Ahmet İSTEK- Vahide YANIK/ANTALYA, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2006 15:12
TÜRKÇE konuşan ülkelerin devlet başkanı düzeyinde temsil edildiği Antalya'daki zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye'nin uzun yıllar terörden zarar gören bir ülke olarak, terörü haklı gösterecek hiçbir gerekçenin varlığını kabul etmeyeceğini söyledi. Sezer, ayrıca, Türkiye'nin, Azerbaycan'a Yukarı Karabağ konusunda vermekte olduğu desteğin kararlılıkla süreceğini vurguladı.
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 8'inci Doruk Toplantısı, Antalya'daki Talya Divan Otel'de başladı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ev sahipliğinde yapılan zirveye Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiev ve Türkmenistan’ı temsilen Büyükelçi Nurberdi Amanmuradov katılıyor.
ÖZBEKİSTAN KATILMADI
Zirveye davetli olan, son güne kadar da meclis başkan yardımcısı düzeyinde katılacağı bildirilen Özbekistan, dün Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği nota ile toplantıya katılmayacağını duyurdu. Özbekistan’ın notasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 3'üncü Komitesi'nde görüşülmesi beklenen Özbekistan’ın insan hakları alanındaki durumunun olumsuz görüldüğüne ilişkin kararnameye Türk Dışişleri Bakanlığı yetkililerince Türk tarafının destek vereceğinin belirtildiği kaydedildi. Notada, “Bu nedenle Özbek tarafı toplantıya Özbek delegasyonunun katılmasını uygun görmemiştir” denildi.
Ortak tarih, kültür ve dil birlikteliğinden kaynaklanan derin, güçlü dostluk ve kardeşlik bağları bulunan katılımcı ülkelerin bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunmalarına olanak sağlayan üst düzeyli forum niteliği taşıyan zirveye hükümeti temsilen Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın katıldı.
SEZER'İN KONUŞMASI
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Sezer, Antalya Doruk Toplantısı'nın Türk dili konuşan kardeş ülkelerin bağımsızlıklarının 15'inci yıldönümünü kutlamakta olmaları nedeniyle ayrı bir anlam taşıdığını belirterek, şunları söyledi:
“İlk doruk toplantısının düzenlendiği tarihte bağımsızlıkları yeni kazanmış ve geleceğe umutla bakan kardeş ülkelerimiz bugün uluslararası toplumun saygın birer üyesi olarak dünya sahnesinde yerlerini almışlardır. Avrasya coğrafyasınon ekonomisinde belirleyici, bölgenin barış ve istikranının pekiştirilmesinde etkin devletler olarak uluslararası siyasada sağlam bir konumdadırlar.”
Türk dili konuşan ülkeler olarak dünyadaki ve bölgedeki gelişmelere bakışta yeni ölçülerin devreye girdiğini, bu nedenle Antalya toplantısının bölgesel ve küresel düzlemde ülkeler arasındaki işbirliği yönünden yeni bir dönemin başlangıcını simgelediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, şöyle konuştu:
“Dünyamız önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçmektedir. Küresel değişim bölgemizi ve ülkelerimizi de etkilemektedir. Bu süreçte kendi değerlerimizi yitirmeden ve çağın gerisinde kalmadan uzun erimli siyasalar izlememiz gerekmektedir. Bu dönemde devlet ve toplum yapılarımız, çağdaş değerler çerçevesinde yapılandırabildiğimiz işbirliği ve dayanışmayı güçlendirdiğimiz ölçüde bölgemizin yeni yüzyılın koşullarına uyum sağlayabilecek dönüşümü gerçekleştirebileceğine inanıyoruz. Bu toplantılar, dost ve kardeş devletler arasında güzel bir ortamda bölgesel ve uluslararası konuların gözden geçirilmesi, işbirliğimizin güçlendirilmesi, bölgemizde barış ve istikrarın pekiştirilmesi amacıyla serbestçe görüş alışverişinde bulunduğumuz yüksek düzeyli forumlar niteliğini kazanmıştır. Başlangıcından bu yana kimseyi hedef almayan, gönüllü bir birliktelik olarak gördüğümüz doruklar sürecinin katı kurallara bağlanmış, ağır işleyen bir örgütlenme geliştirmek yerine, serbest görüş alışverişine olanak sağlayan niteliğinin artık pekiştiğini mutlulukla gözlemliyoruz. Küresel gelişmeler ve Türk dili konuşan ülkelerin geçirdiği dönüşüme, doruklar sürecinin bölgemizin gereksinim duyduğu daha güçlü işbirliğine ve dayanışmaya katkı sağlayacak olgunluğa eriştiğine inanıyoruz.”
KÖPRÜ GÖREVİ GÖRÜYOR
Sezer, Türkiye'nin doruklar sürecine duygusal değil, gerçekçi ve akılcı yönden yaklaştığını, bu süreci aynı coğrafyada yer alan benzer sorunları bulunan, bu sorunlarla savaşımda işbirliği arayışında olan ülkelerin bir araya geldikleri bir düzlem olarak gördüğünü belirerek şöyle dedi:
“Ülkelerimiz arasında siyasal, toplumsal, ticaret ve diğer alanlardaki ilişkilerin büyük gelişme gösterdiğinin, toplumlarımızın tüm kesimlerini kucaklayacak biçimde kurumsallaşmakta olduğunu mutlulukla gözlemliyoruz. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler sağlam bir köprü işlevi görmektedir. Karşılıklı yatırım, ticaret ve yüklenici hizmetleri önemli oranda artmaktadır. Türkiye'de önde gelen kuruluşları kardeş cumhuriyetlerde yatırımlarını hızlandırmaya özendiriyoruz. Aynı biçimde kardeş cumhuriyetlerin işadamlarının ülkemizde yatırım yaptıklarını görmekten mutluluk duyuyoruz.”
ENERJİDE İŞBİRLİĞİ
Başta enerji, ulaştırma, iletişim ve turizm olmak üzere ekonomi alanındaki işbirliğinin ikili ve çok taraflı düzeneklerle desteklenmesi halinde kurulan bu sağlam köprünün daha da güçlendirilmesine katkı sağlayacağını belirten Sezer, Kars- Tiflis- Bakü demiryolu gibi Asya'yı Avrupa'ya bağlayacak yeni ulaşım yollarının kurulmasının, Türk dili konuşan ülkelerin küresel ekonomi ile bütünleşmelerine yarar sağlayacağını kaydetti. Dünya enerji pazarındaki son gelişmelerin, enerji kaynaklarının çeşitli ülkelere ulaştırılmasında kaynak ve ulaşım yolu çeşitlendirilmesinin önemini ortaya koyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bölgemizdeki doğal kaynakların, dünya pazarlarına seçenekli ve güvenli yollardan, kesintisiz sürdürülebilir ve ekonomik biçimde ulaştırılması küresel enerji sunum güveliğinin geliştirilmesine olanak sağlayacaktır. Üretici ülkelerin siyasal ve ekonomik yönden güçlendirilmesine yardımcı olacak böyle bir gelişme ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin ve dayanışmanın güçlendirilmesini de gerekli kılmaktadır. Bakü- Tiflis- Ceyhan petrol boru hattı ülkelerimiz arasındaki güven ve işbirliğinin ortak kararlılığımızın bir sonucu olarak temmuz ayında işletmeye açılmıştır. Bakü- Tiflis- Erzurum doğalgaz boru hattını da bu yıl sonunda devreye sokmayı öngörüyoruz. Bu bağlamda Türkçe konuşan ülkeler arasında enerji alanında işbirliğinin artırılmasını, bölgenin siyasal ve ekonomik istikrarını doğrudan katkı sağlayacak bir olgu olarak görüyoruz.”