Güncelleme Tarihi:
TESEV’in, Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Kemal Kerinçsiz ve arkadaşlarının protestoları yüzünden açıklayamadığı “Zorunlu Göç ile Yüzleşmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası” raporu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da köylerini terk eden vatandaşların sorunlarını ele alıyor.
TESEV’in Demokratikleşme Programı kapsamında Dilek Kurban, Deniz Yükseker, Ayşe Betül Çelik, Turgay Ünalan ve A. Tamer Aker’in hazırladığı rapor, TESEV Yayınları tarafından basıldı. 299 sayfalık raporda, “Yerinden Edilme Sorunu Konusundaki Uluslararası İlke ve Uygulamalar”, “Türkiye’nin Yerinden Edilme Sorunu: Sorun, Mevzuat ve Uygulama”, “Türkiye’de Yerinden Edilme Sorunu Hakkında Ulusal ve Uluslar arası Kurum ve Kuruluşların Yaptıkları Çalışmalar”, “TESEV Araştırma Grubunun Türkiye’nin Yerinden Edilme Sorunu Konusunda Yaptığı Alan Araştırmaları” başlıkları yer aldı.
Diyarbakır, İstanbul, Batman ve Hakkari’de yürütülen çalışmanın konusu ise, “Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde, 1984-1999 yılları arasındaki çatışmalı dönemde bireylerin ve ailelerin istemleri dışında yaşadığı göç” olarak belirlenmiş.
KERİNÇSİZ’İN “YOK” DEDİĞİ ÇEÇENİSTAN RAPORDA EN ÖNEMLİ VAKA
Dün yaşanan arbedede Kerinçsiz’in “Neden Çeçenistan, Yugoslavya’da yaşananları anlatmadınız?” sözleri ile eleştirdiği raporda, dünyada yaşanan zorla göçe verilen en önemli örneğin “Çeçenistan” olması dikkat çekti.
1990’larda yaşanan en önemli zorla güç vakaları arasında, “Iraklı Kürt sığınmacı akını, Yugoslavya, Ruanda ve Çeçenistan” sayılırken, Çeçenistan’da çatışmaların bulunduğu ortamdan ayrılamayan kişilerin büyük bir tehdit altında bulunduğunun altı çizildi.
SIĞINMACI AKINI KÜRT DİASPORASINI BESLEDİ
Yerlerinden edilen kişilerin başka ülkelerdeki hemşerileri ile yarattıkları dayanışmadan da bahsedilen raporda, “Benzer bir şekilde çatışmalı ortamın yarattığı yerinden edilme sürecinin Türkiye’den Avrupa ülkelerine yönelik Kürt sığınmacı akınını ve Avrupa’daki Kürt diasporasını beslediğini söylemek de mümkün” denildi.
Göç edenlerin iki gruba ayrıldığı rapor, bunları “ülke sınırları içinde yerinden ayrılanlar yani, ‘yerinden edilmiş kişiler’, başka bir ülkeye göçenler, yani zorunlu göç edenler” şeklinde tanımladı.
“GÖÇ EDENLER DEVLET İLE PKK ARASINDA KALDI”
Raporda, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da köyleri ve ilçelerinden göç edenler, “çatışma” nedeniyle, zorunlu göç edenler grubunda yer alıyor.
Göçün ana nedenleri arasında, “ekmek istemek için zaman zaman köylerine gelen PKK üyeleri ile PKK’ya yardım etmemeleri konusunda ısrar eden güvenlik güçleri arasında kalmak ve bu durumun yarattığı güvenlik kaygısı” gösterilmiş. Diğer nedenler, silahlı çatışmaların etkisi ve insan hakları ihlalleri olarak belirtilmiş.
Koruculuk sisteminin köylerde güven yaratamadığı ve köylülerin göçünü engelleyemediği raporda yer alan bir diğer konu olurken, Mart 1985-Nisan 2006 arasında 5 bin 139 köy korucusunun suç işlediği ve 868’inin tutuklandığı anlatıldı.
GÖÇ EDENLER POTANSİYEL SUÇLU OLARAK GÖRÜLÜYOR
Raporda, Diyarbakır, İstanbul, İzmir gibi illere göç eden ailelerin sorunlarına da dikkat çekildi. Göç eden ailelerin, “Kürt” olmaları nedeniyle, ayrımcılığa maruz kaldığı belirtilirken, bazı semtlerde ev bulamadıkları, bazı ev sahiplerinin ise "Kürtler çok çocuklu olur” önyargısı ile ev kiralamak istemediği raporda değinilen diğer konular arasında yer aldı.
Ailelerin çocuklarının emeğini geçim stratejisi olarak gördüğü vurgulanan raporda, 1990’dan bu yana sokakta çalışan çocukların ise, uçucu madde ve kapkaç suçlarına karıştığı kaydediliyor.
Raporda, Diyarbakır olaylarında çocukların molotof kullanması ile gündeme gelen şiddet konusu ise, “1990’ların başında köylerinin boşaltılmasına şahit olan çocukların yaşadığı büyük travma”ya bağlandı.
TOPLUMSAL MUTABAKAT ÖNEREN RAPORUN AÇIKLANMASI KAVGAYLA OLDU
Raporda, zorla yerinden göç ettirilen ailelerin yeniden toplumla barışabilmesi için çözüm önerileri de bulunuyor. Öneriler, “sosyal dışlanmaya yurttaşlık hakları meselesi olarak bakılması, kentlerde istihdam alanları yaratılması, küçük işletmeciliğe yönelik kredi imkanları oluşturulması, çocuk emeğinin sömürüsünün önlenmesi için rehabilitasyon programları yaratılması” şeklinde özetlendi.
Kerinçsiz’in “PKK terör örgütünün ağzı ile konuşmakla" suçladığı raporda çözüm önerilerinin gerçekleşebilmesi için ise, “geri dönüş ve kırsal kalkınma, kentsel bölgelerde sosyo-ekonomik önlemler, zararların tazmini, ruhsal ve toplumsal rehabilitasyon ve toplumsal mutabakat” şartlarının yerine getirilmesinin önemine dikkat çekiliyor.