Güncelleme Tarihi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakanlık Yeni Bina'daki toplantı yaklaşık 6 saat sürdü.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, 17 Ekim'den geçerli olmak üzere sınır ötesi operasyonlara izin veren tezkerenin bir yıl daha uzatılmasıyla ilgili konunun Bakanlar Kurulunda ele alındığını ve tezkerenin imzalarının tamamlandığını kaydetti. Çiçek, “Meclis açılır açılmaz mümkünse bunun Genel Kurulda görülüşüp karara bağlanmasını arzu ediyoruz” dedi.
Cemil Çiçek, ayrıca toplantıda, yurt içi ve dışındaki varlıkların ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmeler dikkate alınarak “Varlık Barışı”nın süresinin 31 Aralık 2009'a kadar uzatılmasına karar verildiğini bildirdi.
Anayasa'nın 101 ve 102. maddesinde yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili anayasal düzenleme ve değişiklik yapıldığını hatırlatan Çiçek, referandumla kabul edilen düzenlemeyle ilgili uyum yasası ihtiyacının ortaya çıktığını belirtti. Çiçek, “Cumhurbaşkanı seçimlerinin nasıl yapılacağıyla ilgili Adalet Bakanı'nın hazırladığı bir tasarı var. O bugün Bakanlar Kurulunda görüşüldü. Prensip itibarıyla benimsendi, dolayısıyla bir iki ufak teknik düzenlemenin akabinde tekrar görüşmeye gerek yok, bunu TBMM'ye sevk etmiş olacağız. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili uyum yasasından doğan bir eksiklik böylece giderilmiş olacak” diye konuştu.
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, terör suçlarıyla ilgisi olan 18 yaşından küçük çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmalarını ve çocuklar lehine alternatif ceza tedbirleri öngören düzenlemelerin Bakanlar Kurulu'nda karara bağlandığını bildirdi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Adalet Bakanlığının AB müzakere süreciyle ilgili hazırladığı bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının “demokratik açılım” konusunu da
kapsadığını belirtti.
Kanun tasarısı hakkında bilgi veren Çiçek, tasarının terör suçlarıyla ilgisi olan ve yargılanan çocukların durumlarıyla ilgili düzenleme getirdiğini söyledi. Çiçek, bu düzenlemelerin gerçekleşmesi halinde 18 yaşından küçük çocukların bu tip davalarının çocuk mahkemelerinde görüleceğini bildirdi. Bunlarla ilgili alternatif cezai tedbirlere gitme imkanı da olacağını anlatan Çiçek, Ceza İnfaz Kanunu'ndaki cezaların ertelenmesi, denetimli serbestlik gibi çocukların lehine önemli düzenlemelerin Bakanlar Kurulu'nda karara bağlandığını kaydetti.
İNSAN KAÇAKÇILIĞI TEŞEBBÜSÜNE CEZA AĞIRLAŞACAK
İnsan kaçakçılığıyla ilgili trajik bir durumun söz konusu olduğunu ifade eden Çiçek, “Bir kısım insanlar geçim derdiyle maceraya atılıyor. Bundan rant elde etmek isteyen çevreler var. Yürürlükteki mevzuat açısından daha caydırıcı tedbirler getiriyoruz” dedi.
Çiçek, bu suçların teşebbüs halinde kalmasının suçun işlenmiş olmasıyla eş değer hale getirileceğini bildirdi.
Uyum yasaları kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Türkiye aleyhinde aldığı kararlar üzerine yeniden yargılanmalar yapıldığını anımsatan Çiçek, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “yargılamanın yenilenmesini” öngören 311. maddesinin 2. fıkrasında istisnai hüküm bulunduğunu, ancak bu hüküm yönünden Türkiye aleyhine verilmiş kararlar olduğunu söyledi. Çiçek, “Bunların da yeniden yargılanmasına imkan veren hukuki düzenleme getiriliyor. Böylece insan hakları açısından mahkeme kararlarının süratle yerine getirilebilmesi için böyle bir düzenleme yürürlüğe girmiş olacak” diye konuştu.
“AB HUKUK BAŞKANLIĞI”
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın AB üyelik süreciyle ilgili Bakanlar Kurulu'na bilgi sunduğunu belirten Çiçek, konuyla ilgili “Hukuk Başkanlığı” kurulduğunu, bunu önemsediklerini söyledi.
AB'de de önemli hukuki değişimler yaşandığını, Türklerin AİHM'de vize gibi konulara ilişkin kararlar aldırdığını natırlatan Çiçek, AB Hukuk Başkanlığının bütün gelişmeleri yakından takip edip ilgili kurumlara danışmanlık yapacağını kaydetti.
Bakanlar Kurulu'nda iç ve dış gelişmelerin de ele alındığını belirten Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyareti ve bazı bakanların yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinin de değerlendirildiğini aktardı.
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Demokratik Açılım” sürecinin TBMM'de ele alınmasıyla ilgili olarak, “Bizim abdestimizden şüphemiz yok, onun için de namazımızı tartışmaya da gerek yok. Biz bu konuları kamuoyu önünde de konuşuruz, kapalı oturumda da konuşuruz. Milletimizden kaçırdığımız bir şey yok” dedi.
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çiçek, memur maaş zamlarıyla ilgili bir soru üzerine, memur maaşları ile ilgili konunun 2010 Yılı Mali Bütçe Kanunu Tasarısı ile gündeme geleceğini söyledi.
Cemil Çiçek, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi konusundaki bir soruyu şöyle cevaplandırdı:
“Bir Anayasa değişikliği söz konusu olduğunda onunla ilgili uyum yasasının çıkması gerekir, ister Cumhurbaşkanı, ister başka bir konuda. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği belli Anayasa hükmü gereği. Bununla ilgili usul ve esasların da 102 maddenin son fıkrasında kanunla düzenleneceği ifade ediliyor. Böylece, demek ki o ilke çerçevesinde bu seçimlerde riayet edilmesi gereken usuller, süreler, aday belirleme, adaylara itiraz, adaylarda eksilme olması halinde neyin, nasıl yapılacağı, seçimlerin ilanı, devir, teslim ile ilgili bir seri düzenleme bu kanunla yapılmış. Dolayısıyla Adalet Bakanlığı bu manada 26 maddeden oluşan bir uyum yasası taslağını Bakanlar Kurulu'na getirmiş oldu. Zaten bu, Anayasa hükmünün de gereğidir.”
Hükümet Sözcüsü Çiçek, “Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili uyum yasası, görev süresi ile ilgili de bir netleştirme içeriyor mu?” sorusuna, “Cumhurbaşkanının görev süresi zaten Anayasa değişikliğinde belli. Anayasa hükmü haline geldi. 5 yılda bir yapılacaktır. Dolayısıyla cumhurbaşkanları 5 yılda bir, ikinci defa seçilmesine imkan veren bir düzenlemeyle halk tarafından seçilecektir. Halk tarafından seçilirken hangi usullerle seçilecek? Bunların kanunla belirlenmesi gerekiyor” karşılığını verdi.
DTP'LİLERİN ZORLA MAHKEMEYE GETİRİLMESİ KARARI
Çiçek, “DTP'li bazı milletvekillerinin zorla mahkemeye getirilmesi kararının demokratikleşme sürecini etkileyip etkilemeyeceği” sorusunu yanıtlarken, “Bu bir yargısal işlemdir. Şimdi burada yürütme olarak görev yapıyoruz ve Hükümet'in aldığı kararları açıklıyoruz. Mahkemelerin ne tip bir işlem yaptığını biz bilmeyiz. Mahkemeler de bir kararı alırken hiçbir makama sormadan hukuka, dosyaya ve bugüne kadarki uygulamalara riayet ederek düzenlemeler yaparlar. Dolayısıyla mahkemelerin aldığı karar yürütme organının dışındadır, bizim dışımızdadır, bir yargısal işlemdir. Bunun yorumunun şu veya bu şekilde yapılması bize düşmez” dedi.
“DEMOKRATİK AÇILIM” SÜRECİ
Cemil Çiçek, “Demokratik Açılım” sürecine ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu:
“Bu konunun ne kadar önemli olduğunun hepimizin farkında olması lazım. Bu, sonuçta milli bir meseledir. Türkiye'nin meselesidir. AK Parti'nin tek başına meselesi değildir. Benim değil, bizim meselemizdir. Bu nedenle konuya herkesin sorumluluk duygusu içerisinde yaklaşmasında fayda görüyoruz. Biz böyle yaklaşıyoruz. Kim ne söylemişse bunların cevabını da o gün TBMM'de o konular konuşulurken veririz.
Şunu açık olarak ifade edelim; biz yaptığımız her işi ülkemizin yararınadır diye yapıyoruz. Bu konuda katkı verecek olanlar olursa onları dinlemeye hep hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. Bu konuların iç politikada kullanılmasının, böylesine önemli bir meseleye zarar vereceğinin de idraki içindeyiz. Biz böyle bir süreçte her söylenene cevap vermenin bu sürece zarar vereceğini düşünerek, olabildiğince soğukkanlı, sabırlı bu işi yürütmeye çalışıyoruz. Ancak herkesin fikri de kendinedir. En büyük karar verici bana göre kamuoyudur, milletimizdir. Millet herkesi dinliyor, herkesi takip ediyor, konuşmaları takip ediyor. Sonuçta en büyük kararı millet verecek, biz de millet adına karar verecek olan TBMM'ye bu konuyu getireceğiz, bu konuyu konuşacağız.
Konu çok önemlidir. Önemli olduğu için de soğukkanlı bu işler konuşulsun, daha derli toplu olsun, belki bir kısım konuların çok daha açık, net konuşulması imkanı olabilir amacıyla kapalı oturum olmasını düşünmüştük, ama bu hemen maksadı dışına çıkarıldı. Denildi ki 'Milletten neyi saklıyorsunuz, neyi gizliyorsunuz, niye açık konuşmuyoruz?' Bizim abdestimizden şüphemiz yok, onun için de namazımızı tartışmaya da gerek yok. Biz bu konuları kamuoyu önünde de konuşuruz, kapalı oturumda da konuşuruz. Milletimizden kaçırdığımız bir şey yok, ama birçok demokratik ülkenin parlamentolarında da kapalı oturumlar yapılır. Bu kapalı oturum ilk defa bizim zamanımızda gündeme gelen bir konu da değil. İç Tüzükte var. Nasıl yapılacağı da belli. Kaldı ki 'neden kapalı oturum yapıyorlar?' diyenlerin döneminde de iki defa yapılmış. O mantıkla gideceksek, o zaman (siz milletten neyi kaçırdınız da iki defa kapalı oturum yaptınız?) diye işin esasında çok faydalı olmayan bir tartışmayı başlatmış oluruz. Onun için bizim milletimizden kaçırdığımız bir şey yok. Milletimizin önünde biz bu işleri konuşuyoruz. Maksadı dışına konu taşırıldığı için, iç politikada çok fazla malzeme olarak kullanıldığı için biz bunu açık olarak yapacağız. Bunda da hiç mahsur yok.”
“DÜZENLEME TERÖRİST BAŞINI KAPSIYOR MU?”
Hükümet Sözcüsü Çiçek, “(311. maddede istisnai hüküm var) dediniz. Bunu biraz açabilir misiniz? Adalet Bakanlığının taslağı imzalanıp tamamlandı mı, gönderildi mi?” soruları üzerine şunları söyledi:
“İmzalar tamamlanacak. Burada olmayan arkadaşlarımız var. Bununla söylemek istediğimiz şey şu; o istisnai hüküm bizden evvelki hükümet döneminde de eski Ceza Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda vardı. Belli dönemler içerisinde yapılan müracaatlar yargılanmaların yeniden yargılanma kapsamı dışında tutulması ile ilgili bir istisna hükmüydü o. O hükmün icabına artık gerek kalmamıştır, kalkması gerekmektedir. Onun için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde karar alınan kişilerin yeniden yargılanması noktasında adil yargılanma ilkesine riayet edilmediği için yeniden yargılanmaya zaruret duyulan hususlarda bu işlemin nasıl yapılacağı zaten 311'de var. İkinci fıkrası bunun istisnasıydı. O istisna yeni bir şekle girmiş olacak. Artık bundan sonra istisna kalkmış oluyor. Bu makas içinde olan davaların da görülmesine imkan olacaktır.”
Cemil Çiçek, “311. maddenin ikinci fıkrasındaki istisnanın kaldırılmasının terörist başı Öcalan'ın yeniden yargılanma yolunun açıp açmayacağının sorulması üzerine “208 tane bu konu ile ilgili dosya var. Hiç kimse öküz altında buzağı aramasın. Bunu kesin net olarak ifade ediyorum; (terörist başı Öcalan'ın) yargılanması kesinlikle gündemden çıkmıştır. Bunun Abdullah Öcalan'la kesin alakası yok. O dava 1-1.5 sene evvel zaten Türkiye'nin de AİHM'in de gündeminden düşmüştür” dedi.