Güncelleme Tarihi:
Safranbolu’daki gibi mahalleler...
Testuslarda internet ve başvuru kitapları gibi kaynaklardan yararlanırken aynı zamanda konunun uzmanlarının görüşünü de alarak sizlere iletiyorum... Depremden sonra mimarlık acil bir ihtiyaç olarak gündeme geldiğinden, bu kez testusların hem yazarı olarak hem de uzman görüş bildiren biri olarak çıkacağım karşınıza... Başvuru kitabı olarak kendi yapmış olduğum mimarlık ve yaşamasanatı ile ilgili yayınlara yer vereceğim zaman zaman... Bazen de tecrübelerime... İki hafta önceki yazımda anlattığım 'fay hattının şehir dışına çıkarılması'na karar veren belediye meclisiyle ilgili anım gibi... 1970'de yine Ankara'da İller Bankası İmar Planlama Dairesi'nde mimar olarak çalışırken, o yıl meydana gelen 7,1 büyüklüğündeki Gediz depremine görevli olarak gönderilmiştim... Karar vermişlerdi, depremde 1086 kişinin öldüğü Gediz'i yeni bir yere taşıyacaklardı... Ve yeni Gediz'in konumu için acilen yer bulunmasını istiyorlardı... İmar ve iskan bakanlığının uzmanları 'gide gide bir arpa boyu ilerleyip' Gediz'den yalnızca yedi kilometre uzaklaşabildiler... Karılar Pazarı adında bir yeri seçtiler... Havası, suyu, manzarası iyidir diye... Halbuki, seçilen yer deprem merkez üssüne o kadar yakındı ki, benzer yeni bir depremde yeni Gediz de eski Gediz kadar hasara uğrayabilecekti... Oysa, eski Gediz muhafaza edilseydi ve yeni yapılar depreme dayanıklılık koşullarında ve insana saygılı şehircilik ve mimarlık ilkeleriyle gerçekleştirilseydi, çevresel konumu çok önemli bir tarihsel merkez olan Gediz ve halkı için doğru karar verilmiş olacaktı... İtirazım reddedildi, Ankara'ya iade edildim... Gelin görün ki, tamamiyle terkedilememiş eski Gediz bir süre yeni Gediz'in bir mahallesi olarak yaşadı ve sonunda da bugün yeniden belediye haline geldi... İki Gediz de, eskisi gibi,
Turgutlu-Sındırgı-Simav-Gediz fay hattının etkisi altında... Alelacele şehir taşıma teşebbüsü de böylece iflas etti... Yani bir tane yerine iki tane 'eski hamam eski tas...' Bakanlık 'uzmanları' fay hattının şehir dışına çıkarılmasına kalkmamışlardı(!!!) ama fay hattından uzaklaşmayı da bir türlü beceremeyip, 'serden geçip, faydan vazgeçmemişlerdi...' Bu hakiki kıssadan hisse alınmasını ve Prof. Dr. Mustafa Erdik gibi 'deprembilimin çok iyi uzmanları'na başvurmadan mevcut kentleri boşaltma kararlarının alınmamasını dilerim...
Peki, Safranbolu mahallerinin bugünkü testusla ne ilgisi var acep?.. Safranbolu, bugün Unesco tarafından 'Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmiş olağanüstü şehircilik ve mimarlık değerlerine sahip bir kasabadır.... Hayran olunası iki katlı ahşap evleriyle; düşük yoğunluklu; sokaklarından süzülerek herkesin beş dakikada kasaba meydanına ulaşabildiği; herkesin komşu hakkına saygılı olduğu; kimsenin güneşinin, havasının işgal edilmediği; evlerin içine tabiatın ve su havuzlarının buyur edildiği harika bir yerleşmedir... Güvenli ve güzel... Zaten çirkin olan sağlam olamaz, olsa ne yazar!.. İşte ben Doğu Marmara Deprem Havzası'nda yerle bir olan şehircilik enkazının üzerine Safranbolu'daki mahallelere benzer ama modern yaşamasanatı örneği olacak mahalleler öneriyorum... Safranbolu'yu bir müze kent olarak uzaktan severek değil, onu isteyerek... Hem güvenli hem güzel olana layık olduğumuzu hissederek... Çünkü eğer güzel olanı isteyemiyorsak bu, kendimiz için en iyisini istemeyi beceremiyoruz, o halde en sağlamını da isteyemeyiz demek değil midir?.. Ütopyalar en gerçek olanlardır; yani, en yalansız ve en gerçekçi... Buyur ola yeni şehircilik ütopyalarının yaşamasanatının önkoşulu olduğu testusuna bu kez de...
1 Adapazarı 1967'de 7,5 büyüklüğündeki bir zelzeleyle sarsıldığında genellikle iki katlı evlerden bir kasaba görünümündeydi... O depremde 89 kişi ölmüştü Adapazarı'nda... Bu son afette yerle bir olan çok katlı apartman binalarında ölenlerin sayısı şimdilik 2700... Deprem büyüklüğü ise 7,4... Apaçık ki, Adapazarı'nda artık aynı berbat şehircilik tekrar edilemez... 1985'te 8,1 büyüklüğündeki depremde on bini aşkın insanın ve binlerce binanın telef olduğu 20 milyon nüfuslu Mexico City ile bizim Adapazarı'nın çok önemli bir benzerliği var... Kestirebilecek misiniz, amigo?..
a. İkisinde de depremde hükümetler 'siesta' yani uyku halindeydi...
b. İkisinde de sivil toplum örgütleri afete devletten önce yetişti...
c. İkisi de mümbit tarlalarında patates yerine 'oto lastiği' üretmeye koyulmuştu!!!
d. İkisinin de altı suydu... Adapazarı gevşek alüvyonlu toprak üzerine, Mexico City kurutulmuş göl yatağı üzerine kurulmuştu... İkisinde de merkezi ve mahalli politikacı, plancı ve uygulayıcıların affedilemez suçları su yüzüne çıkmıştı...
2 17 Ağustos 1999, Türkiye'de trendin döndüğü gün... Yani, her alanda, her konuda 'gidişat' döndü... Gece mal mülk zengini yatan, sabah kendini sıfırlanmış buldu... Şehircilik iflas etti, Türkiye'nin toprak rantı eğilimleri döndü... Peki, şimdi ne yapacağız?.. Nasıl ki fay nedir, Richter nedir mecburen öğrendik, insanca yaşama koşullarına ulaşabilmek için yeni terimler, kavramlar öğreneceğiz; canlarımız ve varımız yoğumuz için gerekli bu... Örneğin, şehircilikte 'yoğunluk' nedir?..
a. Bina, zina ve kıyamet arasındaki ilişki...
b. Şehirciler hektar (10 000 metre kare) başına insan sayısına 'yoğunluk' diyor... Depremde mahvolan alanlar genellikle, hektara 700 kişi olarak yoğunluğu yüksek yerlerdi...
c. Bir ülkede mafya tosunlarının hazine arazisinin ne kadarını sattıklarını gösterir çizelge...
d. İmar affı sayısının partilere göre dağılımı...
3 Yoğunluğu bilmenin yanı sıra, iki önemli terimi de bilmenin yararı var... Depremle ilgili, aldığınız nefesle ilgili, hava kirliliği ile ilgili... Can, sağlık ve güzellikle ilgili... Arsanızla üç boyutlu olarak binanız arasındaki hem güvenli hem estetik ilişkiyi ifade eden yüzdeler bunlar... TAKS ve KAKS... Peki, TAKS'tan başlayalım, TAKS ne ola ki?..
a. Bir can kurtarıcı köpek adı...
b. Yeni moda 'hey taksi,' deme şekli, TAKS!
c. Taban alanı katsayısı sözcüklerinin birinci harflerinden oluşan kısaltma...
d. Arsanın yüzde kaçına ev konduralım, diye ortaya çıkmış bir oran... Örneğin, yüzde on(0,10) TAKS, 1 000 metre kare arsanın 100 metre karesine bina kondurabilirsiniz, demek...
4 Peki, KAKS da ne?..a. Binadaki katların toplam alanının arsaya olan yüzdesi... Örneğin, Kadıköy belediyesinin Bağdat caddesi için verdiği KAKS yaklaşık 2(2,07)... Arsanız 1 000 metre kare diyelim, 2000 metre kare toplam inşaat yapabilirsiniz... Rağbet edilen, her biri 130 metre karelik iki daireden oluşan '8' kat... KAKS'ı anlatmak için verdiğim bu örnekte aynı zamanda Bağdat caddesi için belediyece çok büyük bir KAKS verildiğini görmekteyiz...
b. KAKS, 2'den daha büyük oran haline gelince, yoğunluk çok artar... Depremde binalar birbirinin üzerine yıkılabilir... Havadan güneşten alacağınız pay azalır...
c. Kat alanı katsayısı sözcüklerinin birinci harflerinden oluşturulan kısaltma... Emsal de deniyor...
d. Hepsi... Bir mahallede insanca yaşamanın minimum mekansal koşulunu, önerilen KAKS'ları karşılaştırarak bulabilirsiniz... Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yaşayacağımız mekanların her şeyini soruşturmalıyız...
5 Şehirciliğimiz iflas etti... Şehirleşme uğruna yaptıklarımız boşa gitti... Bunun ana nedeni, insanca amaçlar taşımayan 'ucuz şehircilik'ti... Aşağıdakilerden hangisi 'ucuz şehirciliği' en iyi anlatıyor?..
a. Yoğunluk yüksek; altyapı birim konut başına çok ucuza getirilmiş; ya yok; ya yok denecek kadar az... Ya da istim arkadan gelsin misali, altyapı sonra idareten geliyor...
b. Yoğunluğun yüksek, insanın ucuz olduğu şehirleşme...
c. Türkiye'nin her yerinde kullanım amacı ve arazi niteliği gözetilmeden aynı TAKS ve KAKS uygulamasıyla, kimliksiz, kişiliksiz, içinde hiçbir çeşitlilik barındırmayan şehircilik...
d. Hepsi
6 Safranbolu'nun değerlerini saptamak için konuştuğum şehir plancısı dostum Remzi Sönmez'e göre Safranbolu'nun sayısal şehircilik özellikleri hangileri?..
a. Safranbolu'da TAKS genellikle yüzde 25(0.25)...
b. Safranbolu'da KAKS genellikle yüzde 50(0.50)...
c. Safranbolu'da yoğunluk genellikle 100(hektara 100 kişi)...
d. Hepsi: Haydi, kağıt kalem alıp, yaptığım tariflere göre ne büyüklükte bir arsada ne kadar inşaat yapabilirsiniz, hesap edin... Unutmayın 3 boyutlu düşüneceksiniz...
7 Depremden mağdur olan bölgeler için Safranbolu'dakine benzer mahallelerden oluşan önerimin şehircilik özellikleri neler olabilir?..
a. Genel olarak Safranbolu'daki TAKS, KAKS ve yoğunluğa benzer yüzdeler... Çeşitliliğe çok önem verilerek, yapım organizasyonu ve denetimi çok yüksek ve hiçbir zaman dört katı geçmeyen yapılarıyla, ama meydanıyla, aidiyet duygusuyla, modern duraklarıyla Safranbolu'dakine benzer mahalleler...
b. 'Herkes İçin Kent Mimarlığı' kitabımızda önerdiğim gibi mahallelerde muhtar ve mimarın birlikte seçilerek, dar bölgeden belediye meclisine doğru işlevselleşebilecek bir desantrilizasyon modeli, yani yerel yönetimleri güçlendiren model...
c. Şehir plancısı mimar Raşit Gökçeli'ye göre yapı sigortası ve meslek sorumluluğu sigortasının kurulması şart... Bu hem inşaatın, hem denetimin hem de sigorta sisteminin kalitesini artıracaktır...
d. Hepsi ve tabii ki bisiklet yolları ve mahalledaşların katılımlarıyla isteyebilecekleri eko-yaşamın bütün gerekleri... Çocuk yuvaları, arboretumlar, sürekli peyzaj, havuzlar, tenis sahaları...
8 Deprem sonrası emlak trendleri ve emsalleri tartıştığım emlak uzmanı Ceyhan Uras'a göre, anlamsız yasakçı imar kanun ve yönetmeliklerini gözden geçirmek gerekiyor... Bugün bir daire sahibi balkonunu kapatırsa ne olur?..
a. İstediğiniz kadar kaçak kat çıkabilirsiniz, her türlü imar yasağını delip geçebilirsiniz, ammaaaa...
b. Deniz kumuyla beton dökebilir, demir hesabınızı keyfinize göre yaptırabilir, malzemeden han-ı iştiha ile çalabilirsiniz, ammaa...
c. Eğer balkon kapatmışsanız yandınız... Kat mülkiyeti yasasına göre, apartmandaki maliklerden şikayet gelirse, yeni yaptığınız inşaat yıkılır ve balkon, projesine göre eski haline getirilirmiş...
d. Hepsi
9 Pekala, diğer devletler ne yapıyor?.. Bir örnek: Japonya'daki 1995 Kobe, ya da esas adıyla büyük Hanshin-Awaji depreminden sonra çıkarılan bir kanunla devlet, evi tamamiyle yıkılan depremzedelere kaç lira yardım vermek zorundaymış?.. Evinin yarısı hasar görenlere de bu rakamın yarısını veriyormuş...
a. 5 milyon japon yeni...Yani, yaklaşık 20 milyar Türk Lirası...
b. Japonya sistemi kurmuş ama fonları henüz tam olarak yaratamamış... İnternetteki bazı sitelerdeki yazılanlara göre, üç yıl geçmesine raşğmen, pek çok depremzede şikayetçi...
c. Yasak savma kabilinden üç beş yen vermişler...
d. Japon kediler deprem şoku altında genellikle enkazın en tehlikeli noktalarında saklandıkları için, yerleri haritalarda işaretlenerek onlara düzenli olarak su ve yiyecek bırakılmış... Daha sonra çoğu ele geçirilerek güvence altına alınabilmiş...
10 Kocaeli, Yalova, Bursa ve Sakarya illerinden oluşan Doğu Marmara Deprem Havzası'nda artık yeni endüstri düşünülmemeli ve teşvik edilmemeli; çoğu uzman bu görüşte... Peki, eğer gelecekse, yeni endüstriler ve onların konut alanları için deprem riski yer olarak neresi önerilebilir?..
a. Türkiye'nin tümü deprem alanı, depreme göre yaşamayı ve inşa etmeyi öğrenmek zorundayız...
b. 'Herkes İçin Kent Mimarlığı' kitabını birlikte yazmış olduğumuz Mimar Zafer Akay'a göre yeni endüstri için en uygun bölge Eskişehir ile Ankara arasında bulunabilir... Karayolu, demiryolu var... Bursa üzerinden Doğu Marmara Deprem Havzası ile ve İstanbul ile bağlantı mevcut...
c. Karaman ili ve çevresi deprem bakımından en risksiz bölge... Bu bölge de dikkate alınmalı diyorum...
d. Şimdi ütopyalar yaratma zamanı... 'Zafer biraz da hasar ister, önünde zelzeleler, ardında zelzeleler,' Tevfik Fikret...
Not: Safranbolu hakkında bilgi için, www.safranbolu.org