A.A
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2009 14:55
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Sema Akalın, diyabetin tüm dünyada yükselmekte olan önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirterek, 2030 yılında yaklaşık 366 milyon diyabetli hasta olacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Bir ilaç firmasınca düzenlenen “Tip2 tedavisinde karşılanmamış hasta ihtiyaçları ve yeni bilimsel açılımlar” konulu toplantıda konuşan Akalın, “çağın vebası” olarak nitelendirilen diyabetin son 10 yılda 3 kat artış gösterdiğini kaydetti.
Diyabetin ABD'deki ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada, Avrupa'da ise 20 yaş üstü körlük nedenleri arasında birinci sırada yer aldığını ifade eden Akalın, “2030 yılında yaklaşık 366 milyon diyabetli hasta olacağı tahmin ediliyor. Bu sayının yüzde 90-95'inin ise insüline bağımlı olmayan tip2 diyabetli kişiler oluşturuyor” dedi.
Önlem alınmadığı takdirde gittikçe artan diyabetik birey sayısının tedaviyi zora sokacağını belirten Prof. Dr. Akalın, yapılacak işin ilk önce diyabetin oluşumunu engellemek ve mümkün olduğu kadar erken dönemlerde kişiyi tedavi etmek olduğunu söyledi.
Diyabet oluşumunun kişide genellikle 6-10 yıl öncesine dayandığını anlatan Prof. Dr. Akalın, tip2 diyabetin sinsice ilerleyen bir hastalık olduğunu, ancak yıllar sonra kişinin bu hastalığın farkına vardığını dile getirdi. Diyabette erken teşhis ve tedaviye geç kalmadan başlanmasının önemine dikkati çeken Akalın, hareketsizliğin ve kötü beslenmenin tip2 diyabette önemli risk faktörü olduğuna işaret etti.
Her yıl tüm dünyada 4 milyon kişinin diyabet nedeniyle hayatını kaybettiğini anlatan Prof. Dr. Akalın, 2002 yılındaki bir çalışmanın sonucuna göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 7,2'sinin diyabetik olduğunu söyledi.
Türkiye'de ciddi bir sağlık sorunu olan diyabet için yeni adımlar atıldığını belirten Prof. Dr. Sema Akalın, en yeni tedavi alternatifi olma özelliği taşıyan DPP_4 inhibitörlerinin hastalık için umut vaat ettiğini kaydetti.
Prof. Dr. Açıkalın, “Önümüzdeki 10 yılın tedavi alternatiflerine baktığımızda bu yeni ilaç sınıfı tip2 diyabet tedavisinde önemli bir açılım getiriyor” dedi.
Tip2 diyabet tedavisinde mevcut yöntemlerin hastaların yaşam kaliteleriyle ilgili pek çok soruna yol açtığı belirten Prof. Dr. Açıkalın, “Tedavide karşımıza çıkan kilo alımı, hipoglisemi, el ve ayak şişlikler hastanın yaşam kalitesini etkiliyor. Yeni tedavi açılımlarında bu yan etkilere neredeyse rastlanmadığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
2 SANATÇININ DİYABETLE YÜZLEŞMESİ
Toplantıda, diyabet hastası sanatçılar Derya Baykal ve Zeki Alasya da hastalıkla ilgili tecrübelerini aktardı.
Derya Baykal, 7 yıldır diyabetli olduğunu ve uzun tetkiklerden sonra kendisine tip1 diyabet teşhisi konulduğunu söyledi. O güne kadar çok sağlıklı yaşayan bir kişi olduğunu anlatan Baykal, insülin kullanması gerektiğini öğrendiğinde depresyona girdiğini ve zor günler geçirdiğini ifade etti.
O yıllarda 2 saat sahnede kaldığını ve unutkanlık düzeyinde zorluklar yaşadığını anlatan Baykal, aşırı zayıflama, terleme, susama ve sık tuvalete gitme gibi zorluklar yaşadığını anlattı. Şimdi hastalığıyla barıştığını, hayatının bir parçası olduğunu kabullendiğini belirten Baykal, “Sürekli bakmak zorunda olduğum bir bebeğim var artık. Onu hayatımın bir parçası yaptım” dedi.
Gündelik yaşamda şekerini sürekli ölçtüğünü, gıdalarına dikkat ettiğini ve düzenli spor yaptığını kaydeden Baykal, hastalığını saklamak değil, anlatarak örnek olmak istediğini dile getirdi.
Zeki Alasya ise tip2 diyabetli olduğunu belirterek, hastalığın günlük yaşamında kendisini pek çok açıdan etkilediğini söyledi. Alasya, “Teşhis konulduktan sonra kendinizi dönüşü olmayan bir yola girmiş hissediyorsunuz. Hayatınızın sonuna kadar disiplinli yaşamak ve ilaç kullanmak zorundasınız” dedi.
Diyabeti sürekli yanında taşımak zorunda olduğu “kötü bir arkadaş” olarak nitelendiren Alasya, hastalığın tedavi edilmediği durumlarda ciddi sorunlara yol açtığını anlattı. Alasya, diyabet konusunda toplumda bilinçlenme ve eğitim eksikliğinin yaygın olduğunu sözlerine ekledi.