Metehan DEMİR
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2011 00:00
Resmi ziyaret için gittiği Ukrayna’dan dönmeden önce gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Tayyip Erdoğan, “Tıksırıncaya kadar içiyorlar” sözüne gelen eleştirileri, “Ben de insanım. Stresli ve sinirli anlarım oluyor. O da benim o andaki gerilimim ya da doğamda olan bir şey olarak alınsın” diye yanıtladı.
Erdoğan, gündeme ilişkin özetle şunları söyledi:
Ben de insanım
“Aksırıncaya tıksırıncaya kadar” demişim. Ben de insanım. Benim de gerilimli dönemlerim, stresli ve sinirli anlarım oluyor. O da benim o andaki gerilimim ya da doğamda olan bir şey olarak alınsın. Belki onun da alıcısı vardır.
Türban kararı
(Danıştay’ın türban kararı üzerine) Bize yönelik bir şey değildir, bunu YÖK takip edecektir. Fakat bulanıklığı gidermeye dönük bir de bizim atacağımız adımlar olacaktır, ama şu anda değil. Önümüzde bazı Anayasa değişikliği ile ilgili uygulamaya yönelik yasal düzenlemeler var. Yasalar, düzenlemeler süreci rahatlatacaktır diye düşünüyorum.
Sanık adaylığı
Son dönemde Ergenekon örgütüyle alakalı bazı gayretler var. Bu gayretlerin içerisinde artık siyasilerin buluşması, özellikle anamuhalefet partisinin kendine göre bazı çıkış yolları araması manidardır. Anamuhalefet partisinin genel başkan yardımcısı konumundaki bir insan, kalkar da bu tür açıklamalar yaparsa, bu herhalde yargının verdiği kararların ötesinde uygulamaya ters bir adımdır.
Eğri büğrü ok
Bu anamuhalefet partisinde kimin eli kimin cebinde belli değil. Ok eğri büğrü olursa hedefine gitmez. Bunların oku hep eğri büğrü. Onun için bunların oku hedefine gitmez. Kendi kendilerine zararları oluyor. Bunlarınki alavere dalavere.
Anayasacılar
Birilerinin bunun teknik kısmını yapması, nihai noktada da çatısını anayasacılar yapmalı. Anayasacılar bunun mimarisini yapmamalı, daha özet dili itibariyle anlaşılabilir. Millet açtığı zaman rahat rahat anlayabileceği bir anayasa olmalı. Meclis aritmetiğine göre hareket edeceğiz. 367 olsa da konsensüs arayacağız. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Taklit bir anayasa olsun da istemiyoruz. Bize has olsun istiyoruz. Anayasada rotayı millet çizecek.
Şehirler belirleyici
Son dönemlerde değişik gazetelerde yaptırılan araştırmalar var. Bizim yaptıklarımız da onların ortalamaları gibi. Ama anamuhalefet öyle abartıldığı gibi yüzde 30 filan değil. MHP de şu anda bıçak sırtı gibi duruyor. Bu seçimde illerin azalan vekil sayısı belirleyici olacağı gibi vekil sayısı artan büyük şehirler de belirleyici olacak.
İzimizi sürüyorlar
Ön hazırlıklarımızı yapıyoruz. Çok farklı bir versiyonla halkın karşına çıkalım diyoruz. 2023 vizyonu mesela. Eğer anamuhalefet o projeyi satın almaya çalışırsa patent hakkını ödemesi lazım. Onlar 4 yıl ötesine geçemiyorlar. Bizi takip, taklit ediyorlar. Sanki karda izimizi sürüyorlar. (Anketlerde AK Parti 45-50 bandında gözüküyor hatırlatması üzerine) Öyle gibi. (Gazetecilere açılan davalarla ilgili çalışma) Arkadaşlar çalışıyor. Seçime kadar yetişecek.
Hizbullah’la temas
AK Parti’yi hiçbir terör örgütüyle bir arada göremeyeceksiniz. Bizi hiç kimse, hiçbir terör örgütüne bulaştıramaz. Dernek başka şey, illegal örgüt başka şeydir. Derneğe kapısı açık ve legalse gidebilirsiniz. Bizim illegal yere gitmemiz söz konusu değil. (Firardaki Hizbullah sanıkları) Yeri belli olsa yakalar alırlar. Bana gelmiş bir yurtdışı bilgisi yok.
Çatırtı yok
(AK Parti, demokratlıktan muhafazakârlığa mı kaydı, ittifak çatladı mı sorusu üzerine) Öyle bir çatırtı duymuyorum. Öyle bir ittifak da yok. Doğal olarak oluşmuşsa o ayrı bir konu. AK Parti iktidarından önce bu entelektüel kesim yok muydu? Bu kesim o zaman bu desteklerini niye vermiyorlardı? Eğer bu dönemde AK Parti iktidarı, bu çeteleri, mafyayı, bazı kirli oluşumları açığa çıkardıysa sağolsun. Ama bazı zamanlarda bizi ciddi manada zora sokmuşlardır. Bir şey yaparken tereyağından kıl çeker gibi yapacaksın. Gerilime gerek yok.
Millet belirliyor
Sandığı entelektüelin dili belirlemiyor, milletin dili belirliyor. Türk medyasının çıkmazı, entelektüelin dili ile milletin dili uyumlu değil. Senin söylediğini halk anlıyorsa silersin süpürürsün. Medyanın halkı etkilemesi yüzde 15 bandında.
İmralı’nın tehdidi
İmralı’dakinin tehditleri bizi bağlamaz. Biz her an terör olacakmış gibi tüm tedbirleri almış durumdayız. Bir an evvel terör belasından kurtulmanın yollarını arıyoruz. O bölgedeki halkımın sürece dönük tavırlarını gördükçe umudum artıyor. Durum daha çabuk düzelecektir. Dış bağlantı noktasında diplomatik girişimlerimiz devam ediyor. Atılan adımlar var. Bölge rahatlayacaktır.
İçkiye tavrım Anayasa’dan
BAŞBAKAN Erdoğan, yeni içki satışı yönetmeliği tartışmasına ilişkin şu yorumu yaptı: “Biz kalktık da bu dönemde içkiyi mi yasakladık? Ertuğrul Özkök bir yazı yazdı. Gençliğin korunması olayında, 58 ve 59’uncu maddeler çok açık, Anayasa’nın gereğini yapıyorum. Bir devlet kalkıp halkını uyuşturucu müptelası yapamaz. Kanun, alkol ve uyuşturucunun önüne geçme yetkisi veriyor. Dinim emrettiği için bu konulara girmiş değiliz, 58 ve 59’uncu madde açık. Bize hemen damgayı vuruyorlar. Peki din güzel bir şey emrediyorsa, onu yapmak da mı suç?”
İşimiz gücümüz var
ERDOĞAN, “Davos’a sizden çekindiği için gidemeyen bakanlar olduğu doğru mu” sorusuna, “Tabii ki çekinmeli. Biz bir ekibiz. Ekip halinde hareket ediyoruz. Davos’ta ne işleri var? Bizim işimiz gücümüz var” yanıtını verdi. Davos için halen “Daha da gitmem” düşüncesinde olup olmadığı sorulunca Erdoğan, “Hayır. Uzatmanın da anlamı yok” demekle yetindi.
İki bakan katılıyor
Türkiye’yi bu yıl Davos’ta Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek temsil edecek. Erdoğan, Davos’ta 29 Ocak 2009 tarihinde Dünya Ekonomik Forumu toplantısı kapsamında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’le birlikte katıldığı “Gazze Orta Doğu’da Barış Modeli” konulu panelde önce moderatörle tartışmıştı. Panelde kendisine kısa söz hakkı tanınmasına kızan Erdoğan, moderatörün konuşmasını “One minute-One minute” diye keserek, Peres’e de sert tepki göstermişti.
Oradaki protesto organize iş
(Galasataray’a hâlâ tepkili misiniz, Arena protestosuyla ilgili soru üzerine) “Türk Telekom Arena’daki protestoyu siz de gördünüz. Organize olunmuş bir iş. Bizim oraya harcadığımız para ortada, bazıları diyor ki Ali Sami Yen’den parasını alacaklar. Orası da devletin. Rahmetli Özhan Canaydın bana geldiğinde bir teklif getirdi, kabul ettik. Müteahhitler beceremeyince TOKİ devreye girdi. Sen geleceksin hazırlayacaksın, önlerine koyacaksın ve gideceksin, hakarete uğrayacaksın. Orası Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’ne, devlete ait.”
Muhteşem Yüzyıl saygısızlık
(Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını konu alan Muhteşem Yüzyıl dizisi hakkında) Daha çok konuyla ilgili yorumları okudum. Diziyi izlemiş değilim. Bir kısmını izleme fırsatı buldum. Burada ecdadımıza, Osmanlı’ya ciddi bir saygısızlık yapılmaktadır. Sarayı çok farklı bir şekilde gösterme gayretleri vardır. Kabul etmemiz mümkün değil. Bunların hiçbirinin delili, belgesi filan olduğunu da ispat edemezler. Böyle bir filmi sadece geçmişe hakaret, bir saygısızlık, geçmişimizi ülkedeki genç kuşaklara olumsuz gösterme gayreti olarak görüyorum ve doğru bulmuyorum.