Güncelleme Tarihi:
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), ayrımcılığın önlenmesi ile bu ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermek, işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmek ve bu konuda ulusal önleme mekanizması görevini yerine getirmek amacıyla 30 Haziran 2013 tarihli ve 6701 sayılı "Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu" ile ismi değiştirilerek yeniden kurulan insan hakları kurumudur.
Kurum ilk olarak Türkiye İnsan Hakları Kurumu adıyla 30 Haziran 2013 tarihli ve 6332 sayılı "Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu" ile kurulan kurum, 9 Aralık 2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile ulusal önleme mekanizması oldu. Özel bütçeli bir idare olan Kurumun adı, 20 Nisan 2016'da değişti ve kurum, şimdiki adını aldı.
TİHEK’İN TARİHÇESİ
İkinci Dünya Savaşı sonrası insan haklarının uluslararası alanda korunmasına yönelik adımlar atılmaya başlanmıştır.
1990’lı yıllara gelindiğinde bağımsız ve özerk ulusal insan hakları kurumu modeli ile insan haklarının korunması ve geliştirilmesi hususu gündeme gelmiştir. BM İnsan Hakları Komisyonunun 1946 yılında “ulusal komiteler” kurulması yönündeki girişimleriyle başlayan bu süreç, 1991 yılında ulusal kurumlara ilişkin uluslararası standartları belirleyen Paris Prensipleri’nin kabul edilmesi ve 1993 yılında BM Genel Kurulu tarafından bu ilkelerin onaylanması ile devam etmiştir.
1993 yılında, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği himayesinde, ulusal insan hakları kurumlarının uluslararası standartlara uygunluğunu belirlemek üzere, Ulusal Kurumlar Uluslararası Koordinasyon Komitesi (International Coordinating Committee/ICC), bugünkü adıyla Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı (Global Alliance of National Human Rights Institutions/GANHRI) kurulmuştur. Aynı yıl İnsan Hakları Dünya Konferansında kabul edilen Viyana Deklarasyonu ile Paris Prensipleri’ne uygun ulusal kurumlar kurulması yönünde yapılan çağrı üzerine, kurumlara olan ilgi artmıştır.
Dünya’da ulusal insan hakları kurumlarının yaygınlaşmaya başladığı 1990’lı yıllarda Türkiye’de de insan haklarının kurumsallaştırılması süreci başlamıştır. Bu çerçevede, oluşturulan insan hakları yapıları yasama organı bünyesinde komisyonlar veya yürütmeye bağlı birimler şeklinde örgütlenmiştir.
Devlet teşkilatı içerisinde insan hakları alanında kurumsallaşma konusundaki en büyük adımlardan birisi Başbakanlık Teşkilatı Hakkında 3056 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 12.04.2001 tarihli ve 4643 sayılı Kanun’la, Başbakanlık Merkez Teşkilatı içerisinde ana hizmet birimi olarak “İnsan Hakları Başkanlığı” oluşturulması olmuştur. Aynı zamanda, İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları yerel düzeyde ihlal iddialarını incelemek, araştırmak, insan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasının önündeki engeller ile hak ihlallerine yol açan idari, hukuki, siyasi ve sosyal nedenleri incelemek, araştırmak ve bunların çözümüne ilişkin önerilerde bulunmakla görevlendirilmişlerdir. Ancak 1990’lı ve 2000’li yıllarda insan haklarının Türkiye’de kurumsallaştırılması amacıyla oluşturulan bu birimler, Paris Prensipleri’nde belirtilen “bağımsızlık”, “idari ve mali özerklik” ve “çoğulculuk” niteliklerini taşımayan, ulusal insan hakları kurumu olarak görevlendirilmemiş yapılardı.
Avrupa Birliği ilerleme raporlarında, Paris Prensipleri’ne uygun bir kurumsal yapının kurulması yönünde yapılan tavsiyeler ve 90’lı yıllardan bu yana merkezdeki ve yereldeki deneyimlerin etkisiyle, Paris Prensipleri ile uyumlu bir ulusal insan hakları kurumuna ihtiyaç duyulmasına binaen 21.06.2012 tarih ve 6332 sayılı Kanunla Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK) kurulmuştur. TİHK’nun kurulmasıyla birlikte Başbakanlığa bağlı önceki birimlerin varlığına son verilmiş, söz konusu Kanun’un geçici maddelerine göre Kurum büroları kuruluncaya kadar, il ve ilçe insan hakları kurullarının, Kurum bürosu olarak görev yapacağı hükme bağlanmıştır.
Ulusal İnsan Hakları Kurumu olmanın yanı sıra TİHK, “İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Ek Seçmeli Protokol” (OPCAT) bağlamında, işkencenin ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezanın önlenmesi konusunda çalışmalar yürütmek üzere 9/12/2013 tarihli ve 2013/5711 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ulusal Önleme Mekanizması olarak belirlenmiştir.
Özgürlüğünden mahrum bırakılan kişilerin alıkonuldukları ceza ve tutukevleri, kamplar, bakım merkezleri gibi yerlerde işkence ve kötü muamele vakalarının yaşanmaması amacıyla bu yerlere yönelik izleme, inceleme, denetleme, değerlendirme ve raporlama faaliyetlerini yürüten bir ulusal önleme mekanizması görevinin TİHK’in sorumluluğuna yüklenmesi, Kurumun kapasitesinin de güçlendirilmesi ihtiyacını gündeme getirmiştir.
Diğer taraftan Anayasanın 10 uncu maddesi ve Türkiye’nin taraf olduğu temek insan hakları sözleşmelerinde düzenlenen ayrımcılık yasağına karşı etkin mücadele amacıyla bir eşitlik kurumunun kurulması, hem bu alandaki çalışmaların daha etkili yürütülmesi hem de AB müktesebatına uyum çerçevesinde ele alınmıştır. Bu doğrultuda Türkiye İnsan Hakları Kurumunun kurumsal kapasitesinin arttırılarak etkinliğinin arttırılması, ayrımcılık yasağı ve eşit muamele ile ilgili temel yasal çerçevenin ve kurumsal yapının düzenlenmesi, işkence ve kötü muameleye karşı ulusal önleme mekanizmasının etkinliğinin ve işlerliğinin arttırılması amacıyla Paris Prensipleri, ilgili AB müktesebatı ve AB üyesi ülkeler başta olmak üzere uluslararası örnekler dikkate alınarak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, 20/04/2016 tarihli ve 29690 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6701 sayılı Kanun ile kurulmuştur. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun kurulmasıyla birlikte 6332 sayılı Kanunla kurulmuş olan Türkiye İnsan Hakları Kurumu lağvedilmiştir.