Terörle sahte mücadele

Güncelleme Tarihi:

Terörle sahte mücadele
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2001 00:00

ABD'den gelen haberler, bu ülkenin yıllardır nasıl büyük bir riyanın içinde olduğunu gösteriyor. ABD Usame bin Ladin'i yıllardan beri arıyor. ABD güvenlik birimlerinin ‘‘en çok aradığı’’ suçlu Usame bin Ladin. Kellesine müthiş bir ikramiye bile var. Usame bin Ladin'in vatandaşlarına yönelttiği tehditten yıllardır korkan ABD, bu kişinin mal varlığına el koymayı ise daha üç gün önce akıl edebiliyor. Bin Ladin'in ABD'deki paralarının peşine daha üç gün önce düşüyor. Oysa çocuklar bile biliyor ki, terörün en önemli gereksinimi para. Para yoksa terör zor. Hele kutuplaşmalar bittiğinden beri daha da zor. İlk yapılması gereken iş paranın kaynağını yok etmek. ABD'nin bunu bilmemesi imkánsız. Yani Ladin'le mücadeleye karar verildiği gün yapılması gereken Ladin'in para kaynaklarını kurutmak. Ama Amerika bunu yıllarca yapmıyor. Ladin'in kaynaklarını kesmiyor. Paranın peşine düşmüyor.Sözde Ladin'i arıyor ama parmağını kıpırdatmıyor. Sonunda Ladin ABD'yi beyninden vurunca akılları başlarına geliyor. Yerseniz! ŞATO: Şeriatçı NATOHÜRRİYET dün Usame bin Ladin'in para toplama yöntemlerinin, bir dönem Refah Partisi için para toplayan Süleyman Mercümek'in yöntemleriyle benzerlik gösterdiğini yazmıştı. Bu şans eseri oluşmuş bir benzerlik değil. Dünyada, ‘‘şeriatı hákim kılmak isteyenler’’ hangi ülke vatandaşı olurlarsa olsunlar, birlikte haraket ediyorlar. Bu nedenle yöntemler de, kasalar da ortak. Çünkü bunlar zaten ‘‘millet’’e inanmıyorlar. Bunlar ‘‘ümmet’’ten yola çıkıyorlar ve Afganistan'tan Bosna'ya, ABD'den Çin'e aynı ‘‘ordu’’nun mensupları olarak hareket ediyorlar. Bosna için toplanan paralar Çeçenistan'a da, Afganistan'a da, New York'a da gidebiliyor. Tabii bu arada bir kısmı da bazı ‘‘ceplere’’ gidebiliyor. Ceplere gitmeyen bölüm ise bir ‘‘İslam Ordusu’’nu finanse etmekte ortak olarak kullanılıyor. Bu ordunun bazı mensuplarını yakından tanıma fırsatını da bundan 5 yıl önce bulmuştum. Çeçenistan'ın o dönemki lideri Cahar Dudayev ile bir röportaj yapmak üzere bir randevu almıştık. 4 kişilik ekiple birlikte Bakü'ye gittik. Ekipte yapımcı dostum Fatih Aksoy, o zaman Teke Tek'te görev yapan gazeteci arkadaşım Halil Nebiler ve kameraman arkadaşımız Ferhat vardı. Bakü'de önce Fethullah Gülen cemaatine ait Bakü Türk Koleji'nin hemen yanında Çeçen direnişçiler için yardım malzemelerinin toplandığı bir depoda konuk edildik. Dünyanın dört bir tarafından gelen malzemeler burada toplanıyor ve gizli yollardan Dağıstan'a, oradan da Çeçenistan'a yollanıyordu. Burada geçirdiğimiz birkaç günden sonra, Bakü'de bir eve götürüldük. Orası ise tam bir ‘‘askere alma bürosu’’ gibiydi. Her biri bir ‘‘küçük Usame bin Ladin’’ kılıklı onlarca kişi vardı evde. Bir gün de orada kaldıktan sonra gece geç saatlerde iki minibüsle yola çıktık. Biz saf saf elimizde pasaportlar, legal yollardan Çeçenistan'a gitmeyi beklerken, kendimizi Çeçenistan'a savaşmaya giden bir grubun ortasında bulmuştuk. Grup toplamaydı. Kimi Bosna'dan, kimi Afganistan'dan, kimi Mısır'dan, kimi Ürdün'den, kimi Filistin'den geliyordu. Aralarında üç de Türk vardı ve benim orada bulunmamdan son derece rahatsız olmuşlardı. Farklı yerlerden gelen bu insanların hepsi birbirini gayet iyi tanıyordu. Değişik milletlere mensup bu ‘‘savaşçılar’’ pek çok cephede birlikte savaşmışlardı. Ürdünlü ile Türk Bosna'da beraber savaşmışlardı ve o günlerin anılarını anlatıyorlardı. 5-6'sı Afganistan'da Rus işgali sırasında beraber olmuşlardı. Aradan geçen yıllarda neler yaptıklarını birbirlerine anlatıyorlardı. Mısır'dan gelen Ürdünlü imamın yanında 12 yaşındaki ‘‘tombik’’ oğlu da vardı ve ‘‘yetişsin’’ diye genç yaşta Çeçenistan'a götürülüyordu.Yaklaşık 20 kişilik bir gruptu ve dünyanın değişik ‘‘gerilim’’ bölgelerinden ‘‘emirle’’ Çeçenistan'a sevk ediliyorlardı. Hepsinin ceplerinde belirli bir ‘‘yol harcırahı’’ vardı. Onlarla konuştukça bir tür ‘‘şeriatçı NATO’’ ile karşı karşıya olduğumuzu düşündüm hep. Bu şer'i NATO'nun finans kaynakları da büyük bir ihtimalle ortak. Burada Süleyman Mercümek, orada Mehmet El Nohut.Sistem aynı.Erbakan'ın, Kaddafi'nin yanında fırça yerken sus pus oturuşunu hatırlayın. Belli ki, şer'i NATO'da rütbesi daha alttaydı. Küçük ilanOKURLARIN ricası üzerine bugün köşeye bir küçük ilan aldım. Paraları olsa reklam servisine yönlendirecektim ama baktım ki durum vahim, ilan benden:‘‘TeşekkürBu krizde, bu yoklukta, bu işsizlikte, bu sıkıntıda İETT otobüslerinin bilet fiyatını 750 bin Türk Lirası yapmakta bir sakınca görmeyen, başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ali Müfit Gürtuna olmak üzere tüm encümen azalarına teşekkürü bir borç biliriz. Allah hepsinden razı olsun. Sağolsunlar, var olsunlar... Bir grup İstanbullu’’NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Lidere isyan, umutsuz siyasetçilerin can simidi olmadığı zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!