar.
Yürüme analizi, yürüme ve hareketi bozan hastalıkların hepsinin tanısında kullanılıyor. Ama en sık, serebral palsi (spastik çocuklar), amputasyon, spina bifida (doğuştan omurilik felci), musküler distrofi (kas hastalıkları), parkinson, eklem hastalıkları, hemipleji (felç), kafa travması sakatlıkları, omurilik yaralanması, multipl skleroz, artroplasti (eklem protezleri) ve spor yaralanmalarında analize başvuruluyor.
Yürürken 100'e yakın kas çalışıyorİki ayak üzerinde dik yürümenin, memeliler içinde yalnızca insana özgü ve evrim sürecinde 3 milyon yıl önce kazanılan bir beceri olduğu öne sürülüyor. New York Metropolitan Müzesi'ndeki bilinen en eski insan iskeleti Lucy 3 milyon yaşında ve dik durabiliyor. Yürüme aslında son derece karmaşık bir hareketler zinciri. Uzun süre yorulmadan yürüyebilmek için beyin, omurilik, periferik sinirler, kaslar, kemik ve eklemler birlikte çalışmalı, eklem hareketleri, kasılmanın zamanı ve gücü yeterli olmalı. Yürürken insan vücudundaki toplam 306 kastan 100'e yakını çalışıyor. Bu kadar çok kas çalışmasına rağmen yürümede enerji harcaması çok düşük. Rahat yürürken dakikada 10.5 kilojul enerji tüketiliyor.