Güncelleme Tarihi:
Atatürk Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Ceza hukukunun güncel sorunları’ konulu panele konuşmacı olarak katılan Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek, Türkiye kamuoyunu meşgul eden telefon ve ortam dinlemeleri konusunda açıklamalarda bulundu. İnternete düşen ortam dinlemesi ve telefon konuşmalarının herkesi tedirgin ettiğini, bu durumun paronoyaya dönüştüğünü vurgulayan Şimşek, “Biz de toplum içerisinde yaşıyoruz. TİB’de görevli olmamıza rağmen ‘Acaba bizi de bu şekilde kayda alanlar var mı?’ diye düşünüyorum. Çok samimi söylüyorum. İleşitim Başkanlığı'nın bu konuyla uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Telekomünikasyon yoluyla, mobil telefon, sabit telefon, uydu bağlantıları, internet, SMS gibi dinlemeler tamam. Ancak ortam dinlemesinin bizimle ilgisi yoktur” diye konuştu.
SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNSUNLAR
Ortam dinlemelerinin hakim kararıyla ya da yasal olmayan şekillerde yapıldığını ifade eden Şimşek, şunları söyledi:“Hakim kararıyla yapılacak ortam dinlemesi soruşturmada delil olarak kullanılabilir. Bunun dışında yapılan dinlemeler suçtur. Kim tarafından yapılırsa yapılsın. Toplumda malesef başkalarının açıklarını yakalama konusunda bazı zafarlar var. Hepimizin taşıdığı telefon makinası çok önemli ortam dinleme kayıt aracıdır. Bir ortamda bulunan telefon kanalıyla ortam dinlemesi yapılabilir, bu kayıtlarda rahatlıkla internet ortamına atılabilir. Bunun ne TİB’le ne de kamu görevlisiyle alakası var. Ses kayıtları internet ortamına düşenlerin yapacakları en önemli şey en yakın Cumhuriyet Savcılığına giderek suç duyurusunda bulunmaktır. Kurum olarak 3 yıldan beri internet ortamına düşen ses kayıtlarını inceledik. Telefon görüşmesi olarak tespit ettiğimiz kayıt yok. Bu konuda her hangi bir şikayete de rastlamadık.”
Dinlemeler konusunda TİB’in acımasızca eleştirildiğini anlatan Fethi Şimşek, “Yargı ve yargı mensuplarına yönelik eleştriler hukuki ve cezai sorumluluk getirdiği için bu konuda daha çok acımasız eleştirilen bir kurumdur TİB. Son 2-3 yıl içinde haketmediğimiz halde dinleme kararlarını biz vermediğimiz halde en çok eleştirilen bir kurumuz. 2005 yılında TİB Kanunun çıkmadan öncede dinleme yapılıyordu. Bu konuda hiç tartışma yapıldığını görmedik. 2005 yılı öncesinde de hakim ve savcılardan dinleme talebi geliyordu. Bunun yanında istihbari çalışma olmamasına rağmen kılıfına uydurularak da dinleme yapılabildiğini biz araştırmalarımızda tespit ettik” dedi.
2010’DA 150 MİLYAR DAKİKA KONUŞTUK
TİB görevlilerinin, ‘kimin dinlendiği’, ‘seslerin kime ait olduğu’ konularında hiçbir bilgisi ve müdahalesi olmadığını kaydeden Şimşek, ilgili kurumdan dinleme talebi geldikten sonra kurumda bulunan uzman 35- 40 görevlinin hemen çalışmalara başladığını belirtti. Türkiye’de mobil telefon abone sayısının 2009 yılı itibariyle 68 milyona ulaştığını belirten Şimşek, dinleme paranoyasına rağmen cep telefonlarıyla konuşmanın sürekli arttığını belirttti. Şimşek, “Mobil kullanım hızla artıyor. Türkiye’de dinleme paranoyası olduğunu görüyoruz. Ancak buna rağmen konuşmaktan vazgeçmiyoruz. 2009 yılı itibariyle mobil telefonlardan 128 milyar, 2010 yılının ilk 10 ayında 150 milyar dakikaya ulaştı. Toplum paranoyaya aldırmadan konuşmasını sürdürüyor. Konuşmanın yanında Türk milleti aynı zamanda mesaj seven bir millet. Yarışma programları ve diğer etkinlikler için atılan SMS’ler 2007 yılına göre 2008’de yüzde 114’lük bir artış göstermiştir” diye konuştu.
İNTERNETTE AB VE ABD ÜLKELERİNİ YAKALADIK
Telekomünikasyon İnternet Daire Başkanı Osman Nihat Şen ise Türkiye’de internetin 17 yaşına girdiğini, 1998 yılında interneti en az kullanan ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin 2010 yılında Avrupa Birliği ve Amerika ülkelerini yakaladığını bildirdi.
Oturum Başkanlığını Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nur Kenter’in yaptığı bilimsel tartışmada, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç ’Soruşturmanın gizliliğinin ihlali ve adil yargılamayı etkileme suçları’, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Şahin ’Telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması’, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Koca ’Haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğinin ihlali’, Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Tevfik Gülsoy ’Haberleşme hürriyetinin anayasal çerçevesi’ konularında bildiri sundular. Bilimsel tartışmayı Erzurum’daki yargı mensupları, baro üyeleri ve hukuk fakültesi öğrencileri izledi.