Tesadüfen rockçı

Ankara, Türkiye'nin Rock sahnesine yeni bir yıldız gönderiyor: Özge...

Uzun bir süre Manhattan ve Jade Bar'da grubu Fender Blenders'la sahne alan Özge, Ankara'da kazandığı başarının ardından bu kez Taksim Hayal Kahve'de İstanbullu rock severlerin karşısına çıkıyor.

Özge bir Alanis Morisette hayranı. Sesi, dinleyeni asiliğe sürüklüyor.

Jade Bar'da sahneye çıkmadan kısa bir süre önce yanıtlıyor sorularımızı, Özge. Penisilin iğneleri ile ayakta durmaya çalışmasına rağmen son derece canlı, neşeli. ‘‘Sahneye çıktığımda birşeyim kalmaz’’ diyor. Sahnede kendini bulduğunu, başka hiçbir yerde olmadığı kadar mutlu hissettiğini ekliyor.

İlk defa 16 yaşında sahneye çıkan Özge, Yunus Emre Oratoryosu'ndan keman ve ney eşliğinde 6 parça seslendirmiş. ‘‘O günden bugüne heyecanım hiç bitmedi’’ diyen Özge'deki tek fark artık rock söylemesi.

Olduğu gibi çıkıyor dinleyenlerin karşısına. Sahnede abartısız hareketleriyle farklı bir rockçu kimliği sergiliyor.

Repertuarı, Alanis Morissette'in yanısıra Led Zeppelin, Rolling Stones, Rainbow gibi ünlü rock gruplarının eserlerinden oluşuyor.

Özge, aslında biyolog. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümünü bitirmiş. Bursa'da yaşayan ailesi Özge'nin kendi mesleğini icra etmesini istemiş. Ancak Özge, rock şarkıcılığında karar kılmış; ‘‘Herşeyi karşıma aldım, mücadelem hala devam ediyor. Tüm bunlara değdiğini kanıtlamak zorundayım’’ diye konuşuyor.

TEZATLARIN MÜZİĞİ

Biyoloji öğrencisi Özge'nin müziğe geçişi bir tesadüfle başlamış:

‘‘İstanbul'a gitmiştim. Rock House'da arkadaşlarımı dinlemek için. Bana mikrofonu uzattılar ve şarkı söylettiler. Sonra kendimi hep sahnede buldum’’

Bu tesadüf, Özge'yi bugünkü grubuna kadar taşımış. Aynı anda Rock House'da bulunan Sadık Sağlam, Özge'yi çok beğenince kısa bir süre önce Haluk Levet'le turneye çıkan gitarist Gürbüz Barlas ile tanıştırmış. Yaklaşık iki sene önce ise Uğur Gülbaharlı, Ete Kurttekin, Burak Ersöz'ün katılımıyla grup son ve kesin şeklini almış.

Grup elemanlarının farklı müzik geçmişleri ve farklı zevkleri ise ayırıcı olmaktan çok yapıştırıcı, tamamlayıcı bir etki sağlamış:

‘‘Bizim beraberce müzik yapabilmemizin altında çok ciddi tezatlar yatıyor. Büyük yaş farkları var aramızda, müzikal altyapılarımız farklı. Ancak nasıl olduysa oldu, bunların hepsi aynı potada eridi. Zaten bu yüzden de grubun adı Fender Blenders’’

Fender Blenders, gerçek çıkışını ise Orhan Gencebay'ın ‘‘Gönül’’ adlı parçasıyla yapmış. Bundan 3 yıl önce parçayı rock tarzında yeniden yorumlayan grup, albümde de bu parçayı seslendirmeyi planlıyor.

ALBÜM ÇALIŞMALARINA DEVAM

Üstünde üç yıldır çalıştıkları bu albüm ile Türkiye'de kabul görmeyi herşeyden çok dilediklerini vurgulayan Özge, bu projeden her söz edişinde sesindeki heyecana hakim olmakta da güçlük çekiyor ve ekliyor ‘‘tek parça, tek vuruşluk bir iş yapmak istemiyoruz.’’

Düzenlemelerini Mert Tünay'ın yaptığı albüm için planlarını sorduğumuzda hayalini paylaşıyor:

‘‘Benim için önemli olan para değil müzik. Amacım, albümün bir roman gibi olması. Onu açanların, ellerinden bırakamadan okuyup bitirdikleri bir bütünlük içinde olması. Her dinleyen, kendisinden bir parça bulmalı, bu albüm yaşama dair olmalı.’’

Şu sıralar İstanbul'da Taksim Hayal Kahvesi'nde sahneye çıkan Özge, çalışmalarına devam ettiği albümünün piyasaya çıkışıyla birlikte ‘‘en önemli öğretmenlerim’’ dediği barlara büyük olasılıkla veda edeceğini ekliyor.

Bundan böyle başka öğretmenler seçerek, ses teknikleri üzerine dersler alması gerektiğini de belirten Özge, Türkiye'de ödün vermeden müzik yapma kararında olduğunu vurgulyor. Bu yolda örnek aldığı isimler ise Ella Fitzgerald, Barbara Streisand gibi gerçek devler. Müziğin duygusal kaprislerini ise biyoloji eğitiminin kendisine kattığı realistlikle aşmaya özen gösterdiğini dile getiren Özge'nin, hayatı, gerek yazdığı sözlerle, gerekse yorumladığı parçalarla hergün biraz daha keşfettiği ve bunu başkalarıyla paylaşmak için sabırsızlıkla beklediği ise tartışılmaz bir gerçek.