Hasta Güvenliği Derneği Genel Başkanı Dr. Mustafa Bulun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl çok sayıda kişinin önlenebilir tıbbi hatalar nedeniyle sağlık problemi yaşadığını, hatta yaşamını yitirdiğini söyledi.
Tıbbi hatalara ilişkin çalışmaların 2000'li yıllardan sonra hız kazandığını, bu konuda tüm dünyada önemli araştırmalar yapıldığını belirten Bulun, hataları önlemeye yönelik yeni düzenlemelerin hazırlandığını ve hasta güvenliğinin artırılmaya çalışıldığını söyledi.
Bulun, ABD'de, Institute of Medicine tarafından yayımlanan bir raporda, “ABD'de her yıl 44-98 bin kişinin önlenebilir tıbbi hatalar sonucu yaşamını yitirdiğinin” ifade edildiğini belirterek, “Bu ölümler göz önüne alındığında, tıbbi hatalara bağlı ölüm oranının, tüm ölümler arasında ilk beşte olduğu belirlenmiştir” dedi.
Her yıl en az 100 bin kişinin tıbbi hatalara bağlı nedenlerden dolayı ölmesinin dikkate alınması gerektiğini anlatan Bulun, “Verilere göre, ABD'de hastaneye yatışların yüzde 3.4'ü istenmeyen bir hatayla sonuçlanıyor. Her yıl 44-98 bin kişi tıbbi hata nedeniyle yaşamını yitiriyor. İngiltere'de yüzde 11, Avustralya'da ise yüzde 16,7 oranında tıbbi hatalara bağlı ölüm görülüyor” bilgisini verdi.
Bulun, “Türkiye'de ise bu konuda bir araştırma sonucu bulunmuyor. Türkiye'de yaklaşık 105 bin hekim var. Her hekim yılda bir defa hata yapsa 105 bin hata eder. Hekim başına bir hata önemli değil gibi gözükse de toplamda ciddi oranlardır” diye konuştu.
HATALARIN ORTAYA ÇIKMASININ ENGELLERİ-“Hekimler ve sağlık çalışanlarının hata yapmaları durumunda cezalandırılmalarının, önlenebilir tıbbi hataları azaltmayacağı” görüşünü savunan Bulun, “hasta yakınları tarafından fiziksel şiddete maruz kalma ve meslekten uzaklaştırılma-men edilme, meslek camiasında yanlış tanınma gibi kaygıların hatanın açıklanmasını engellediğini” öne sürdü.
Bulun, her hekimin hata yapabileceğinin kabul edilmesi gerektiğini, önemli olanın hatanın “neden” yapıldığının belirlenmesi olduğunu ifade ederek, “Hekimler, hekim hatasının kesinleşmediği durumlarda dahi hasta yakınları tarafından fiziksel şiddet görebiliyor. Hatta, yargısız infaz yapılarak hekimin öldürülmesine kadar uzanıyor” dedi.
HATANIN BİLDİRİLMESİ
Hekimlerin, yapılan hataları açıklayabilmesi için “Hata Raporlama” sisteminin oluşturulmasını öneren Bulun, “dernek olarak oluşturmayı planladıkları sistemle, kimlik belirtilmeksizin hatanın sisteme bildirilmesini amaçladıklarını” söyledi.
Bulun, “Bu sistemde, hekimler kendi kimliklerini, hastalarının kimliğini ve kurumunu yazmadan hatayı yazabilecekler. Doktor, sisteme girerek, 'A ilacı yerine B ilacını verdim. Hasta şu tür bulgular gelişti gibi' açıklama yazacak” dedi.
Bu bilgiler doğrultusunda inceleme yapılacağını anlatan Bulun, hatanın, doktorun yoğun çalışmasından mı, hastanın kimliğinin karışmasından mı yoksa ilaçların isim benzerliğinden mi kaynaklandığının belirlenmesine çalışılacağını kaydetti.
“HATALARIN YÜZDE 98'İ SİSTEMDEN KAYNAKLANIYOR”Bulun, tıbbi hataların yüzde 98'inin sistemden kaynaklandığını belirterek, öncelikle sistemin sorgulanması gerektiğini söyledi.
Kaliteli bir sağlık hizmeti verilebilmesi için başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarının sayısının yeterli olması gerektiğini savunan Bulun, “Günde ortalama 50 hasta muayene edebilecek olan bir hekimin 100 hasta görmesi fiziksel ve düşünsel yorgunluk yaratacağı, dikkati azaltacağı için hataya neden olabilir” diye konuştu.
Bulun, hasta bileziklerinde de renk standardının sağlanması gerektiğini belirterek, “Hasta bileziklerinin rengi hastaneden hastaneye değişiyor. Örneğin kırmızı bileklik tüm hastanelerde alerji anlamına gelmeli, çeşitlilik göstermemeli” dedi.
“HATALARIN YÜZDE 48'İ CERRAHİ”Bulun, “cerrahi hataların tıbbi hataların yüzde 48'ini oluşturduğunu” ifade ederek, yanlış ilaç kullanımının, hastane enfeksiyonlarının, hastane içinde meydana gelen intiharların ile düşmelerin önlenebilir tıbbi hatalar olduğunu söyledi.
Cerrahi hataları engellemek için hastanın ameliyat olacağı yerin mutlaka işaretlenmesi gerektiğini belirten Bulun, “Böylece 'beli yerine boynundan ameliyat edildi' gibi
haberler ile karşılaşılmaz” dedi.
Bulun, tıbbi hataların yüzde 20'sinin ilaçların hatalı kullanımından kaynaklandığını ifade ederek, “isimleri, kutuları, renkleri birbirine benzeyen ilaçlar bulunuyor. Riskli ilaçlarla diğer ilaçlar reyonlarda yakın yerlerde durabiliyor. Bunlar hataya neden olabiliyor” uyarısında bulundu.
Hastane enfeksiyonlarının da ciddi bir sorun olduğunu anlatan Bulun, hastane enfeksiyonundan korunmak için el temizliğine dikkat edilmesi, hasta ile her temastan önce ellerin iyice yıkanması gerektiğini söyledi.
Bulun, hastanedeki intiharların da hasta güvenliği kapsamında olduğunu, hastane personelinin, hastanın psikolojik durumunu iyi değerlendirmesi ve ona göre önlem alması gerektiğini belirterek, “Hastanede, hastanın intihar edememesi lazım. Bunun için hastanın ulaşabileceği yerlerde kesici alet, ilaç ve kendini asabileceği ip ve benzeri gereçler bulunmamalı” dedi.
Hastaların, hastane içinde yataktan ya da yürürken düşmesinin de tıbbi hatalar arasında olduğunu belirterek, “Düşmeye bağlı daha uzun süre hastanede yatan, sakat kalan hatta ölebilen kişiler oluyor. Düşme riski olan kişilerin yakın takipte olması, yanında bir yardımcının bulunması gerekir” diye konuştu. Bulun, ABD'de yapılan bir çalışmada, 400'ün üstünde hasta yatağına bağlı ölüm olduğunun bildirildiğini, yatakların yan tarafındaki parmaklıklara hastanın başının sıkışabildiğini, yatağın yüksek olmasına bağlı düşmelerin olabildiğini söyledi.
Hasta yataklarının da karışabildiğini ve buna bağlı olarak yanlış tedavinin uygulanabildiğini dile getiren Bulun, servislerden bebek kaçırma, doğum sonrasında bebeklerin karışması gibi olayların da hasta güvenliği kapsamında olduğunu söyledi.
Bu arada, 25-29 Mart günleri arasında Antalya'da yapılacak “2. Uluslararası Hasta Güvenliği Kongresi”nde konu ayrılı bir şekilde ele alınacak.